Mehmet hevalin vasiyeti: Kazanımları koruyun
Yurt Dışı Haberleri —
- Uzun yıllar Kürdistan Özgürlük Mücadelesi için büyük emekler veren Mehmet Subaşı 12 Temmuz’da yaşamını yitirdi. Mehmet heval vefatından kısa bir süre önce gazetemize konuşarak “40 yılı aşan bir mücadeleyle elde edilen kazanımları herkes sahiplenmeli” mesajını vermişti.
BARIŞ BALSEÇER - PARİS
Kürdistanlı Mehmet Subaşı, 57 yaşında yakalandığı kanser hastalığı nedeniyle 12 Temmuz’da Fransa’nın başkenti Paris’te hayata veda etti. Subaşı, 30 yılı aşkın süre yaşadığı Fransa’da Kürt Özgürlük Mücadelesi’nin deneyimli bir aktivistiydi. Bilgisiyle, birikimi ve profesyonel devrimciliğiyle dostlarının, mücadele arkadaşlarının ve Kürdistanlıların hafızasından silinmeyecek anılar bırakan Mehmet hevali vefatından kısa bir süre önce ziyaret etmiş ve hikayesini kendisinden dinlemiştik.
Maraş’ın Elbistan ve Nurhak ilçeleri arasında kalan Engizek Dağı’nın eteklerindeki bir köyde 1964 yılında dünyaya gelen Mehmet Subaşı, 9 yaşına kadar köyde yaşadıktan sonra ailesiyle 1974 yılında Maraş merkeze taşınır. Bir süre burada yaşayan Subaşı ailesi, 1978 yılında gerçekleşen Kürt–Kızılbaş Katliamı sonrası ise Antep’e yerleşir.
Apocular cesaret veriyordu
12 Eylül Askeri Darbesi döneminde Kürtlere dair tek bir haber bile duymadıklarını ifade eden Subaşı, yaşadığı yerde korkunç bir sessizliğin hüküm sürdüğünü anlatmış, “Amed Zindan Direnişi’nden haberimiz bile olmamıştı. Sadece günlük yaşamımızı sürdürüyorduk” demişti.
PKK ile ilk Antep’te tanışan Subaşı, bir sabah komşularının evlerine gelerek “Apocular diye bir grup var. Diyorlar ki; Kürdistan’ı özgürleştireceğiz. Her Kürt kendi dilinde özgürce eğitim alacak. Kendi kültüründe özgürce yaşayacak” dediğini aktarmış, bu cümlenin küçük yaşlarda dahi kendisini heyecanlandırdığını dile getirmişti. Subaşı, “Apocular, Kürdistan’ın sömürge olduğunu, savaşmak gerektiğini söylüyorlardı. Bu bizim için yeni ve ilginç bir durumdu. Kürtler adına birileri ayağa kalkıyor ve mücadele etmekten bahsediyorlardı. Bu ilgimizi çekmiş ve bizi cesaretlendiriyordu. Benim de Apocularla ilk tanışmam bu yıllarda” diye aktarmıştı yaşadığı duyguları.
PKK her Kürdün dikkatini çekti
Mehmet heval, PKK’nin söylem ve eylemlerinin her Kürdün dikkatini çektiğini şu cümlelerle aktarmıştı: “Babam okuması, yazması olan biri değildi. Kürt–Kızılbaş olmasına rağmen, o güne kadar solla hiç bir teması olmamıştı. Ama Apocuların dile getirdikleri ona mantıklı geliyordu. Kürt ve Kızılbaşlığının devlet için temel sorun olduğunu hepimiz gibi o da anlıyor ve mücadeleyi sahipleniyordu.”
Paris’te Kürt derneğiyle iletişim
Zorunlu askerliğini 1984 yılında yapan Subaşı, askerlikten 2 yıl sonra yurtdışına çıkma kararı alır. 1987 yılında aldığı karar sonrası Fransa’nın Paris kentine gelerek 1989 yılında evlenir. 3 çocuk babası Subaşı, Paris’e geldiği ilk zamanlarda birkaç kişiyle iletişim kurar. Sonrasında ise Kürtlere ait küçük bir derneğe gidip gelmeye başlar. Dernek bünyesinde folklar ekibi kurulur, futbol takımı oluşturulmaya çalışılır. Mehmet heval tüm bu faaliyetler içerisinde yer alır.
‘Mücadeleye dört elle sarıldım’
1988’den sonra Özgürlük Hareketi büyümüş, yurt dışında adı daha yoğun duyulmaya başlamıştı. Subaşı, “Verilen mücadelenin işe yaradığını, burada yaptığımız çalışmaların Kürdistan’da büyük bir etki bıraktığını görüyorduk” diye özetler o günleri. Türk devletinin bütün karalama kampanyalarına karşı mücadelenin Avrupa başta olmak üzere dünyada Kürtlerin varlığını ve Kürt sorununu belirgin hale getirdiğini sözlerine ekleyen Subaşı, devamla şunları belirtmişti “Dünya Kürtleri artık tanıyordu. Dolayısıyla bir zamanlar kuşku ve belirsiz sorularla yaklaştığım mücadeleye dört elle sarıldım. Bu mücadeleyi büyütmek gerektiği ortadaydı. O günden bu yana mücadelenin dışında kalmadım.”
Önderliğin ve şehitlerin çizgisinde
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın Uluslararası bir komployla alınıp Türkiye’ye teslim edildiği gün, Kürtler için kara bir gündü. Mehmet heval bu kara günü en derinden yaşayan yurtseverlerdendi. ABD eliyle 2002 yıllarında geliştirilmek istenen tasfiyeciliğe karşı tutumu net olmuştur. Tereddüt etmeden “Önderlik ve şehitlerimizin çizdiği yoldan ayrılmama” ilkesini esas alır. “Tasfiye süreci Önderliğimizin direnişi ve bu mücadelede yer alan hepimizin aldığı bu tavırla bertaraf edildi” sözleriyle o günleri özetler.
Özgürlük tohumu en derine ekildi
Mehmet Subaşı son olarak Kürt halkına şu mesajını bırakarak sonsuzluğa yelken açtı: “Kırk yılı aşan bir mücadeleyle elde edilen kazanımları herkes sahiplenmeli. Kürtlerin verilen büyük bedelleri hatırlayarak özgürlüğünü elde etmesi gerekiyor. Özgürlüğün tohumları Kürdistan topraklarının en derinine ekildi. Kimse artık bunun önüne geçemeyecektir.”
Heval Mehmet ceket giyince…
Mehmet Subaşı, 1998 yılında Fransa Parlementosu’nun “Ermeni Soykırımı’nın” tanınması doğrultusunda karar alacağı o tarihten hayatında unutamadığı bir anısını ise şu cümlelerle bizimle paylaşmıştı: “Duyduk ki Türkler, Fransa Parlamentosu önünde alınacak kararı protesto amaçlı bir miting düzenleyecekler. Parlamentonun hemen yanında bir park vardı. Arkadaşlarla toplanıp gittik. Ermeniler ve bizimkiler birlikteydiler. Bütün arkadaşlar arasında ceket giyen tek ben vardım. Diğer herkes montlu ve parkeli idi. Kalabalıktık ve Türklere karşı birleşmiştik. Bir ara Türklerle aramızda gerginlik gelişti. O arbedede Türkler bana saldırırken, bir baktım bizimkiler de bana saldırıyor. Gelen giden bana vuruyordu. Bilmiyordum. Meğer Türkler ceket giyiyormuş ve ceketten dolayı beni tanımayan herkes Türk sanıp bana saldırıyormuş. Tanıyan arkadaşlardan biri ‘Heval Mehmet Bijî Serok Apo de’ diye bağırıyor. Bağırıyorum ama kimse duymuyor. Derdimi anlatıncaya kadar bayağı dayak yemiştim.”