Türkdoğan’a örgüt üyeliğinden dava

  • İHD Eşbaşkanı Öztürk Türkdoğan hakkında “Garê saldırısı, İmralı tecridi, cezaevlerindeki ihlallere” dair açıklamaları nedeniyle “Örgüt üyesi olmak” iddiasıyla dava açıldı. 

 

Eşbaşkan Türkdoğan hakkında insan hakları faaliyetleri nedeniyle açılan davalarla ilgili İHD Genel Merkezi’nde basın toplantısı düzenlendi. Açıklamada, Türkdoğan hakkında Garê saldırısı, İmralı tecridi, cezaevlerinde hak ihlallerine yönelik yaptığı açıklamalar nedeniyle Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından “silahlı örgüte üye olmak” suçlamasıyla dava açıldığı duyuruldu. İddianamenin, 19. Ağır Ceza Mahkemesi’nce kabul edildiği belirtildi. 

Çok sayıda insan hakları savunucusunun katıldığı toplantıda ilk olarak İHD İnsan Hakları Akademisi Başkanı Hüsnü Öndül, konuştu. İnsan haklarının korunması ve geliştirilmesi için bireysel olarak ya da başkalarıyla birlikte mücadele eden insanlara, “insan hakları savunucuları” denildiğini dile getiren Öndül, “İHD, kesintisiz olarak 35 yılı aşkın süredir, insan haklarının korunması için çalışmaktadır. Türkiye’nin en eski ve en büyük insan hakları örgütüdür. Tarihinde birçok kez baskı gördü. Genel Başkanı Akın Birdal 1998’de öldürülmek istendi. Çeşitli şubelerimiz ve genel merkez yöneticilerimiz ağır saldırılar, baskıların muhatabı olmuştur” dedi.

45 yöneticisine gözaltı

İHD’ye yönelik gözaltı ve yargı baskısı yoluyla gerçekleştirilen saldırıların da 2016-2018 döneminde gerçekleştirdiğini dile getiren Öndül, “18 şubede, 45 yöneticimiz hakkında gözaltı uygulamaları yapılmıştır. Fakat en büyük saldırıyı, şu anda yaşamaktayız. Genel Başkan Tükdoğan hakkında hukuk dışı bir yolla dava açılmıştır. Ayrıca tüzel kişiliğimizin yöneticilerinin toplu imzalarını taşıyan bildiriler, açıklamalar yoluyla Genel Başkan hedef seçilerek onun hakkında dava açılmıştır. Bugünkü basın toplantımızın nedeni Türkdoğan hakkında açılmış olan ve 22 Şubat’ta görülecek olan ‘örgüt üyeliği’ suçlaması karşısındaki durumdur” şeklinde konuştu.

Türkdoğan, hakkında açılan davalarla insan hakları mücadelesinin yargı kıskacı altına alınmak istendiğini  aktaran Öndül, “Türkdoğan’a açılan bu davalarla AYM ve AİHM içtihatları, siyasi iktidar ve savcılar tarafından yok sayılmakta. Yargı reformu ve insan hakları eylem planı göstermelik olmaktadır” ifadelerini kullandı. 

Anti demokrasi tekrar ediyor

 Yargı baskısı nedeniyle dayanışma ve mücadeleyi büyütmek istediklerini belirten İHD Eşbaşkanı Öztürk Türkdoğan da geçen yıl 19 Mart’ta gözaltına alınıp akşam saatlerinde serbest bırakıldığını hatırlatarak, şunları söyledi: “Garê’de sağ olarak kurtarılabilecek kişiler kurtarılamadı. Biz o süreci kamuoyuyla paylaştık ve siyasi iktidara ciddi eleştiriler yöneltmiştik. Tarafsız soruşturma istemiştik. İçişleri Bakanı da bizi hedef gösterdi. Aynı İçişleri Bakanı’nın Türkiye’de suçlara karışmış kişilerle fotoğrafları çıkmaya başladı. Durum 90’lı yılların başka bir versiyonuydu. Hapishanelerle, açlık grevleriyle, İmralı tecridiyle ilgili yaptığımız açıklamalar sanki suçmuş gibi gösterilmiş. Silahlı terör örgütü üyesi olmakla suçlanıyorum. Dünyada bu kadar kendi vatandaşını suçlayan bir devlet herhalde yok. Bu rejimin ne kadar anti demokratik bir noktaya geldiğini gösteriyor. Bu konuda AİHM ve Venedik Komisyonu, Türkiye’yi defalarca uyardı. Türkiye’deki anti demokratik devlet aygıtı kendini tekrar ediyor.” 

Kimse geri adım atmaz

 Sokağa çıkma yasakları raporlarıyla ilgili Genelkurmay Başkanlığı’nın kendilerine yönelik suç duyurusunda bulunduğunu hatırlatan Türkdoğan, şöyle devam etti: “Biz 2016’da bunun üzerine bir soruşturma geçirmiştik. Bu soruşturma sonucunda Ankara savcılığı takipsizlik kararı verdi. Benimle ilgili de açılmış ve takipsizlik kararı verilmişti. Bununla yetinmediler. Soylu, Ocak 2020’de talimat verdi, Şubat 2020’de buraya gelen müfettiş inceleme yaptı. Soylu’yu eleştiren, usul eksiklikler ve Ermeni Soykırımı’na dair açıklamalar gerekçe gösterilerek soruşturma başlatıldı. Bana yönetim kurulu başkanı olarak 301’den, kamu görevlisine hakaretten dava açtı. Yargılanması gereken kamu görevlileri yargılanmıyor ama onları eleştirenler yargılanıyor. Bunların hepsinin yargıdan döneceğini düşünüyorum. İnsan harları hareketinin kazanımları vardır ve kolay kolay kimse geri adım atmaz.” 

Hukuk bu kadar yok edilmedi

İHD eski Eşbaşkanı Yusuf Alataş, açılan davanın, hukuk, adalet ve yargının bitmişliği olduğunu ifade ederek, “Bir ağır ceza mahkemesi yargılama aşamasına geçiyorsa hukuktan söz etmek mümkün değil. Çok inişli çıkışlı bir süreci yıllardır yaşadık ama hukukun bu kadar yok edildiği bir dönem yaşanmadı. En ağır hak ihlallerin yaşandığı dönemde dahi kılıf bulmaya çalıştılar, yazılı hukuka. Şimdi artık kılıf diye bir şey kalmadı, böyle bir kaygıları da yok. Hiçbir zaman boyun eğmeyeceğiz. Bunları mahkeme salonlarında yüzlerine de söyleyeceğiz. Düşüncelerimizi her koşulda savunacağız” şeklinde konuştu.

Türkiye’de rejim sorunu var

Türkiye’de bir rejim sorunu olduğunu belirten Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) Yönetim Kurulu Üyesi Nihat Bulut ise  “Bunun adı faşizm ve her gün ileriye doğru adımlarını atıyor. Önündeki en büyük engellerden biri İHD. Yan yana olmaya devam edeceğiz” dedi. 

İnsan Hakları Ortak Platformu (İHOP) Kordinatörü Feray Salman da “Bu dava insan haklarını savunan herkese maşa gösterme hareketidir. İHD’nin yanında olmak, insan hakları hareketini yanında olmak demektir” diye konuştu.

İHD Başkanı  

Hukukçu Kerem Altıparmak da Türkdoğan hakkında açılan davanın siyasi olduğunu vurgulayarak, “Siyasi sorumluluklar var. Herkese istediğini söyleyen Soylu daha çok korunuyor ve İHD Eşbaşkanı Türkdogan’a bu davalar açılıyor. İHD Eşbaşkanı tabii ki tecrit uygulamalarının, insan hakkı ihlallerinin peşinde olacaktır. Türkiye’deki insan hakları savunanların davasıdır” dedi.  ANKARA

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.