• Ana dilde eğitim hakkının uluslararası sözleşme ve anlaşmalarla güvence altına alındığını hatırlatan Kürt Dil Platformu Sözcüsü Şerefxan Cizîrî, Türkiye’yi taraf olduğu bu sözleşmelerdeki yükümlülüklerini yerine getirmeye çağırdı. 

 

Kürtçe eğitim talebi, 2020-2021 eğitim-öğretim döneminin açılması öncesi yeniden gündemde. Cumhuriyetin kuruluşundan bu yana Kürtçe eğitim-öğretimden yoksun bırakılan Kürtler, bugüne kadar bu taleplerinden vazgeçmedi. AKP-MHP-Ergenekon iktidarının Kürteler yeniden savaş başlatmasıyla birlikte Kanun Hükmünde Kararnamelerle (KHK) Kürtçe eğitim veren kurumlar, televizyonlar, gazeteler kapatıldı, belediyelerdeki Kürtçe çalışmalar atanan kayyumlar tarafından ortadan kaldırıldı. Kürtçe eğitime AKP, Milliyetçi Hareket Partisi (MHP), İYİ Parti, Vatan Partisi, Büyük Birlik Partisi ve diğer milliyetçi partiler karşı çıkıyor. Halkların Demokratik Partisi (HDP) ana dilde eğitim talebinin öncülüğünü yapıyor. AKP’den kopan Demokrasi ve Atılım Partisi ve Gelecek Partisi, CHP, Saadet Partisi de ana dilde eğitime tamamen karşı durmuyor. Şimdiye kadar ana dilde eğitim ile ilgili herhangi olumlu bir adım atılmış değil. 

 Dört yıldır baskılar daha da arttı

 Kürt Dil Platformu Sözcüsü Şerefxan Cizîrî, geçen dört yıllık süreçte Kürtçeye dönük baskıların daha da arttığını söyledi. MHP ile ittifak kuran AKP’nin Kürtçeye yönelik projelerini ortak bir kararla aldığını kaydeden Cizîrî, ”Irkçı bir parti olan MHP ile nasıl bir adım atılır ki. Bu parti zaten Kürtlerin, Kürtçenin varlığını kabul etmiyor. Bunların önereceği tek şey asimilasyon olur. AKP de bu çizgide Kürtçeye yaklaşıyor. Bu ittifak olduğu sürece bu şekilde devam eder” dedi. 

Kürtçe için anayasal güvence talebinde bulunan Cizîrî, eğitim-öğretim yılının 97. kez Kürtçe olmadan başlayacağını ifade ederek, “Kürtçe Kürtler için var olma meselesidir. Kürtlerin varlığı söz konusu. Kürtçenin eğitim dili olarak kabul edilmemesi bunun bir örneğidir. Milyonlarca Kürt çocuğu ana dillerinde eğitim göremiyor. Yasal zeminin oluşturulması gerekiyor” şeklinde konuştu.

Evrensel hukuk işletilsin

Dillerin, Kişisel ve Siyasal Haklar Uluslararası Sözleşmesi, Çocuk Hakları Sözleşmesi, Birleşmiş Milletler Eğitimde Ayrımcılığa Karşı Sözleşmesi, AGİK İnsani Boyut Konferansı Kopenhag Toplantısı Belgesi, Birleşmiş Milletler Ulusal veya Etnik, Dinsel ve Dilsel Azınlıklara Mensup Kişilerin Hakları Bildirgesi, Ulusal Azınlıkların Korunmasına İlişkin Çerçeve Sözleşmesi vb. uluslararası sözleşmelerle güvence altına alındığını kaydeden Cizîrî, bu sözleşmelerin gerekliliğinin yerine getirilmesini istedi. 

 

Öğretim üyesine Kürtçe ihracı

İstanbul Ticaret Üniversitesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Bekir Tank, öğrencilerine verdiği iki metnin Kürtçeye çevrilmesi ödevi nedeniyle okuldan uzaklaştırıldı. Bölücülükle suçlanan Tank, çalışmalarına devam edeceğini söyledi.   

Bekir Tank, 2017’de öğrencilerine verdiği iki metnin Kürtçeye çevrilmesi ödevi nedeniyle “bölücülükle” suçlanarak, hakkında soruşturma başlatılmıştı. Tank’ın, 31 Ağustos 2020 itibarıyla sözleşmesi sonlandırılarak, okuldan uzaklaştırıldı. 

Tank, 17 Şubat 2017’de öğrencilerine İstiklal Marşı ve Atatürk’ün Gençliğe Hitabesi’ni Kürtçeye çevirmeleri için ödev verdiğini hatırlatarak, dersin seçmeli olduğunu, bu dersle birbirilerine karşı önyargıları ortadan kaldırmayı amaçladığını ifade etti. Dersi verdiği için Öğrenci Konseyi tarafından şikayet edildiğini dile getiren Tank, şunları paylaştı: “Konuya Rektörlük soruşturma açarak, dersi hemen elimden aldı. Onlar benim artık ders vermemem için tecrit uyguladı. 2018-2020 tarihleri arasında akademik performans nedeniyle sözleşmemi uzatmayacaklarını söylediler. 2017’de açılan soruşturma sonucunda bana kınama verdiler. 31 Ağustos 2020 itibarıyla sözleşmemi bitirdiler.”

Uygulamanın, inkar politikalarının devamı niteliğinde olduğunu söyleyen Tank, “Benimde yaptığım inkarcı politikalara meşru çerçevede karşı durmaktır. Bu bireysel bir hak gaspı değildir, bu bir halkın hak gaspıdır” dedi.  İSTANBUL