Trump tehdit etti, saldırılar genişledi
Dünya Haberleri —

İsrail saldırı/ foto: AFP
- İsrail, İran’ın askeri ve nükleer programına yönelik harekatından 5 gün sonra Tahran’a karşı hava operasyonunu genişletti. ABD Başkanı Donald Trump da Tahran sakinlerini tahliye olmaya çağırdı.
Başkanı Donald Trump, İran’la nükleer anlaşmazlığa “gerçek bir son” istediğini belirtti ve üst düzey Amerikalı yetkilileri İran ile görüşmek üzere gönderebileceğini ima etti. İsrail Savunma Bakanı Israel Katz, İran’ın dini lideri Ayetullah Ali Hamaney’in, ABD öncülüğündeki işgalde devrilen ve yargılama sonrası idam edilen Irak Devlet Başkanı Saddam Hüseyin’le aynı akıbete uğrayabileceğini söyledi. Katz, “İran diktatörünü, savaş suçu işlemeye ve İsrail vatandaşlarına füze ateşlemeye devam etmemesi konusunda uyarıyorum” diye seslendi.
Trump, Pazartesi gecesi Kanada’daki G7 zirvesinden erken dönmeden önce, “İran nükleer silah sahibi olamaz” diye yazıp “Herkes derhal Tahran’ı tahliye etmeli” uyarısında bulundu. Trump, daha sonra Washington’a dönüş uçuşunda Air Force One’da gazetecilere, ateşkese yönelik çalıştığı iddialarını yalanlayarak, “Ateşkese bakmıyorum. Ateşkesten daha iyisine bakıyoruz” dedi. Tahran’ın tahliyesine neden çağırdığı sorulduğunda ise “Sadece insanların güvende olmasını istiyorum” yanıtını vermekle yetindi. Daha önce İsrail ordusu, Tahran’ın merkezindeki bir mahallede yaşayan yaklaşık 330 bin kişiye tahliye çağrısı yapmıştı. Ortadoğu’nun en büyük şehirlerinden biri olan Tahran, yaklaşık 10 milyon nüfusuyla İsrail’in toplam nüfusu kadar. Çatışmalar başladığından beri insanlar şehirden kaçıyor.
Kayıplar artıyor
İsrail, İran’ın üst düzey askeri liderlerine, nükleer bilim insanlarına, uranyum zenginleştirme tesislerine ve balistik füze programına yönelik kapsamlı saldırısının, uzun süredir düşman olarak gördüğü İran’ın nükleer silah geliştirmesini engellemek için gerekli olduğunu vurguluyor. Cuma gününden bu yana devam eden saldırılar, İran’da en az 224 kişinin ölümüne, bin 277 kişinin yaralanmasına yol açtı.
İran, buna karşılık İsrail’e 370’ten fazla füze ve yüzlerce insansız hava aracıyla saldırdı. İsrail’de dün sabah itibarıyla 24 kişi yaşamını yitirdi, 500’den fazla kişi yaralandı. İsrail ordusu, Salı günü yeni bir füze salvosunun başlatıldığını ve kuzey İsrail’de patlamalar duyulduğunu bildirdi.
Tahran semalarında üstünlük
İsrail Ordusu Sözcüsü Tuğgeneral Effie Defrin, Pazartesi günü ülkesinin “Tahran semalarında tam hava üstünlüğü sağladığını” söyledi. Ordu, İran’ın merkezindeki 120’den fazla karadan karaya füze rampasını, yani İran’ın toplamının üçte birini imha ettiğini, bu rampalardan bazılarının İsrail’e balistik füze fırlatmadan hemen önce vurulduğunu bildirdi. Ayrıca İran’ın İsrail uçaklarını hedef almak için kullandığı iki F-14 savaş uçağı da imha edildi. İsrail askeri yetkilileri, Tahran’da Devrim Muhafızları’nın elit birimi Kudüs Gücü’ne ait 10 komuta merkezinin savaş uçaklarıyla vurulduğunu belirtti. İsrail ordusu, devlet televizyonu, polis karargahı ve Devrim Muhafızları’na ait bir hastanenin bulunduğu Tahran’ın bir bölgesine tahliye uyarısı yaptı. Daha önce Gazze Şeridi ve Lübnan’ın bazı bölgelerinde de benzer uyarılar yayımlamıştı. Pazartesi günü İsrail’in devlet televizyonu binasına düzenlediği saldırı, bir kadın spikerin canlı yayın sırasında stüdyoyu terk etmesine neden oldu. İsrail ordusu, bu saldırının “kanalın İsrail karşıtı propaganda yayını yaptığı” gerekçesiyle gerçekleştiğini savundu.
Ali Şademani de öldü
İsrail Hava Kuvvetleri’ne ait savaş uçakları, gece boyuncaki operasyonları sırasında Tahran’ın merkezinde bulunan bir karargâha saldırı düzenledi ve İran lideri Ali Hamaney’e en yakın isim olan, Genelkurmay Başkanı Ali Şademani’yi etkisiz hale getirdi. Şademani, savaşın genelkurmay başkanı ve silahlı kuvvetlerin acil durum komutanı olarak görev yapıyordu. İran Silahlı Kuvvetleri ve Devrim Muhafızları’nın komutasını elinde bulunduruyordu. Operasyonun başlangıcında, göreve getirilen selefi Galem Ali Reşid’in “Aslan Gibi Halk” (Am Kalavi) operasyonunun açılış darbesiyle etkisiz hale getirilmesinin ardından İran silahlı kuvvetlerinin komutasını üstlenmişti. Komutası altındaki “Hatam el-Enbiya” acil durum karargâhı, İran’ın ateş planlarının onaylanması ve savaş yönetimiyle sorumluydu. Yürüttüğü görevlerde, İran’ın İsrail’i hedef alan saldırı planlarında doğrudan etkisi vardı. Selefinin etkisiz hale getirilmesinden önce, Şademani “Hatam el-Enbiya” acil durum karargâhında komutan yardımcısı ve İran Silahlı Kuvvetleri Genelkurmayı Harekât Dairesi Başkanı olarak görev yapıyordu.İran, daha önceki saldırılarda öldürülen Devrim Muhafızları ve düzenli ordu üst düzey liderlerinin yerine yeni generaller atamıştı.
Tahran’da hayat duruyor
Tahran’ın merkezinde dün sabah birçok esnaf kepenk açmadı, tarihi Büyük Çarşı da kapalıydı. Tahran’dan batıya doğru uzanan yollarda trafik yoğunluğu yaşanırken, birçok kişi Hazar Denizi bölgesine yöneldi. Şehirdeki benzin istasyonlarında uzun kuyruklar oluştu. Yetkililer, saldırılar devam ederken doktor ve hemşirelerin izinlerini iptal etti, ancak halka ne yapmaları gerektiğine dair bir yönlendirme yapmadı.
Hamaney’e Saddam hatırlatması
İsrail Savunma Bakanı Israel Katz, Salı günü İran’ın dini lideri Ayetullah Ali Hamaney’i doğrudan tehdit ederek, öldürülen eski Irak diktatörü Saddam Hüseyin gibi bir sona dikkat etmesi gerektiğini söyledi. Bu, İsrail’in Hamaney’e yönelik suikast ihtimalini şimdiye kadarki en açık şekilde tırmandıran açıklaması oldu. JP'ye göre tehdit açık; İsrail, ya Hamaney’i doğrudan hedef alabilir ya da onun iktidardan düşmesini sağlayarak, yönetimine karşı çıkan milyonlarca İranlı tarafından öldürülmesine yol açabilir. Daha önce Başbakan Benjamin Netanyahu, İran’ın İsrail’e balistik füze saldırıları devam ederse Hamaney’i öldürme fikrini değerlendirmişti. Çok sayıda ABD’li yetkili, Trump yönetiminin şimdiye kadar Hamaney’e yönelik bir İsrail saldırısını veto ettiğini belirtmişti ama İsrailli yetkililer, İran’ın balistik füzeleriyle daha fazla İsraillinin öldürülmesi durumunda, bu planı ilerletebileceklerini ifade etti.
Trump G7’den erken ayrıldı
Kanada’daki G7 zirvesinden ayrılmadan önce Trump, diğer liderlerle birlikte İran’ın istikrarsızlık kaynağı olduğunu, asla nükleer silaha sahip olmaması gerektiğini ve İsrail’in kendini savunma hakkını desteklediklerini söyleyerek, bölgesel düşmanlar arasındaki bu en kötü çatışmanın azaltılması çağrısı yaptı. Ortak bildiride, "İran, bölgesel istikrarsızlık ve terörün başlıca kaynağıdır” denildi. Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, İsrail ile İran arasında ateşkes görüşmelerinin sürdüğünü belirtse de Trump, sosyal medyada bu iddiayı yalanladı. Macron’un, kendisinin ateşkese çalışmak için G7’den erken ayrıldığını “yanlışlıkla” söylediğini yazan Trump, “Yanlış! Neden Washington’a döndüğümü bilmiyor ama bu kesinlikle ateşkesle ilgili değil. Bundan çok daha büyük” dedi.
CENTCOM'a ek askeri kapasite
ABD Savunma Bakanı Pete Hegseth, 16 Haziran akşamı X'te yaptığı paylaşımda, Ortadoğu'nun da dahil olduğu ABD Merkez Komutanlığı (CENTCOM) sorumluluk alanına "ek askeri kapasite" gönderilmesi talimatı verdiğini duyurdu. Trump, her ne kadar Ulusal Güvenlik Konseyi'ni toplantıya çağırsa da bu doğrudan bir askeri müdahale anlamına gelmiyor. BBC'nin ABD'deki yayın ortağı CBS, Konsey'in İsrail'in geçen haftaki saldırılarından bu yana sürekli teyakkuz halinde olduğunu bildirdi. Savunma Bakanı Hegseth, bölgeye yapılan askeri sevkiyatın tamamen "savunma amaçlı" olduğunu yineledi. Hegseth, toplantının nedenini açıklamasa da Fox News’te, “halkımızın güvenliğini sağlamak” için olduğunu söyledi.
Diplomasiden vazgeçmedi
Trump, diplomasiden vazgeçmediğini, gerekirse Başkan Yardımcısı JD Vance ve özel elçi Steve Witkoff’u İranlılarla görüşmek üzere gönderebileceğini belirterek, “Belki. Washington’a döndüğümde ne olacağına bağlı” dedi.
Rubio, mevkidaşlarını aradı
ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, başta İran olmak üzere çeşitli konularda Kanada Dışişleri Bakanı Anita Anand, Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Noel Barrot ve İngiltere Dışişleri Bakanı David Lammy ile telefon görüşmeleri yaptı. ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Tammy Bruce, Rubio'nun görüşmelerine ilişkin yazılı açıklamada bulundu; İsrail ve İran arasındaki savaş ele alındı, diplomatik seçenek üzerinde duruldu.
Reuters’a konuşan kaynaklar, Tahran’ın Umman, Katar ve Suudi Arabistan’dan Trump’a, İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu’ya acil ateşkes için baskı yapmasını istediğini, karşılığında İran’ın nükleer müzakerelerde esneklik gösterebileceğini söyledi.
Nükleerde geriye götürüldü
Başbakan Benjamin Netanyahu, İran’ın nükleer programını çok çok geriye götürdüklerini söyledi ve Trump ile günlük temas halinde olduğunu belirtti.
İran, nükleer programının barışçıl olduğunu savunuyor. ABD ve diğerleri, İran’ın 2003’ten beri nükleer silah üretimi için organize bir çaba içinde olmadığını değerlendiriyor. Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı Başkanı, İran’ın birkaç nükleer bomba üretebilecek kadar zenginleştirilmiş uranyuma sahip olduğunu tekrar tekrar uyarıyor.
İsrail, İran’ın nükleer programına yönelik birden fazla tesisi hedef aldı ancak Fordo uranyum zenginleştirme tesisini yok edemedi. Bu tesis yerin derinliklerinde bulunuyor ve yok edilmesi için İsrail’in elinde olmayan GBU-57 Büyük Nüfuz Edici Bomba’ya ihtiyaç duyulabilir. Bu bomba, şu anda yalnızca B-2 stealth bombardıman uçağıyla taşınabiliyor.
Durulma işareti yok
İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi, Pazartesi günü dolaylı olarak ABD’nin devreye girip çatışmalara son vermesi için müzakere başlatması çağrısı yaptı. X’te yaptığı paylaşımda, “Eğer Trump diplomaside samimiyse ve bu savaşı durdurmak istiyorsa, sonraki adımlar kritik” yazdı. İran’ın baş diplomatı, “Washington’dan bir telefon, Netanyahu gibi birini susturabilir. Bu, diplomasiye dönüş yolunu açabilir” dedi. Bu mesaj, İsrail’in sürpriz bombardımanı sonrası ABD ve İran arasındaki son görüşmelerin iptal edildiği hafta sonunun ardından geldi. Pazar günü Arakçi, İsrail durursa İran’ın da saldırılarını durdurabileceğini söylemişti.
AB de nükleer için uyardı
AB dış politika şefi Kaja Kallas, AB dışişleri bakanlarıyla yaptığı toplantının ardından gazetecilere konuştu. Ortadoğu’da acil gerilim azaltma ihtiyacını yineledi ve Tahran’ın nükleer bomba geliştirmemesi gerektiğini vurguladı. Kallas, “Hepimiz, acil gerilim azaltma ihtiyacı, İran’ın nükleer bomba sahibi olamayacağı ve diplomasinin bunu önlemenin çözümü olduğu konusunda hemfikiriz; AB bu süreçte rolünü oynayacak. İran nükleer programını hızlandırdığında gevşek davranamayız” dedi. MAHABAD
* * *
Tahran’dan kaçış
İran’daki şehirlerde ne hava sığınakları ne de erken uyarı sistemleri bulunuyor. İsrail ile İran arasındaki çatışmada sivil halk giderek daha fazla sıkışıyor. İmkânı olan herkes şehri terk etmeye çalışıyor. Benzin istasyonlarında uzun kuyruklar oluşuyor ve yakıt tükenmek üzere.
DW'den Shabnam von Hein'ın haber-yorumuna göre; İsrail şehirlerinin aksine, İran’ın başkenti Tahran’da hava sığınakları bulunmuyor. Cuma gününden beri Tahran’da vurulan hedeflerin çoğu şehir merkezinde yer alıyor. Ülkenin diğer bölgelerinde de ne sığınaklar ne de herhangi bir erken uyarı sistemi mevcut. “İranlı siviller cepheler arasında kaldı” diyor İran asıllı Amerikalı analist Holly Dagres. Washington Enstitüsü’nde kıdemli araştırmacı olan Dagres, Pazar günü DW’ye yaptığı açıklamada, “güçsüz, sıradan İranlıların” içinde bulunduğu çaresiz durumu fark etmenin önemini vurguladı: “Onları uyaracak hava sirenleri bile yok.”
Dagres şöyle devam etti: “İranlılar şu anda derin bir şok ve korku içinde. Aynı zamanda öfkeliler, çünkü bu kaosun içindeler. 46 yıldır, özünde kendi halkına karşı savaş yürüten bir İslam Cumhuriyeti’nde yaşıyorlar. Bu durum, halkın artık istemediği bir rejimin kararlarının sonucu. İranlılar savaş ya da kan dökülmesi istemiyor. Bu durumda tamamen çaresizler.”
Birçok insan nasıl korunacağını ya da nereye kaçacağını bilmiyor. İran Hükümeti Sözcüsü Fatemeh Mohajerani, Pazar günü devlet televizyonunda halka metro istasyonlarına, camilere ve okullara sığınmalarını tavsiye etti. Bu yerlerin 24 saat açık olacağı güvencesini verdi. Bu açıklama, sosyal medyada “Hangi okulumuz ya da camimiz roket sığınağı olarak inşa edildi?” sorusuyla tepki aldı.
İran halkındaki korku ve çaresizlik giderek artıyor. İnsanların nereye kaçması gerektiği ya da nerede güvende olabileceklerine dair hiçbir bilgi verilmiyor.
* * *
Fordo için B-2 Spirit
ABD, İsrail’in İran’a yönelik saldırısına daha doğrudan destek vermeye karar verirse Fordo nükleer tesisine ciddi zarar verebilecek 'bunker-buster' (sığınak delici) bombaları sağlamak olabilir.
'Bunker-buster' (sığınak delici), yüzeyin derinliklerine nüfuz ederek patlayan bombaları tanımlayan genel bir terimdir. Bu bağlamda bahsedilen ise ABD cephaneliğindeki en yeni GBU-57 A/B Büyük Nüfuz Edici Bomba’dır (Massive Ordnance Penetrator). Yaklaşık 13 bin 600 kilogram (14 tona yakın) ağırlığındaki bu hassas güdümlü bomba, derinlere gömülü ve güçlendirilmiş sığınaklar ile tünelleri vurmak için tasarlanmış. Bomba, yüzeyin yaklaşık 61 metre (200 feet) altına kadar nüfuz edebilir ve ardışık olarak atılan bombalar, her patlamada daha derine ulaşarak etkili bir “delme” sağlar. Bomba, geleneksel bir savaş başlığı taşır, ancak Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA), Fordo’da İran’ın yüksek oranda zenginleştirilmiş uranyum ürettiğini doğruladı. Bu nedenle GBU-57 A/B’nin tesisi vurması durumunda nükleer materyalin çevreye yayılma riski bulunuyor. UAEA, İsrail’in Natanz’daki santrifüj tesisine yönelik saldırılarında yalnızca tesisin kendisinde kirlilik oluştuğunu, çevrenin etkilenmediğini belirtti.
Fordo'nun zorluğu
Fordo, İran’ın Natanz’dan sonraki ikinci nükleer zenginleştirme tesisi. Natanz’dan daha küçük ve Tahran’ın yaklaşık 95 kilometre güneybatısındaki Kum şehri yakınlarında bir dağın yamacına inşa edilmiştir. İnşaatın 2006 civarında başladığı ve tesisin 2009’da faaliyete geçtiği düşünülüyor; aynı yıl Tahran varlığını kamuoyuna duyurdu. Tesis, yaklaşık 80 metre (260 feet) kaya ve toprak altında yer alıyor ve İran ile Rus yapımı karadan havaya füze sistemleriyle korunduğu bildiriliyor. Bu hava savunma sistemlerinin, İsrail’in devam eden harekatında zaten vurulmuş olması muhtemel.
İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu, İran’ın füze ve nükleer programını ortadan kaldırmanın hedef olduğunu, bunun İsrail için varoluşsal bir tehdit oluşturduğunu belirtti ve yetkililer Fordo’nun bu planın bir parçası olduğunu ifade etti. İsrail’in ABD Büyükelçisi Yechiel Leiter, Cuma günü Fox News’e, “Bu operasyonun tamamı… Fordo’nun ortadan kaldırılmasıyla tamamlanmalı” dedi.
ABD ne yapabilir?
Teoride, GBU-57 A/B, ağırlığı taşıyabilecek herhangi bir bombardıman uçağıyla atılabilir, ancak şu anda yalnızca ABD Hava Kuvvetleri’nin B-2 Spirit gizli bombardıman uçağı bu bombayı taşımak için yapılandırılmış ve programlanmıştır. B-2, yalnızca Hava Kuvvetleri tarafından uçuruluyor ve Northrop Grumman tarafından üretiliyor. Üreticiye göre; B-2, 18 bin kilogram (18 ton) yük taşıyabilir, ancak Hava Kuvvetleri, uçağın iki GBU-57 A/B bunker-buster bombası —toplamda yaklaşık 27 bin 200 kilogram— ile başarıyla test edildiğini belirtti. Stratejik uzun menzilli ağır bombardıman uçağı, yakıt ikmali olmadan yaklaşık 11 bin kilometre (7.000 mil), bir ikmalle 18 bin 500 kilometre (11.500 mil) menzile sahip ve dünyada herhangi bir noktaya saatler içinde ulaşabilir. Trump’a, Washington’un askeri olarak dahil olması için ne gerektiği sorulduğunda, “Bunu konuşmak istemiyorum” dedi. Büyükelçi Leiter, hafta sonu ABC News’e verdiği röportajda, ABD’nin Fordo’ya saldırmada yardım etme ihtimali sorulduğunda, İsrail’in yalnızca savunma yardımı istediğini belirterek, “Fordo’yu ele almak için birkaç seçeneğimiz var… Her şey, gökyüzüne çıkıp uzaktan bombalamakla ilgili değil” dedi.