Vekile seri tehdit

Dünya Haberleri —

Martina Renner

Martina Renner

  • Almanya’da polis içindeki aşırı sağcı yapılanmaya dair tartışmalar sürerken, tehdit içeren e-postalarla ilgili skandal büyüyor. Sol Partili Martina Renner defalarca kez "NSU 2.0" imzalı ırkçı tehdit mesajı aldı.

NİHAL BAYRAM

Yaklaşık 2 yıldır aşırı sağcılar tarafından defalarca kez tehdit edilen NSU uzmanı Sol Parti Başkan Yardımcısı ve  Milletvekili Martina Renner, bir aşırı sağcı hakkında Berlin’de Mayıs ayından görülmeye başlayan davayla eş zamanlı olarak da "NSU 2.0" imzalı tehditler alıyor.

Almanya’da polis içindeki aşırı sağcı yapılanmaya dair tartışmalar sürerken, tehdit içeren e-postalarla ilgili skandal büyüyor. Almanya’da "NSU 2.0" imzalı tehdit mektubu alanların sayısı sürekli artıyor. 2000-2007 yılları arasında 10 kişiyi öldüren aşırı sağcı Nasyonal Sosyalist Yeraltı’na (NSU) atfen "NSU 2.0" imzası taşıyan e-postalar, siyasetçilerden sanatçılara, gazetecilerden avukatlara kadar çok sayıda isime gönderilmiş durumda. Sol Parti Genel Başkan Vekili ve partisinin Hessen eyalet meclisi Grupu Başkanı Janine Wissler, Sol Partili vekiller Anne Helm, Martina Renner ve Helin Evrim Sommer de tehdit içerikli e-posta aldı. Son olarak Hessen Eyalet İçişleri Bakanı Peter Beuth ile gazeteci Deniz Yücel’in de "NSU 2.0" imzalı ırkçı tehdit mektubu aldığı ortaya çıktı. 

Tehdit mektubu alan vekillerden Sol Parti Milletvekili Martina Renner adına gazetemize konuşan asistanı, ulusal çapta bir soruşturmayla tehditlerin üzerine gidilmesi gerektiğini söyledi. Güvenlik nedeniyle ismini paylaşmadığımız asistan; Martina Renner’in aldığı tehdit, bu tehditlere karşı alınabilecek önlemler ve Alman polisindeki aşırı sağcı yapılanma tartışmalarına ilişkin gazetemize açıklamalarda bulundu.

Tehditler serisi

Antifaşist mücadelede Sol Parti’nin sözcülüğünü yapan NSU uzmanı Federal Parlamento Milletvekili Martina Renner’in son iki yıldır e-mail üzerinden çok sayıda yazılı tehdit aldığını belirten asistanı, "Bu tehditler birbirleriyle bağlantılı, yani bir nevi bir tehditler serisi söz konusu" dedi. "NSU 2.0" imzalı tehditlerin ise Mayıs ayından itibaren Berlin Eyalet Mahkemesi’nde görülen ceza davasıyla eşzamanlı başladığına dikkat çekti: "Geçmişte Milletvekili Renner'e karşı tehditler savuran bir kişiyle ilgili davada müdahil olarak yer alıyor. Bu dava ile bağlantılı Berlin Eyalet Mahkemesi’ne karşı bomba tehdidi, Federal Başsavcıya karşı ise ölüm tehdidinde bulunuldu.”

İçeriği cinsiyetçi

Tehditlerin sadece e-mail üzerinden gerçekleşmediğini söyleyen Renner’in asistanı, telefonla da milletvekilinin tehdit edildiğini kaydetti. Tehditlerin çoğunun cinsiyetçi hakaret ve küfürler içerdiğinin altını çizerek, birisi hariç yaptıkları tüm suç duyurularının sonuçsuz kaldığını belirtti: "Sadece bir suçlu hakkında sonuç alabildik. Söz konusu kişi geçen yıl Nisan ayında tutuklandı ve şu an o kişi hakkında bir ceza davası sürüyor. Diğer tehditlerle ilgili Ceza Soruşturma Dairesi şahıs bilgilerine veya iletişime ulaşamıyor."

Devlet destekli saldırı

Aşırı sağın güçlenmesi ve ırkçılığın artmasında devlet desteğine dikkat çeken asistan, şöyle konuştu: "Tehdit edilen çok sayıda mağdur var. Bu kişilerin verileri polis teşkilatı içerisinden alınmıştır. Bu belgelendi. Polis teşkilatı tarafından bloke edilen verilere, normal bir yurttaşın erişmesi mümkün değil."

Asistan, ayrıca polis teşkilatı içindeki aşırı sağ yapılanma skandalının yaklaşık 2 yıl önce açığa çıktığına dikkat çekti.

Emniyet içinde Neo-Nazi

Bu da Sayın Renner'in uzun süredir söylediğini doğruluyor. Yani güvenlik otoriteleri içerisinde ve aralarında bir özel iç yapı var. Ya kendileri direkt Neo-Nazi ağ içinde yer alıyor ya da tutumları ile bu ağları savunuyorlar. Bu özel iç yapı aynı zamanda solcuları tehdit ederek sol hareket üzerinde gölge yaratmaya çalışıyor. Bunun birçok örneği var. Son güncel örnek ise Berlin Eyalet Kriminal Dairesi (Landeskriminalamt LKA) memuru. Bu memurun bilinçli bir şekilde sol aktivistlere yazılı tehditler gönderdiği ispatlandı, belgelendi."

Hükümet başarısız oldu

Federal hükümetin açığa çıkan tehditleri kınamanın ötesine geçmesinin önemine vurgu yaparak şöyle devam etti: "Açık bir şekilde kınıyor, bu konuda soruşturma dairelerini görevlerini yapmaya çağırıyor. Fakat tablonun tamamına baktığımızda Federal Hükümet Alman polisi içerisinde veya farklı güvenlik dairelerinde ‘bağımsız şikayet merkezleri’ kurulmasına karşı çıkıyor. Ki bu bağımsız şikayet merkezlerinde bağımsız bir şekilde NSU sorunu, polis teşkilatı içerisindeki aşırı sağcılık gibi sorunlar bilimsel bir şekilde araştırılabilir. Bunların kurulması talebi ele alınmıyor, hükümet içerisinde gündem edilmiyor. Hatta aksine Federal İçişleri Bakanı tarafından reddediliyor. Yani insanların verileri polis teşkilatı içerisinde korunaklı, gizli bir alandan alınıyor ve bu hükümeti ilgilendirmiyor gibi görünüyor."

Bu konudaki polis soruşturma ve sonuçlarına güvenilemeyeceğinin altını çizerek, önemli olanın polisi temize çıkarmak değil mağdurların güvenini kazanmak olduğunu belirterek, "Amaç devletin güvenlik organları içerisinde ırkçı söylemleri teşhir etmek ve bağımsız araştırmalar ile polise karşı yeniden bir güvenin oluşmasını sağlamak olmalı. Bu alanda hükümetin başarısızlığı açık şekilde ortada" diye belirtti.

 

Öncelikli talepler

Emniyet içindeki aşırı sağ yapılanmaya karşı temel taleplerini şöyle sıraladı:

* Güvenlik kurumlarında bağımsız şikayet merkezleri kurulmalı

* Polis ve diğer güvenlik daireleri içerisinde aşırı sağcı tutumlara karşı soruşturma açılmalı

* Haklarında şüphe ve ihbar olan polis memurları engelsiz ve şartsız bir şekilde açıkça teşhir edilmeli.

* Soruşturma ve disiplin davaları kapatılıp, küçük bir uyarı veriliyor. Bu kabul edilemez. Anayasanın gereği mutlaka yaptırım uygulanmalı.

 

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.