Tecrit sistemine son verin

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan

  •  Asrın Hukuk Bürosu, Öcalan ve diğer üç tutsağın, bir yıldır  dış dünya ile temas olmaksızın hücre koşullarında tutulmalarının işkence olduğunu; maddi ve manevi bütünlüklerinin hedeflendiğini belirterek, buna derhal son verilmesi istedi. 

 

Mevcut haber alamama halinin bir yanıyla işkence üreten bariz bir hukuk tanımazlık, diğer yanıyla da Türkiye halklarının ağır sonuçlarıyla yüzleşmesi gereken toplumsal bir tecrit olduğunu belirten Asrın Hukuk Bürosu, avukat ve aileleri ile görüşmelerinin sağlanmasında devlet organlarının anayasal sorumluluğuna dikkat çekildi.

Asrın Hukuk Bürosu, İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde rehin tutulan Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan ile Ömer Hayri Konar, Veysi Aktaş ve Hamili Yıldırım’dan bir yıldır haber alınamaması haline dair yazılı açıklama yaptı. Açıklamada, “Sayın Öcalan ile 2011'den beri avukat görüşmeleri, Ekim 2014'ten itibaren de aile görüşmeleri engellenmektedir. Sadece kamuoyunun tepkisi arttığı dönemlerde istisnai birkaç avukat ve aile görüşmesi yapılabilmiştir. Diğer üç müvekkilimiz ise İmralı Hapishanesi’ne götürüldükleri 17 Mart 2015'ten bu yana hiçbir avukat görüşmesi yapamamış ve bu 8 yıl içerisinde aileleriyle sadece üç defa görüşebilmişlerdir” bilgilerine yer verildi. 

 Sağlık durumları paylaşılmıyor

Öcalan’ın 25 Mart 2021’de kardeşi Mehmet Öcalan ile gerçekleştirdiği “kesintili” telefon görüşmesinin hatırlatıldığı açıklamada, “Bunun haricinde o günden beri kendileriyle temas sağlayamadığımız gibi asgari bir bilgiye ulaşmamız da mümkün olmamıştır. Ne tür bir muameleye maruz kaldıkları, hangi koşullarda tutuldukları hakkında ne avukatlarına ne de ailelerine bir bilgi paylaşılmakta. Hapishane uygulamalarını takip ve denetlemekle yükümlü en alt yargı birimleri olan savcılık ve infaz hakimliğinden yüksek mahkeme niteliğinde bulunan Anayasa Mahkemesi'ne kadar başvurularımız mevcuttur. Buna rağmen müvekkillerimizin dış dünya ile iletişim kurmaları şimdiye kadar mümkün olmadığı gibi sağlık ve güvenlik koşulları hakkında bilgi de paylaşılmıyor” denildi.

Sonuçları ağır toplumsal tecrittir

İmralı’da tecrit halinin Kürt sorununun çözümsüzlüğüyle bağlantılı olduğu belirtilen açıklamada, şunlar ifade edildi: "Dış dünyadan yalıtılarak işkence koşullarında tutulmasının topluma bu denli ağır maliyeti olan Sayın Öcalan’dan bir yıldır haber alınamıyor oluşu, özünde Türkiye demokrasisine, refahına, barışına, huzuruna dönük tecrit anlamını taşımaktadır. Mevcut haber alamama hali bir yanıyla işkence üreten bariz bir hukuk tanımazlık iken, diğer yanıyla da Türkiye halklarının ağır sonuçlarıyla yüzleşmesi gereken toplumsal bir tecrittir. Bu yönlü bir yaklaşım sorunların çözümünde kilit önem teşkil ettiği gibi, aynı zamanda demokrasi ve hukukun inşası yönünde de kritik bir adım niteliğindedir.

Herkese düşen sorumluluk

Meclis iradesinin ürünü olan, bütün kişi ve devlet organlarını bağlayan anayasa ve yasaların İmralı’da niçin uygulanmadığı sorusunun cevabı aydınlatılmalıdır. Unutulmamalıdır ki; hukuk devleti ilkesi gereğince bireyler gibi devlet organları da hukuk düzeni içerisinde hareket etmelidir. Bu hususu denetlemek Meclis'in yanı sıra yasayla vücut bulmuş ilgili kurumlar ve siyasal partilerden derneklere kadar geniş bir yelpazeyi kapsayan sivil toplumun sorumluluğudur.

İmralı’da vücut bulan insanlık dışı durumu sorgulamak her yurttaşın temel hakkıdır. Sayın Öcalan ve diğer müvekkillerimiz şahsında ulusal mevzuatın askıya alındığı herkesçe görülmek ve itiraza konu edilmek durumundadır. Hukukun üstünlüğünü ve insan haklarını savunmak ve korumakla yükümlü olan idareler ile bunu misyon edinmiş sivil toplumun ayrılmaz bileşeni olan kurumların varlık gerekçelerine uygun davranmaları bekleniyor. Dünyanın hiçbir yerinde emsali düşünülemezken dahi, Avrupa hukukuna tabi Türkiye’de İmralı uygulamalarının nasıl vücut bulduğu ve neden aşılamadığı Türkiye demokrasisinin cevaplaması gereken öncelikli sorudur.

 Maddi ve manevi bütünlüğe kast

Sayın Öcalan ve İmralı’da tutulan diğer müvekkillerimizden haber alamıyor oluşumuz, her türlü ihtimale açık belirsizlik yaratan bir politikaya tekabül etmektedir. Bunun yanı sıra bir yıl boyunca dış dünya ile temas olmaksızın hücre koşullarında tutulmanın evrensel hukuk ilkeleri ve yargı içtihatları gereğince işkence olduğu gözden kaçırılmamalıdır. Mevcut uygulama kişinin maddi ve manevi bütünlüğünü hedefleyen insanlık dışı bir tutumdur. Bu uygulamaya derhal son verilerek, müvekkillerimizin avukat ve aileleri ile görüşmelerinin sağlanması, devlet organlarının anayasal sorumluluğundadır. Bu talebin gereğinin yerine getirilmesi için demokrasi ve özgürlüklerden yana olan, hukukun işleyişini dert eden herkesi bu iddiasına sahip çıkmaya çağırıyoruz. Toplumsal adalet, eşit haklar, bireysel ve kolektif özgürlükleri dillendiren herkesin bu samimiyeti göstereceğine inanıyoruz.”  İSTANBUL

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.