Siyasi tutsaklar için açık mektup

  •  İHD İstanbul Şubesi, “Politik Mahpuslarla Dayanışma Günü” kapsamında Adalet Bakanlığı, Meclis İnsan Hakları Komisyonu ile Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü'ne açık mektupla ihlaller ve çözüm yolunu işaret ederek, göreve çağırdı.

 

Cezaevlerinde yaşanan genel sorunların yanı sıra politik tutsaklara yönelik ayrımcı düzenleme ve uygulamalara dikkat çeken İHD, Anayasa ve uluslararası insan ve mahpus hakları belgelerinde tanımlanan ilkeler çerçevesinde, eşitlik ve temel haklar esas alınarak çözüm üretilmesini istedi.

İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi Hapishaneler Komisyonu, "Politik Mahpuslarla Dayanışma Günü" kapsamında politik tutsakların maruz bırakıldığı hak ihlallerini içeren ve Adalet Bakanlığı, Meclis İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu ile Ceza ve Tevkifleri Genel Müdürlüğü’ne gönderecekleri açık mektubu, basın toplantısıyla paylaştı. İHD İstanbul Şube Başkanı Gülseren Yoleri, cezaevlerinde yaşanan genel sorunların yanı sıra politik tutsaklara yönelik ayrımcı düzenleme ve uygulamaların olduğunu belirtti. Bu nedenle açık mektup göndermek istediklerini kaydeden Yoleri, “Yaşanan sorunlara Anayasa ve uluslararası insan ve mahpus hakları belgelerinde tanımlanan ilkeler çerçevesinde, eşitlik ve temel haklar esas alınarak çözüm üretilmesini istemek; bu konuda sorumluluğu bulunanları göreve davet etmek üzere bu mektubu kaleme almış bulunuyoruz” dedi. 

300 bine yaklaşan tutsak sayısı

Yargılamada istisna olması gereken tutuklamanın özellikle politik 'suçlar' bakımından kural haline getirildiğine dikkat çeken Yoleri, “300 bine yaklaşan mahpus sayısının yüzde 15-20 kadarının politik nedenlerle tutuklandığı, hapishanelerde aşırı doluluk sorununun sürekli bir durum haline geldiği, hapishane koşullarından ve infaz uygulamalarından kaynaklanan hak ihlallerinin ve özellikle hasta mahpus ölümlerinin ve intiharlarının giderek arttığı bilinmektedir” dedi. 

Düşman hukuku 

Yoleri’nin okuduğu açık mektubun devamında şu ifadeler yer aldı: “Mahpuslar sağlığa erişimden beslenmeye, iletişim hakkından hijyene ve temiz suya erişime kadar her alanda ciddi sorunlar yaşıyor. Aile ziyaretinden günlük gazetelere erişime, mektuplaşmaya, radyo ve tv izlemeye kadar dış dünya ile her türlü ilişkiyi tarif eden iletişim hakkına getirilen kısıtlamalar, işkence ve kötü muamele uygulamaları ve 5275 Sayılı Kanun'un ‘Hapis cezasının infazının hastalık nedeni ile ertelenmesi’ başlıklı 16. Maddesi uygulaması ile birleşen sağlık hakkına erişimde yaşanan sorunlar yanında, ayrımcı infaz uygulamaları bu raporumuzda da öne çıkmaktadır. Başvurularda, özellikle politik mahpuslar bakımından infaz uygulamaları ‘düşman hukuku’ olarak nitelendirilmektedir. 

Evrensel ilkelere uyulmuyor

Anayasa, İnsan Hakları Sözleşmesi, Birleşmiş Milletler Herhangi Bir Biçimde Tutuklanan veya Hapsedilen Kişilerin Korunmasına İlişkin Prensipler Bütünü, AB Temel Haklar Şartı, Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi tarafından kabul edilen Avrupa Cezaevi Kuralları ile tavsiye niteliğindeki kararları, AİHM kararları ve benzeri belgeler, çözüm için evrensel ilkeleri göstermekte. Eşitlik ilkesi üzerinden bakarsak; bilindiği üzere infaz hukukunun evrensel ilkelerine göre ceza infazında suç değil, ceza esas alınır. Devlet ile mahpus arasındaki ilişki ceza üzerinden sürdürülür. Hakkında hüküm verilen kişiler infaz bakımından eşitlenir. 

 Daha ağır infaz koşulları

Muhalif tutumlarından dolayı hapsedilmiş kişiler olarak tanımlanan politik mahpuslar bakımından istisnai ağırlaştırılmış infaz rejimi uygulanmakta, politik mahpuslar aynı cezayı almış diğer mahpuslardan daha uzun süre özgürlüğünden mahrum bırakılmakta, tecrit gibi daha ağır infaz koşullarına tabi tutulmaktadırlar. ‘Ağırlaştırılmış Müebbet Hapis Cezası’nın infazında AİHM kararlarına rağmen politik mahpuslara ayrımcı uygulama devam etmekte, idam cezasına eş bir uygulama sürdürülmektedir. Ceza İnfaz Kanunu’nda yer alan evrensel insan hakları ve infaz hukuku ilkelerine aykırı bu düzenlemelerden dönülmesi gerekirken, en uç örnek denilebilecek İmralı Kapalı Ceza ve Tutukevi İç Yönetmeliğine bağlı infaz uygulamasında görüldüğü üzere kişiye özel infaz uygulaması devam ettirilmektedir. Yeni düzenlemelerle bu aykırılıklar ve ayrımcı tutum güçlendirilmektedir. 

Eşitsizlik daha da derinleşti

Resmi Gazete’de 15 Nisan 2020'de yayımlanarak yürürlüğe giren 7242 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı hakkında kanun ile bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanun ve 29 Aralık 2020'de Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren gözlem ve sınıflandırma merkezleri ile hükümlerin değerlendirilmesine dair yönetmelik uygulamaları sağlık, yaşam hakkı ve özgürlük hakkı bağlamında eşitsizliği daha da derinleştirmiştir.

18 Mart Politik Mahpuslarla Dayanışma Günü vesilesi ile bir defa daha özetlediğimiz sorunların üstte dayanaklarını belirttiğimiz evrensel ceza infaz hukuku ilkeleri çerçevesinde çözüme kavuşturulması ile mahpusların yaşam ve sağlık haklarından başlayarak temel haklarının korunması için mevzuat ve uygulamada hak ihlallerine neden olan durumlara derhal son verilmesi doğrultusunda tüm sorumlu kişi ve kurumları göreve davet ediyoruz.” 

Açıklamanın ardından açık mektup Adalet Bakanlığı, Meclis İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu ile Ceza ve Tevkifleri Genel Müdürlüğü’ne PTT üzerinden gönderildi.   İSTANBUL

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.