Tecrit ve izolasyona son verin

  • Diyarbakır D Tipi Kapalı Cezaevi önünde hasta tutsakların durumuna dikkat çeken insan hakları örgütleri, “Tecrit ve izolasyon koşullarına son verilmeli” çağrısı yaptı. 

 

Amed Barosu, İnsan Hakları Derneği (İHD), Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) ve Tabip Odası, İnsan Hakları Haftası dolayısıyla yapılan etkinlikler kapsamında D Tipi Kapalı Cezaevi önünde hasta tutsaklara dair açıklama yaptı. Amed Barosu Yönetim Kurulu Üyesi Diyar Çetedir, 294 bin 930 kişinin tutuklu olduğunu hatırlatarak, “Hapishaneler yaşam hakkı ihlalinden işkenceye, sağlık hakkına erişime kadar ağır ve ciddi ihlallerinin yaşandığı yerler haline gelmiştir. Son 10 yılda hapishanelerde 682 mahpus yaşamını yitirmiştir” dedi.

743’ü anneleriyle birlikte toplam 3 bin çocuğun da hapishanede yaşamak zorunda bırakıldığını kaydeden Çetedir, cezaevleri ve tutsakları durumuyla ilgili şu tabloyu paylaştı: “Aşırı kalabalık koğuşlar, revire geç çıkarılmalar, hastane sevklerinin geç yapılması ya da hiç yapılmaması, hastanelerde revirde kelepçeli muayene uygulaması, havalandırma hakkından yararlandırılamama, havalandırma kapılarının geç açılması ve erken kapatılması, hijyenik olmayan odalar, insanın hem sağlığını hem de psikolojisinin olumsuz yönde etkileyen tek kişilik bölmeli nakil araçlarıyla sevkler, ısıtılmayan ve nemli odalar, yetersiz beslenme, diyet yemeklerine erişememe, temiz su ve sıcak suya erişimde yaşanan sorunlar, hapishanelerde yeterli doktor ve sağlık personeli bulundurulmaması, tek başına yaşamını devam ettiremeyecek mahpusların tek kişilik yerlerde tutulması ve benzeri durumlar mahpusların yaşamış oldukları sorunlar gittikçe artmaktadır.” 

Çetedir, öneri ve taleplerini sıraladı. Bazıları şöyle:

*  Özgürlükleri esas alan Ceza Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun hazırlanarak yürürlüğe konulmalıdır.

* Uluslararası standartlar, sözleşmeler ve protokoller gereği sağlık hizmeti sunumunun özgürlüğü kısıtlanmış bireylerde eşit bir şekilde uygulanması için etkili, yeterli ve kapsamlı çalışmalar ve düzenlemeler yapılmalıdır. 

*  Mahpusların tedavilerinin düzenli bir şekilde uygun koşullarda yapılması sağlanmalı; tedavisi yapılmayan hasta mahpusların hekime ve sağlık birimlerine ulaşmada hızlı ve etkin bir şekilde hareket edecek kurumsal mekanizmalar oluşturulmalıdır. 

*  Hasta mahpuslara hastane dönüşlerinde uygulanan 14 günlük karantina uygulama koşulları yerine PCR testi ve 2 gün tek kişilik odada tutulma uygulaması yapılmalıdır. Açık görüş hakkı, sosyal aktivite, spor, havalandırma hakkının kullandırılmaması uygulanmasından vazgeçilmelidir.

*  Kronik, ağır, terminal dönem hasta mahpuslar için erken tanı, tedavi süreçlerinin sürekliliği, düzenli olarak izlenme vs. yönden gerekli sağlık tedbir ve olanak sağlanmalı. 

*  5275 Sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkındaki Kanun’a eklenen ‘toplum güvenliği bakımından ağır ve somut tehlike oluşturmayacağı değerlendirilen’ cümlesi yürürlükten kaldırılmalıdır. Hasta mahpuslar yönünden infazı ertelenmesi koşulu sadece ‘Maruz kaldığı ağır bir hastalık veya engellilik nedeniyle ceza infaz kurumu koşullarında hayatını yalnız idame ettiremeyen’ cümlesi olmalıdır. Hasta mahpuslarla ilgili polis-jandarma-cezaevi değerlendirilmesine başvurma uygulanmasından vazgeçilmelidir. Sağlık sebebiyle infazın ertelenmesi kararlarında cumhuriyet savcılarının takdir yetkisi kaldırılmalı, hastanelerin verdiği raporlar esas alınarak cezaların infazları ertelenmelidir. 

* Cezaevlerinde kötü muamele, işkence yasağına ve yaşam hakkı ihlallerine yönelik iddialara karşı adli ve idari pasiflikten vazgeçilmeli, şeffaf ve etkin soruşturmalar yürütülmelidir.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.