Öcalan’ın felsefesinden ilham almalıyız

Kadın Haberleri —

jin jiyan azadî

jin jiyan azadî

  • Kürt kadınlarının ‘Jin, Jîyan, Azadî’ felsefesi dünyanın dört bir yanını etkilemeye devam ediyor. Uluslararası alanda insan hakları mücadelesi yürüten aktivistler, kadınların Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın felsefesinden ilham alması gerektiğini ve değişimin bu felsefeyle mümkün olabileceğini söylüyor.

EREM KANSOY

Jîna Emînî’nin katledilmesinin ardından memleketi Saqiz’da başlayarak önce İran’ı ardından tüm dünyayı saran ‘Jin, Jîyan, Azadî’ direnişi büyümeye devam ediyor. İran’dan Avrupa’ya, Belucistan’dan Hindistan ve Kenya’ya kadar yayılan bu slogan tüm dünya kadınlarına rehberlik ediyor.

Jîna’dan sonra büyüyen kadın mücadelesini, Kürdistan özgürlük gerillalarından dünyaya yayılan ‘Jin, Jiyan, Azadî’ sloganını ve Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın felsefesini, uluslararası alanda insan hakları mücadelesi yürüten aktivistlerle konuştuk.

 

UNESCO Kadın örgütleri sözcülerinden Marion Böker, direnişin aslında dünyaya ders verdiğini söyledi ve ekledi: “Kadınlar, direniş boyunca başörtüsüz dolaşarak, sokaklarda şarkı söyledi; seçimleri boykot etti. İran nüfusunun yüzde 10'u seçime katıldı, geri kalanı ise direnerek özgür bir ülke talebinde bulundu. Bu, dünyaya bir dersti. Faşist rejimlerle karşı karşıya olanlar veya demokrasi içinde bile faşizmin yükselişini hissedenler bu dersi aldı.”

50 günde 160 infaz

Kadın haklarını baskı altına alan rejime karşı direnmek zorunda olduklarını ifade eden Böker, rejimin tüm gücü bir yöneticinin elinde tutarak dünyaya savaş yaymak isteyen bir yapı olduğuna dikkat çekti. Yeni hükümetin politikalarına da değinen Böker, “Yeni Cumhurbaşkanı iktidar olduğundan bu yana sadece 50 gün içinde 15’i kadın 160 infaz gerçekleştirdi. Eleştiren, özgürlük isteyen, kadın hakları ya da kültürel özgürlüğe dair söz söyleyen birçok kadın, aktivist, sanatçı, işkence gördü, idam edildi veya cezaevinde katledildi” dedi.

Türkiye-İran ortaklığı

BM’nin suçlara karşı araştırma komitesi kurması gerektiğini vurgulan Böker, rejim politikalarının Türk devleti ile benzerlik gösterdiğini söyledi: “Türkiye ile İran, aynı yöntemleri kullanıyor ve muhtemelen bir araya geldiklerinde rejimlerini nasıl güçlendireceklerini konuşuyorlar. Bunu yalnızca vekalet teröristlerini finanse ederek ve eğiterek değil, aralarında DAİŞ’lilerin de yer aldığı Türk milisleriyle birlikte yapıyorlar. Örneğin Şengal’de konuşlanarak Êzîdî ve Kürt kadınlarını baskı altına almaya çalışıyorlar. Ya da Kuzey Irak'ta, Güney Kurdistan ve Kuzey ve Doğu Suriye’de bu güçler eliyle Kürt aktivistleri katlediyorlar.”

Birleşmeliyiz!

Dünyanın dört bir yanındaki kadın hareketlerinin birleşmesi gerektiğini söyleyen Böker, “Birleşmeliyiz. Tehdit altındaki herkesin sesini dinlemeliyiz; oralarda açığa çıkan hareketleri imkanlarımızla desteklemeliyiz. Rejimlerin, savaş suçunu ya da insan hakları ihlallerini mahkemelere taşımalıyız. Cezasız kalmalarına izin veremeyiz. Çünkü İran, Irak, Suriye ya da Türkiye’deki Kürtler özgürlüğe kavuştuğunda dünyaya barış yayılacak. Bu da herkes için daha fazla insan hakkı ve özgürlük demek” dedi.