Mor Dayanışma şimdi de İsviçre’de

Kadın Haberleri —

.

.

  • İsviçre’de kurulan Mor Dayanışma üyeleri Meral Çınar ve Gamze Özkök mülteci kadınların çifte ayrımcılığa maruz kaldığını dile getirerek, her alanda mücadeleyi sürdürmede kararlı olduklarını belirttiler.

ERDOĞAN ZAMUR / BASEL

Türkiye’nin dört bir yanında kurulan Mor Dayanışma İsviçre’de kuruluşunu ilan etti. Mor Dayanışma aktivistleri, İsviçre’de de kadınların birçok sorun ile karşı karşıya kaldıklarını ancak özelde mülteci kadınların çok zorladığına işaret ederek, tüm kadınların sorunlarına karşı ortak mücadelenin olması gerektiğini belirtti.

Mor Dayanışma çalışmaları, 2013 yılındaki kürtaj eylemlilikleri ve Gezi direnişinde isyan bayrağını yükselten Antakyalı kadınlar tarafından başlatıldı. 2014 Şubat ayında Antakyalı kadınlar tarafından kurulan Mor Dayanışma Derneği ardından Adana, Mersin, İzmir, İstanbul ve Antalya’dan kadınların öfkesini örgütlülüğe dönüştürerek kolektif bir kadın kurtuluş bilinci ve hareketini inşa etmeyi kararlaştırdı. Eylül 2016’da bir araya gelen kadınlar, “Evlerden, Mutfaklardan, Atölyelerden ve Fabrikalardan Yola Çıkıyoruz” sözünün etrafında toplandı ve buluşmadan aldıkları güçle Türkiye çapında, “Yaşamı Mora Boyama” kampanyasını başlattı. Mor Dayanışma şimdi de “Kadınlar Birlikte Güçlü” adlı bildiri ile İsviçre’de Mor Dayanışma’nın kuruluşunu ilan etti. Mor Dayanışma’nın aktivistleri Gamze Özkök ve Meral Çınar, kuruluşlarına ilişkin gazetemize konuştu.  

Devlet her yerde aynı

İsviçre’ye zorunlu nedenlerden kaynaklı gelen ve  Türkiye’deki Mor Dayanışma içerisinde yer alan Meral Çınar, mücadele yürüten feminist kadınlar olarak, İsviçre’de de bu bayrağı yükseltmek istediklerini vurguladı. Nerede olursa olsun devlet ve iktidarın her yerde aynı olduğunu sözlerine ekleyen Çınar, “Biz kadınlar her alanda mücadelemizi sürdürme kararlılığındayız ve bu iddia ile başladık. Mücadelenin içinden gelen, devletin erkek egemen politikalarını bilen kadınlar olarak İsviçre’de bizim için ‘pir u pak’ bir yer değil. Burada ki kadınlarla konuştuğunuzda bunu fark ediyorsunuz, sistem erkek egemen bakış açısına göre dizayn edilmiş. İsviçre’de de eşit işe eşit ücret yok. Kadının görünmeyen ev içi emeği burada da yok sayılıyor. 2019 kadın greviyle bu daha fazla görünür oldu. Kadına yönelik şiddet, çocuk istismar (tecavüz) maalesef burada da var. İsviçre’de son bir yıl içinde 47 kadın katledildi. Nüfusa baktığınızda ciddi bir şiddet olayı olduğunu görüyoruz. Bu şiddet sadece göçmen erkeklerle sınırlı değil, İsviçreli erkeklerde bunu yapıyor” diye konuştu.  

Göçmen kadınlara çifte ayrımcılık

İsviçre’de göçmen kadınların durumunun daha kötü olduğunu ifade eden Çınar, konuşmasını şu şekilde sürdürdü: “Kadınlar hem mülteci hem de kadın olarak çifte ayrımcılığa maruz kalıyor. Buraya politik nedenlerle gelenlerimiz de var, evlilik üzerine gelenlerimiz de, iş için gelen kadınlar da var. Ancak devletin göçmen kadına yaklaşımı hep aynı. Erkek şiddetinden dolayı gelen kadınlara oturum vermiyorlar. Bu ülkeler İstanbul Sözleşmesi’ni kabul etmişler ama bir çekince koyarak kabul etmişler. İstanbul Sözleşmesi’nde yer alan ‘erkek şiddeti politiktir ve bir iltica gerekçesidir’ maddesini kabul etmiyorlar. Evlilik ile gelenlerin hiçbir hakkı yok. Her şeyi kadınlar kendisi yapmak zorunda. İsviçre’de iş bulanlar çoğunlukla ya temizlik ya da gastronomi işi buluyor. Çünkü başka bir şans verilmiyor. Eğitim burada çok zor. Mesela ben kimya mühendisiyim RAF’a dil için başvurduğumda bana ‘gidip temizlik işinde çalış orada dil istemiyorlar’ dediler. Bu göçmen kadınlara devletin yaklaşımının açık bir örneği. Özellikle göçmenlere yönelik bir ayrımcı politika uygulanıyor ancak göçmen kadına daha da ayrımcılık yapılıyor.”  

İsviçre’de de kadınlar öldürülüyor

İsviçre’de Türkiyeli kadın örgütlenmeleri olarak mevcut kadın mücadelesine güç katmak istediklerini söyleyen Çınar, “İlk olarak göçmen kadınların yaşadığı sosyal izolasyonu kırmak istiyoruz. Kamplarda ve evlerine sıkışıp kalmış kadın sorunlarına çözüm olmak istiyoruz. İkincisi ise devletin entegrasyon politikası. Devletin entegrasyon politikası, kültürleri kaynaştıracağı yerde onu yok edici bir boyutta. Bizler, kadın bilinci ve öz kimliğiyle burada yaşam alanı kurmak istiyoruz. İsviçre’de de kadınlar öldürülüyor. Mor Dayanışma tam da bu konuda faaliyet yürütecek” diye ifade etti.  

Yalnızlığa karşı kadın dayanışması

Bütün kadın örgütleri ile enternasyonal bir dayanışma içinde olduklarını söyleyen, Gamze Özkök ise, “Dünyanın neresinde olursa olsun kadına yönelik bir saldırı olunca onu sahiplenmek gerekir. Mültecilerin yaşadığı kamplarda, dil ciddi bir sorun. Kendini ifade edememek, karşındakine derdini anlatamamak ciddi bir problemdir. Geçen gün konuştuğum bir kadın ‘dışarı çıkamıyorum çünkü kaybolmaktan korkuyorum’ dedi. Bu bile mültecilerin tutulduğu kampların durumunu anlatmaya yeter. Aslında bu bir yalnızlık halidir. Yalnızlığa karşı kadın dayanışmasını koymak istiyoruz. Buradaki politik sorunları tartışıp çözümü kadınlarla geliştirmek istiyoruz. Kadın atölyesi kurmak istiyoruz. Tabi ki sadece göçmen kadınlar değil, bütün kadınlarla ilgili ortaklaşma ve planlama yapmalıyız” dedi.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.