Sürünerek de olsa gideceğim

Kadın Haberleri —

LÜTFİYE GÖKKAN

LÜTFİYE GÖKKAN

  • Köyüne karakol yaptırmayarak devlete başkaldıran Lütfiye Gökkan, cesareti, yiğitliği ve paylaşımcılığıyla tanındı. Gökkan, “Öldüğümde mezarıma ‘partiye ve demokrasiye borçludur’ yazılsın” vasiyetinde bulunmuştu.

Riha’nın (Urfa) Pirsûs (Suruç) ilçesi Külünçe köyünde dünyaya gelen ve kadın mücadelesinde önemli bir yere sahip olan Lütfiye Gökkan, “Vasiyetimdir, ölürsem cenazem kadınların omuzunda taşınsın, bedenim toprağıma defnedilsin, mezarıma ‘partiye ve demokrasiye borçludur’ yazılsın” demişti.

Gökkan’ın vasiyeti yerine getirildi. 31 Ağustos’ta koronavirüs tedavisi gördüğü hastanede 80 yaşında yaşamını yitiren Lütfiye Gökkan, kadınların omuzunda taşınarak, köyünde toprağa verildi. 

Çocuklarını marşlarla büyüttü

Lütfiye Gökkan baskıya başkaldıran bir babaanneni torunu olarak dünya geldi. 6 erkek 3 kız kardeşi olan Lütfiye Gökkan’ın çocukluğu uğruna ölümü göze aldığı Külünçe köyünde geçti. 11 yaşında nişanlandırıldı, 15’inde evlendirildi. 16 yaşında ilk çocuğunu doğurdu. Evlendirildiğinde kadını yok sayan erkek zihniyetin farkındaydı ancak buna karşı koyacak gücü henüz yoktu. Gökkan, ilk oğlunu kanserden, ikincisini ise trafik kazasında kaybetti. Daha sonra Gökkan’ın 5 çocuğu oldu.

1973 yılında Türkiye Halk Kurtuluş Ordusu’nun (THKO) üyesi olan kardeşi Avni Doğan Gökoğlu, Pirsûs’un Êlsiz köyü sınırında yaşamını yitirdi.

Kardeşinden sonra çocuklarını devrime duyduğu inançla büyüten Lütfiye Gökkan,  çocuklarını ninniler yerine marşlarla büyüttü.

Gökkan’ın oğlu Memduh, Bursa’da üniversitedeyken PKK’ye katıldı. Memduh 23 yaşındayken Başûrê Kurdistan’da şehit düştü. Gökkan, oğlundan ona kalan mektubu hep yanında taşıdı. Ancak hayatı boyunca oğlunun mezarına gidememenin acısını yaşadı. Sadece kardeşi ve çocukları değil, torunu da özgürlük mücadelesine katılan Gökkan, 1989’da torununu da kaybetti.

Özgürlük mücadelesine bağlılığıyla tanınan Lütfiye Gökkan ve ailesinin evi sayısız kez jandarma tarafından basıldı. Ailece işkence gördü. Öyle ki bu işkencelerden sonra beyninde oluşan hasar sonucu oğlu Hamdi, 2008 yılında yaşamını yitirdi. Kızı Ayşe Gökkan ise 83 kez gözaltına alındı, hakkında 200 soruşturma açıldı. Kadın mücadelesinin sembol isimlerinden olan Ayşe Gökkan, Diyarbakır Kadın Kapalı Cezaevi’nde tutuklu bulunuyor. 
 
Cesaretiyle tanındı

Yaşadığı köyde ‘cesaret’ kavramı ile anılan Lütfiye Gökkan kendi imkanlarıyla okumayı öğrendi. Kuran’ı Kerim’den İncil’e 4 kitabı da okuyan Gökkan, babasının baskısı nedeniyle yazmayı öğrenemedi. Evinin bir odasını kütüphaneye çeviren Gökkan, çocuklarını eşit ve özgür bir yaşamı savunan bireyler olarak yetiştirdi.

Başta kadınlar olmak üzere herkesin yardımına koşan, toplumsal barışı savunan ve gerçek devrimin kadın mücadelesiyle geleceğine inanan Lütfiye Gökkan, Rojava’dan gelen Kürtlere evini açtı. Yetmedi, kendisine ait topraklarda çadırlar kurdu.

Ayağına protez takılan Gökkan’a, “Artık yürüyemeyeceksin, biraz otur, dinlen” denildi. Gökkan, “Sürünerek de olsa partiye gideceğim” dedi ve çalışmaya devam etti.

Bu köyü size karakol yaptırmam

Ömrü hayatı boyunca sadece 5 yıl köyden uzak yaşayan Lütfiye Gökkan, 1990’lı yıllarda sürekli köye baskın yapan Türk ordusuna direndi. O günleri gelini Mihrican Gökkan şöyle anlattı: “Bir gün bizim evimizi bastılar. Köyden çıkmamızı istediler. Annem, ‘Bu köyü size karakol yaptırmam’ dedi. Eşime ve bana ‘Siz gidin ben buradayım’ dedi. Biz köyden ayrılmak zorunda kaldık. Tek başına köyde kaldı ve köyünü savundu.”

Lütfiye Gökkan’ın, “Kadınlar toplumun bel kemiğidir, onlar hem iyi evlatlar yetiştirir hem de mücadelede samimidirler” sözlerini anımsatan Mihrican Gökkan, annesini ‘paylaşımcı, yiğit bir kadın’ olarak tanımladı.

1994 yılında evlerini basan askerlere karşı Gökkan’ın dik duruşundan bahseden Mihrican Gökkan, “Evimiz çembere alınmıştı. Ben korktuğum için bana tokat attı. ‘Dik dur’ dedi. Asker silah dipçiği ile sırtımıza basıyordu. Askere tepki gösterdi. Biz mücadeleyi ondan öğrendik” diye belirtti. 
 
Özgür bir kadındı

Lütfiye Gökkan’ın kız kardeşi Süheyla Demir ise ablasının mücadelesi için, “Abimden ablama, ablamdan, çocuklarına, kızına, torununa süren bir mücadeledir bu” değerlendirmesinde bulundu. 
Gökkan kardeşlerinden Necla Atınter de “Özgür bir kadındı, hepimizi özgür olmaya davet ederdi. Binlerce kadın ondan etkilendi” diye belirtti.

MA/RIHA

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.