Mutabakat adım adım uygulanıyor

Bedran Çiya Kurd
- Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi Dış İlişkiler Dairesi Eşbaşkanı Bedran Çiya Kurd, Şam'daki yönetim ile imzalanan 14 maddelik mutabakatın adım adım uygulandığını söyledi.
- Çözüm bekleyen köklü sorunlardan dolayı tümün hayata geçirilmesinin zaman alacağını belirten Çiya Kurd, Tışrîn, Halep, dönüşler ve eğitim konularındaki ilerlemelere dikkat çekti.
ERKAN GÜLBAHÇE / HABER MERKEZİ
Kuzey ve Doğu Suriye’deki tüm siyasi parti ve oluşumların katılımya 18 Nisan’da yapılacak konferansın, Rojava’da ilk kez tüm Kürt siyasi çevreleri bir araya getireceğine işaret eden Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi Dış İlişkiler Dairesi Eşbaşkanı Bedran Çiya Kurd, "Ortak bir yaklaşımın çıkması ve tüm siyasi yapılar tarafından Şam ile müzakereleri yürütecek ortak bir heyetin kurulması bekleniyor. Bu süreç, yalnızca Rojava için değil, tüm Kürdistan için tarihi bir adım olabilir" dedi.
Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi Dış İlişkiler Dairesi Eşbaşkanı Bedran Çiya Kurd, sorularımızı yanıtladı.
Halep’te Şêxmeqsûd ve Eşrefiye için imzalanan 14 maddelik anlaşmanın uygulama süreci nasıl ilerliyor?
Şêxmeqsûd ve Eşrefiyê’de halkın korunması ve kendi kimlikleriyle yaşaması amacıyla iki-üç ay süren görüşmelerin ardından 14 maddelik bir anlaşma imzalandı. Esir takası ve askeri güçlerin mahallelerden çekilmesi gibi temel maddeler henüz tamamlanmadı, ancak süreç devam ediyor. Diğer maddelerin uygulanması için de çalışmalar yürütülüyor. Şimdiye kadar önemli bir aksama yaşanmadı ve belirli bir güven ortamı oluştu. Bu, her iki taraf açısından ilk kez bu düzeyde kurulan bir diyaloğun sonucudur. Süreç yalnızca bu iki mahalleyle sınırlı kalmayıp Efrîn için de örnek teşkil edebilir. Mahalle meclislerinin koordinasyonu, eğitim ve hizmet alanlarında ilerleme sağlayabilir. Güven ortamı, gelecekte daha kapsamlı anlaşmaların önünü açabilir.
Esir değişimi ve askeri güçlerin çekilme süreci hakkında bilgi verebilir misiniz?
Her iki tarafın elinde çok sayıda esir bulunuyor. Bizim esirlerimiz Efrîn, Halep ve çeşitli bölgelerde tutuluyor. Bazıları Türkiye’ye bağlı grupların, bazıları doğrudan Türk devletinin elinde. Bu nedenle esirlerin iadesi çok taraflı görüşmelerle yürütülüyor ve zamana ihtiyaç var.
Belirlenen sayıda askeri gücün çekilmesi de henüz tamamlanmadı. Bazı birlikler hala bölgede bulunuyor. Yapılan anlaşma, Halep ve ona bağlı köy ve kasabaları kapsıyor. Bu kapsamda Efrîn ve Şehba da yer alıyor. Bu nedenle esir değişimi sadece Halep ve bağlı bölgelerde gerçekleşecek. Karşı taraf, bu modelin tüm Suriye geneline yayılmasını talep ediyor. Biz de buna olumlu yaklaşıyor, bu yöndeki görüşmeleri sürdürüyoruz.
Şêxmeqsûd ve Eşrefiye’deki asayiş güçlerinin statüsü ne olacak?
Asayiş tamamen özgün ve dış müdahaleye kapalı olacak. Güvenlik, mahallede yaşayanların çocukları tarafından sağlanacak. Dışarıdan kimse bu yapıya dahil olamayacak. Hiçbir askeri güç, bu iki mahalleye giremeyecek. Müdahale gerektiğinde Halep güvenlik birimleri, yalnızca mahalledeki asayiş güçleriyle koordineli çalışabilecek. Asayiş, İçişleri Bakanlığına bağlı olacak, ancak kontrol yerel halkta kalacak.
Şam'daki yönetim ile 10 Mart’ta imzalanan 8 maddelik mutabakat hangi aşamada?
Mutabakat kapsamında komiteler oluşturuluyor. Başlıklar üzerinde uzlaşı sağlandı. Ayrıca müzakereleri yürütecek ana bir komite kuruldu ve ilan edildi. Bazı maddelerde pratik adımlar atıldı. Tışrîn’deki çatışmaların durdurulması ve barajla ilgili sorunların çözümünde ilerleme sağlanması gibi. Dil ve eğitim konusunda Şam’daki Eğitim Bakanlığı ile yapılan görüşmelerde bazı uzlaşılar sağlandı. Mutabakat adım adım uygulanıyor. Tüm maddelerin hayata geçirilmesi zaman alacak; çünkü çözüm bekleyen köklü sorunlar mevcut.
Tişrîn’de genel tablo nasıl?
Bölgede ateşkesin sağlanması ve tansiyonun düşürülmesi öncelikli hedef. Uzun süredir uluslararası güçlerin desteğiyle ateşkes ve istikrar için görüşmeler yürütülüyor. Türkiye, Şam ve diğer taraflarla yapılan temaslarda önemli bir aşamaya gelindi, bazı somut adımlar da atıldı. Barajın yönetimi konusunda da ilerleme sağlandı.
Şam’la müzakere için kurulan komitenin görev çerçevesi nedir?
Kurulan komite, Kuzey ve Doğu Suriye Demokratik Özerk Bölgesi’nde yaşayan tüm halkları temsilen oluşturuldu. Görevi, Kürt sorununu ya da Kürt halkının statüsünü tartışmak değil. Bu konudaki müzakereleri, birlik konferansının ardından oluşturulacak ortak komite yürütecek.
Geçici anayasa taslağı çok tartışıldı. Hem anayasayı reddettiniz hem de geçici hükümete katılmayacağınızı söylediniz. Bu durumda ilişkiler nasıl sürdürülecek?
Bizimle herhangi bir diyalog kurulmadan hazırlanan geçici anayasa taslağını reddettik. Taslağın bizim tarafımızda kabul görmesi için mutlaka değiştirilmesi gerektiğini ifade ettik. Taslak, 10 Mart mutabakatındaki iki temel maddeye açıkça aykırı;
* Suriye’nin yeniden inşasında sadece merkez değil, merkez dışında kalan bütün halklar ve çevreler de yer almalı.
* Kürt halkının hakları açık bir şekilde anayasada güvence altına alınmalı.
Taslakta bu ilkeler yer almıyor. Buna rağmen müzakerelerden çekilmedik. Sorunların çözümünde diyalog ve uzlaşıyı esas alıyoruz. Süreçte görüş ayrılıkları olabilir, ancak bunları konuşarak ve çözüm odaklı yaklaşarak aşmayı hedefliyoruz.
18 Nisan’da yapılması planlanan Kürt birlik konferansından beklentileriniz neler?
Konferans, önemli bir gelişme yaşanmazsa 18 Nisan’da yapılacak. Temel konularda büyük ölçüde uzlaşı sağlandı; yalnızca küçük pürüzlerin giderilmesi için görüşmeler sürüyor. Kuzey ve Doğu Suriye’deki tüm siyasi parti ve oluşumlar konferansa katılacak. Diğer parçalardan temsilcilerin katılımı ise tartışılmaya devam ediyor.
Rojava’da ilk kez tüm Kürt siyasi çevreleri bir araya geliyor. Bu nedenle konferansa büyük bir umut bağlanmış durumda. Ortak bir yaklaşımın çıkması ve tüm siyasi yapılar tarafından Şam ile müzakereleri yürütecek ortak bir heyetin kurulması bekleniyor. Bu süreç, yalnızca Rojava için değil, tüm Kürdistan için tarihi bir adım olabilir.
Ortak noktalar etrafında sağlanacak uzlaşı, Rojava’daki pek çok sorunun çözümünü kolaylaştırabilir. Konferans sonrasında da çözüm odaklı diyalogların sürmesi ve kurulacak ortak komitenin Şam karşısında Kürtlerin müzakere gücünü artırması öngörülüyor. Bu birlik, sadece Kürtlere değil, Suriye’nin genelinde siyasi çözüme katkı sunabilir. Kuzey ve Doğu Suriye’de inşa edilen yönetim modeli, ülke geneline örnek olabilir. Kürt sorunu çözülmeden Suriye’nin genel sorunlarının çözülmesi de mümkün görünmüyor. Bu nedenle Kürtler, Suriye’nin dönüşümünde ve demokratikleşmesinde belirleyici bir rol üstlenecektir.
Türkiye’nin Kuzey ve Doğu Suriye politikasında bir değişiklikten bahsedebilir miyiz?
Türkiye’nin Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik yaklaşımında ciddi bir değişiklik gözlenmiyor, ancak tehdit ve saldırı söylemlerinde bir yumuşama, sistematik saldırılarda ise azalma söz konusu. Bu durum, ateşkesin sağlanması ve barış ortamının gelişmesi açısından bir fırsat yaratabilir. Bu ortamın kalıcı bir barışa dönüşmesi için çabalar sürüyor.
Uluslararası Koalisyon, bu süreçte önemli bir rol oynadı. Türkiye ile aramızdaki diyalogun kurulmasında ve saldırıların durdurulmasında etkili oldular, ancak bu katkıları yeterli bulmuyoruz. Şam ve Türkiye üzerinde daha fazla siyasi baskı kurulmasını bekliyoruz.
Koalisyon'un yaklaşımı, daha çok güvenlik ve istikrar odaklı. DAİŞ’in yeniden toparlanmasının engellenmesi ön planda. Bu mücadeleyi önemsiyoruz, ancak siyasi çözüm olmadan kalıcı huzurun mümkün olmadığını düşünüyoruz. Bu nedenle daha net bir siyasi tutum bekliyoruz. DAİŞ’lilerin yargılanması, insani yardımların sağlanması ve ekonomik yolların açılması gibi konularda da aktif olmalarını bekliyoruz.
Göçmenleri, işgal altındaki bölgelerine dönmesiyle ilgili çalışmalar hangi aşamada?
Göçmenlerin güvenli şekilde geri dönmesi ve gerekli koşulların sağlanması için görüşmeler devam ediyor. Efrîn, Serêkaniyê ve Girê Spî’den ayrılan göçmenlerin dönüşü, Şam’ın güvenlik koşullarını oluşturması ve bölgede bulunan askeri güçlerin çekilmesine bağlı. Bu konuda mutabakat sağlandı, bazı sözler alındı. Ayrıca çetelerin kontrolündeki devlet kurumlarının geçici Şam hükümetine devri gerekiyor. Göçmenlerin dönüşü için özel bir komite kurulmasını Şam’a önerdik. Bu komite süreci organize edecek. Dönecek halkın güvenliğinin yine bölge halkı tarafından sağlanması gerektiğini savunuyoruz. Bu konuda da Şam’la görüşmeler yapıyoruz. Amacımız, idare ve güvenliğin yerel halka devredilmesi, halkın iradesinin yeniden hakim olması ve kalıcı huzurun sağlanmasıdır. Bu yöndeki müzakereler sürüyor. Hala bölgede bazı silahlı gruplar bulunuyor ve zaman zaman sorunlar yaşanıyor. Mal varlıklarına el koyma ve hak ihlalleri gibi uygulamalar azalsa da sürüyor. Varılan mutabakata göre bu grupların tamamen çekilmesi ve halkın güvenli şekilde evlerine dönmesi hedefleniyor. Halep’te imzalanan 14 maddelik anlaşmada da bölgeler arası geçişlerin güvenli ve engelsiz olması konusunda uzlaşı sağlandı. Bu mutabakat yalnızca Halep merkezini değil, tüm Halep vilayetini kapsıyor; dolayısıyla Efrîn de bu çerçevede yer alıyor. Aynı kapsamda, Efrîn’deki tutsakların da serbest bırakılması gerektiğini ifade ediyoruz. Tüm sorunlar çözülmediği için halkın tamamının dönüşü henüz mümkün değil. Şam yönetimi de bize, güvenlik sağlanmadan tüm göçmenlerin dönmemesi yönünde talepte bulundu. Bu nedenle dönüşler aşamalı ve kontrollü şekilde ilerliyor.
Suriye’de adil bir geçiş ve mültecilerin güvenli dönüşü için uluslararası aktörlerin nasıl bir rol oynaması gerekiyor?
Uluslararası Koalisyon ve bazı ülkelerden, göçmenlerin dönüş sürecinde gözlemci olmalarını talep ettik. Türkiye, Şam ve onlara bağlı grupların göçmenlere baskı yapmaması için de girişimlerde bulunduk. Bu süreçte uluslararası gözetim bizim için önemli. Dönüşler zaten büyük oranda bu çerçevede gerçekleşiyor. Birleşmiş Milletler ile temaslarımız sürüyor; bu konuda daha fazla sorumluluk üstlenmelerini bekliyoruz. Aynı şekilde Kızılhaç gibi kuruluşlarla da iletişim hâlindeyiz. Hem gözlemci rolü hem de halkın güvenli dönüşü, temel ihtiyaçların karşılanması konusunda destek sunmalarını talep ediyoruz.
Suriye’nin yeniden inşasında, diğer halklar ve toplumsal kesimlerle ortak bir mücadele zemini oluştu mu?
Suriye’deki tüm kesimlerle siyasi ilişkilerimiz var. Bu ilişkiler BAAS rejimi döneminde de vardı. Rejimin yıkılmasından sonra Aleviler, Sünniler, Dürziler ve diğer gruplarla bağlarımız daha da güçlendi. Yeni Suriye’nin demokratik ve çoğulcu temelde inşası için bu kesimlerle sürekli diyalog hâlindeyiz. Ortak çıkarlarımız ve çözüm hedeflerimiz oldukça fazla. Yaklaşık bir ay önce Şam’da, tüm grupların katıldığı geniş çaplı bir siyasi toplantı düzenlendi. Bu toplantıda anayasa, yönetim modeli, Kürt sorunu, demokrasi ve vatandaşlık konuları ele alındı. Günlük temaslarımız bu doğrultuda devam ediyor ve ilişkilerin daha da güçleneceğine inanıyoruz.
Geçtiğimiz ay Reqa’daki bir toplantıya katılmak üzere gelen bir Dürzi temsilci, Şam yönetimi tarafından kısa süreliğine gözaltına alındı. Bu olaya karşı hem Dürziler hem biz güçlü tepki gösterdik. Şam’la doğrudan iletişime geçerek bu uygulamayı kabul etmediğimizi bildirdik. Merkezi hükümetin hangi topluma yönelik olursa olsun yapacağı haksızlıklara karşı ortak duruş sergilemekten geri durmayacağımızı herkesin bilmesi gerekir. Bu konularda birlikte hareket etmeye devam edeceğiz.