Topraktan uzanan el ‘bulun beni’ diyor

Kadın Haberleri —

.

.

  • Ayten Öztürk’ün, JİTEM tarafından kaçırıldığı, Amed’e götürülüp sorgulandığı, gözleri çıkartılıp, derisi yüzülüp gömüldüğü, tanıklarca anlatıldı. Ancak katillerinin yargılanacağı beklentisi bir beklenti olmaya devam ediyor. Hıdır babanın yaptırdığı anıttan uzanan Ayten’in eli bizlere sesleniyor: “Katillerimi bulun ve yargılayın!..”

FÜSUN ERDOĞAN

1990’lı yıllarda yaptıkları işkenceler nedeniyle kelle avcıları olarak adlandırılan özel timler, ele geçirdikleri gerillalara, gerilla cenazelerine yaptıkları işkencelerin fotoğraflarını yayınlayarak Kürt halkını korkutmaya, yıldırmaya çalışıyordu. Kelle avcılığı sadece gerillalarla sınırlı değildi elbette. Yüzlerce muhalif, özgürlük arayışçısı, devrimci, aydın, yazar, gazeteci kaçırılarak, işkence edilerek infaz edildi. İşten çıkıp evine giderken kaçırılan 17 yaşındaki Ayten Öztürk’ün hunharca katli, devletin Kürt halkına karşı yürüttüğü kirli savaşın boyutunu gösteren yüzlerce, hatta binlerce örnekten sadece biri.
Dönemin Tunceli Jandarma Alay Komutanı, bir gün Hıdır babayı (Hıdır Öztürk) makamına çağırır. Kızlarından birinin dağa çıkmayı düşündüğünü iddia eder. Hıdır baba itiraz eder. Kızlarının devlet kurumlarında çalıştığını, öyle bir şey olmadığını, kendisinin de devlet memuru olduğunu söyler. Bunun üzerine Alay Komutanı, kızlarını komutanlığa getirmesini ister. Birkaç gün sonra üç kızını yanına alan Hıdır Öztürk, alay komutanına gider. Alay komutanı çay ikram eder, üç kız kardeşe nerede çalıştıklarına dair sorular yöneltir. Üç kız kardeşin de işyeri adreslerini alır. Asker eşliğinde aşağı indiklerinde, bir odada oturan zayıf, sakallı adam Hıdır Öztürk’ü dışarı çıkararak genç kadınlarla yalnız görüşür.

‘Yeşil’in takibatı

Baba Hıdır Öztürk, Jitem’in önceden belirledikleri planın bir parçası olduğunu, Yeşil kod adlı Mahmut Yıldırım’ın çocukları birebir görmesi üzerine görüşmenin gerçekleştiğini belirtir. O yıllarda faili devlet katliamlarında Jitem ve ‘Yeşil’ kod adlı Mahmut Yıldırım’ın ismi çokça geçerdi. Kızlar ‘Yeşil’ diye haber bültenlerinde tanıtılan bu adamın kendilerinden adreslerini alıp sorular soran Mahmut olduğunu söylerler babalarına.
Ayten Öztürk daha dört yaşlarındayken ablası Aysel, 1979 yılında bir yol araması sırasında gözaltına alınarak tutuklanır. Örgüt üyesi olduğu iddiasıyla 12 Eylül askeri faşist darbesinden sonra yargılanır. Ağır işkencelerden geçirilen Aysel, uğradığı işkenceleri protesto etmek için 49 gün açlık grevi yapar. 1986 yılında beraat kararıyla gelen tahliye sonrası Aysel, bir süre sonra yeniden gözaltına alınır. 1992 yılında memur olan Hıdır Öztürk jandarmaya bayramlaşmaya gittiğinde, komutan elini uzatmaz Hıdır babaya. “Kızının cesedi gelene kadar bayramlaşmam” diyerek, Hıdır babayı tehdit etmekten de geri durmaz. En nihayetinde katil sürüleri, Hıdır babanın en küçük kızı Ayten’i kurban seçerler.

Topraktan fışkıran bir kol

27 Temmuz 1992’de un fabrikasında çalışan 17 yaşındaki Ayten, iş çıkışında beyaz bir taksiyle kaçırılır. Ayten’in kaçırılmasıyla Öztürk ailesinin kabus dolu hayatları da başlar.
Faili devlet katliamlarının, kaçırılarak kaybetmelerin, gözaltında infazların yoğun olarak yaşandığı bu yıllarda, Dersim gibi bir yerde 17 yaşındaki genç bir kadının kaçırılması sarsıntı yaratacak bir olaydır. Hıdır Öztürk, kızını bulmak için çalmadık kapı bırakmaz.
Olayın ardından baba Hıdır Öztürk’ün hiçbir resmi başvurusu işleme konulmaz. Katil Jitem, ‘Yeşil’ ve adamları olmasına rağmen bütün kapılar Hıdır babanın yüzüne kapanır. Çünkü katil nihayetinde Mehmet Ağar’dır, Tansu Çiller’dir; yani devlettir.
Ayten’in kaçırılışından 15 gün sonra Elazığ Asri Mezarlığı’nda küçük bir çoban toprağın dışında kalan bir kol görür. Katillerin kolunu dışarıda bırakarak gömdükleri kadın 17 yaşındaki Ayten’dir. Mezarlıkta bulunan Ayten’in cenazesi Adli Tıp’a kaldırıldığında, bütün aile hastaneye akın eder. Ayten’e öylesine vahşi işkenceler yapılmıştır ki, bedeni tanınmaz haldedir.
Dilif ana kızının ayağındaki benden emin olamaz. Dişine dolgu yapan diş hekimi enişteleri bile tanıyamaz Ayten’i. Oradaki polislerden biri ‘o sizin kızınız, sana benziyor’ deyince, bir tartışma başlar. Polisler aileyi ikna etmek için Ayten’in özel giysilerini, kolye, yüzük, saç tokası ve eteğini verirler. Aile kızlarını teşhis eder, ancak Ayten’in bedenindeki işkence izleri bütün aileye yaşadıkları sürece unutamayacakları bir acı yaşatır. Yüreklerinde açılan yara, ne yaparlarsa yapsınlar bir daha asla kapanmayacaktır.

Gözlerini de oymuşlar

Yapılan otopside Ayten’in vücudunun birçok yerinde işkence izleri tespit edilir. Katil sürüleri Ayten’in gözlerini de oymuşlardı. Ailesi tarafından köye getirilen Ayten, toprağa verilir. Baba Hıdır Öztürk, kızının katili ‘Yeşil’ ve ekibinin, Mehmet Ağar ve Tansu Çiller’in, Jitem’in yargılanması için çok mücadele verir. Ulaştığı görgü tanıkları, iş çıkışı eve giderken Ayten’in ‘Yeşil’ ve adamları tarafından zorla bir araca bindirilerek kaçırıldığını söylerler.
Yıllar sonra Abdülkadir Aygan itiraflarında, Ayten’i ‘Jitem’in Diyarbakır binalarında bir hücrede gördüğünü, daha sonra Yeşil ve ekibi tarafından götürüldüğü bilgisini verdi.
Hıdır Öztürk o yıllarda baskı altında olduklarını, telefonlarının dinlendiğini, hemşire kızının Kars’a, diğer kızının da Çankırı’ya sürgün edildiğini; İzmir Ziraat Fakültesi öğrencisi oğlunun polis baskısına dayanamayarak okulu bırakarak yurtdışına gittiğini söyler. Yıllar sonra TBMM İnsan Hakları Komisyonu’nda yaşananları anlatan Hıdır babanın şu sözleri hafızalarda asılı kaldı: “Cesedi parçalanmış, gözleri çıkarılmış, kulakları kesilmiş bir evladın babası olarak buradayım.” Dönemin Komisyon Başkanı, anlatılanlar üzeri suç duyurusunda bulundu.

'Katillerimi bulun ve yargılayın!'

Dosyanın yeniden açılması sonrası, Tunceli ve Elazığ savcılıkları soruşturma başlattı. Dosya özel yetkili Malatya Savcılığı’na gönderildi. Mahmut Yıldırım hakkında zaten verilmiş onlarca yakalama kararına ek olarak yeniden arama kararları çıkartıldı. O dönem jandarmada görevli bazı isimler, Jitem’in bölgedeki yapısını ve kimlerden oluştuğunu tek tek anlattı. O eylemlere göz yumanlar, tek işlem yapmayanlar, o raporları yazanlar her biri belliydi.
Ayten Öztürk’ün Yeşil ve bu isimlerce kaçırıldığı, Amed’e götürülüp sorgulandığı, öldürülüp, gözleri çıkartılıp, derisi yüzülüp gömüldüğü, tanıklarca anlatıldı. Bir bölüm kamu görevlisinin ifadesi de şüpheli sıfatıyla alındı. Ancak o aşamadan sonra dosya yeniden beklemeye alındı. Çünkü savcılıklara göre ‘Yeşil’ kod adlı ‘sakallı‘, Mahmut Yıldırım bulunamamıştı. Jitem araştırması ise Meclis raporunda ve her zamanki gibi katillerin yargılanacağı beklentisi bir beklenti olmaya devam ediyor.
13 Eylül 2014 tarihinde, Dersim’in Mazgerd ilçesi Pêrî Beldesi, Başakçı Köyü’nde Hıdır babanın yaptırdığı anıttan uzanan Ayten’in eli bizlere sesleniyor: “Katillerimi bulun ve yargılayın!..”

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.