Rojin Kabaiş’in şüpheli ölümü: Gerçek ortaya çıkacak mı?

Kadın Haberleri —

Rojin Kabaiş

Rojin Kabaiş

  • Şüpheli kadın ölümlerinin kayıtlara “intihar” ibaresiyle geçirilmesi ve Rojin’in kaybolması ve sonraki süreçte yaşananlarda devletin ihmaline dair konuşan kadınlar, sürece ilişkin etkin bir soruşturma yapılmadığını düşünüyor.

Rojin Kabaiş'in şüpheli ölümü, kadınlar tarafından 'intihar' süsü verilen katliamların bir parçası olarak değerlendirilirken, devletin ihmali ve soruşturma sürecinin etkin yürütülmemesi tepkiyle karşılandı. 

Wan Yüzüncü Yıl Üniversitesi (Wan YYÜ) Eğitim Fakültesi Okul Öncesi Öğretmenliği birinci sınıf öğrencisi olan Rojin Kabaiş, 27 Eylül Cuma günü kayboldu. Kaybolmasının ardından 18 gün sonra Mollakasım sahilinde cenazesine ulaşıldı. Otopsi işlemlerinin ardından cenaze, Amed’in Rezan (Bağlar) ilçesindeki Yeniköy Mezarlığı’nda defnedildi. Otopsi işlemleri sırasında Rojin’in vücudunun çeşitli kısımlarında darp izlerine rastlanmasına rağmen, ailesine "intihar" ettiği söylendi. Otopsi raporunun sonuçları ise Wan Barosu’na verilmedi. 

 Şüpheli kadın ölümlerinin kapsamlı bir şekilde araştırılmadan kayıtlara “intihar” olarak geçirilmesine, Rojin’in kaybolması ve sonraki süreçte yaşananlarda devletin ihmaline dair konuşan kadınlar, sürece ilişkin etkin bir soruşturmanın yapılmadığını söyledi.

 

 

‘Kaybolma ya da intihar değil’

Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) İzmir Kadın Meclisi Sözcüsü Aysel Önen, şüpheli kadın ölümlerinin intihar olarak gösterilmeye çalışıldığını ama kadınların bu ölümlerin intihar olmadığını bildiklerini ifade etti. Bu ölümlerin görmezden gelinen kadın katliamları olduğunu vurgulayan Aysel, “Bunu Narin’den de biliyoruz. Ya da Wan’da 'öldürülmemi mi bekliyorsunuz' diyen kadından biliyoruz. Bunu bütün kadın cinayetlerinden biliyoruz. Bu hiçbir şekilde bir kaybolma ya da intihar değil, bilerek yine faili erkek olan bir katliam” dedi.

Kadın üzerinden yürütülen ‘özel savaş’ politikası 

Aysel Önen, “Devletin savaş politikası, özellikle kadınlar üzerinde kurduğu savaş politikası bu şekilde işliyor. Eskiden intihar diyorlardı, şimdi intiharı bu kadar kolay söyleyemiyorlar. Önce kayboldu diyorlar, sonra intihar diyorlar ama bunun adı kadın kırımından ve devletin Kürdistan’daki kadın politikasından başka bir şey değil” şeklinde konuştu.

‘AKP zihniyetinin dışa vurma hali’

Kürdistan’da kadınlar üzerinden özel savaş politikalarının yürüdüğünü, Türkiye’de ise başka bir biçimiyle kadınların erkekler tarafından katledildiğini kaydeden Aysel Önen, toplumda bir kadın bilincinin olmadığını, geçtiğimiz günlerde belediye meclis üyelerinin katledilen kadınları hedef almasıyla örneklendirerek şunları söyledi: “Öldürenler kadar, ölenler de kabahatli denildi. Bu AKP zihniyetinin tam olarak dışa vurma hali artık. İster istemez, bir yerden sonra kendi içlerindeki gerçek zihniyeti ortaya çıkarıyorlar. Bunu sadece yasaları ortadan kaldırarak değil, anlatarak da ortaya çıkarıyorlar ve bunu normalleştiriyorlar aslında. Şunu diyorlar insanlara; ‘Yüzünüzü hep katile dönüyorsunuz ama acaba ölen ne yaptı?’ Ölümü hak etme haline getiriyorlar ki bu zaten yapılan bir şey.”