Welatê Qedexe: Gelîyê Zîlan

Toplum/Yaşam Haberleri —

Mahmut Çelebi

Mahmut Çelebi

  • “Welatê Qedexe: Gelîyê Zîlan” romanı, 1930 yılında çekilen derinlikli ve kapsamlı bir fotoğraf gibidir. Tarihi olayları yazanların genellikle dile getirdiği şey, yüzeyde görünen kısım, iki taraf arasındaki bir savaştır. Ancak asıl önemli olan, bu olayın içinde yaşanan trajedilerdir.

NUDA KOÇAK/WAN

 

Anne ve babası Zîlan Katliamı’ndan kurtulan, “Welatê Qedexe: Gelîyê Zîlan” romanıyla yaşanılanların unutulmaması için mücadele eden Mahmut Çelebi, “Yaşanan direniş, gelecek nesillere aktarılacak bir hazinedir. Kürt halkının kahramanlıkları, gelecek kuşaklarda daima anılan birer ilham kaynağı olarak kalacaktır” dedi.

Mahmut Çelebi, siyasi alanda mücadelesini sürdürürken, bir yandan da edebiyat alanında ürün vermeye çalışıyor. Zîlan Katliamı’nı anlattığı “Welatê Qedexe: Gelîyê Zîlan” adlı ilk romanı 2022 yılında çıktı. Çeşitli dergilerde yazan Çelebi’nin başka Kürtçe eser çalışmaları da var. Akrabalarından çoğu 1930 yılında katledilen, babası ve annesi katliamdan sağ kurtulan Çelebi’nin kitabında, katliamdan geride kalanların anlatımları da yer alıyor. Çelebi böyle bir trajedinin  edebiyat dünyasına kazandırılmasının önemine vurgu yaparak, Kürtlere karşı fiziki olduğu kadar kültürel bir soykırımın da dayatıldığının altını çiziyor.

1920'li yılların Kürt halkının içinde bulunduğu acıyı, sömürüyü ve yok sayılmayı kabul etmediği ve isyan ettiği bir dönem olduğunu belirten Çelebi, “Ağrı Dağı’nda örgütlenen Kürt halkının isyanı Serhat bölgesine yayılmış ve çok büyük bir direniş gösterilmiştir. Zîlan bölgesinde de yaşanan direnişe karşı Türk devleti askerlerini sivil Kürt halkının yaşadığı köylere yönlendirmiş 15 bin insanı acımasızca katletmiştir. Geride kalanları da topraklarından sürmüş, Gelîyê Zîlan’ı Kürt halkına yasaklamıştır” diyor. Daha sonraki yıllarda Dersim ve çevre illerinde de Zîlan’da yaşatılan katliamların aynısının tekrarlandığını belirten Çelebi, “Aleviler yurtlarından edilmiştir. Kurdistan’ı asimile etmeyi ve insansızlaştırmayı amaçlayan devlet, bölge halkını hem fiziksel hem kültürel soykırıma maruz bırakmıştır” diye belirtiyor.

Hafıza silinmek isteniyor

Günümüze baktığımızda Kürtlere olan yaklaşımda bir değişiklik görmediğini iade eden Çelebi, “Zîlan Katliamı dönemindeki asimilasyon politikaları, köylerin boşaltılması ve sürgünlere gönderilmesi gibi uygulamalarla bölgenin insansızlaştırılması ve Kürt direniş hareketinin hafızasının silinmeye çalışılması amaçlanmıştı. Bugün ise hala benzer bir zihniyetin devam ettiğini, geçmiş olayların ve hafızanın silinmek istendiğini açıkça görmekteyiz. Günümüzde hala köyler boşaltılmakta, insanlar düşünceleri sebebiyle cezaevlerine gönderilmekte ve Türkiye'nin en ücra köşelerine sürgün edilmektedir. Bölge halkı ekonomik, siyasi ve sosyal açıdan büyük bir baskı altında yaşamaktadır. İnsansızlaştırma, tarihi unutturma çabaları ve demografik yapıyı değiştirme gayretleri derin bir yapı tarafından sürdürülmektedir.”

Ancak romanla anlatılabilir

Mahmut Çelebi’nin “Welatê Qedexe: Gelîyê Zîlan” romanını, 1930 yılının Temmuz ayında yaşanan Zîlan Katliamı sürecindeki kimi olayları da konu ettiğinden “tarihi roman” olarak tanımlamak doğru olur. “Genelde bu tür olaylar tarih anlatımı ile yapılırken siz neden romanı tercih ettiniz, tarihin romanlaştırılması nasıl bir etki yaratıyor?” diye sorduğumuz Çelebi şu yanıtı veriyor: “Welatê Qedexe: Gelîyê Zîlan romanı, 1930 yılında çekilen derinlikli ve kapsamlı bir fotoğraf gibidir. Tarihi olayları yazanların genellikle dile getirdiği şey, yüzeyde görünen kısım, iki taraf arasındaki bir savaştır. Ancak asıl önemli olan, bu olayın içinde yaşanan trajedilerdir. Bu roman aracılığıyla, dünyanın pek az köşesinde yaşanan bu insanların maruz kaldığı vahşeti anlatmaya çalıştım. Zîlan'da gerçekleşen sadece bir katliam değildi. Katliamın tarihine dönüp baktığımızda burada, bir halkın direnişini kırmak, onu asimile etmek ve varlığını silmek gibi bir plan vardı. Zaten Ağrı Dağı direnişinin sonucunda, hükümete yakın gazetelerde Kürtlerin Ağrı Dağı'na gömüldüğü ve bu tür direnişlerin artık olmayacağı gibi başlıkları görüyoruz. Ama Zîlan'da yaşananlar, bu düşüncenin iflas ettiğini gösterdiğinde, bölgeye şiddet ve vahşet uygulanması kaçınılmaz hale geldi. Bu şiddeti, bu vahşeti tarihi bir anlatımla dile getirmek ne yeterli ne de kolay olacaktı; ancak bu vahşet, detaylı bir romanla aktarılabilirdi. Çünkü bu katliam ile öldürülmek istenen sadece insanlar değildi. Katledilen bu halkın, yaşama, doğaya olan sevgisi ve köklerine olan bağlılığı da yok edilmek istenmişti. Kürt halkının herkesin hafızasından silinmesi istenmişti. Bütün bunların unutulmamasının tek yolu yaşamaya, doğaya derin sevgi besleyen, köklerine bağlı bu halkı her şeyiyle anlatmaktı.”

Kürtçe eserlere ilgi yetersiz

Bu trajedi ve direnişlerin anlatımında kültür, sanat ve edebiyatın rolünün önemine vurgu yapan Çelebi, bu alanda önemli ber gelişme olsa da yeterince karşılık bulmadığı eleştirisinde bulunuyor: “Binlerce yıllık tarihimiz boyunca kendi dilimizde çîrok, stran, beynok, helbest gibi sanat türleri ile kendimizi ifade ettik. Son yıllarda ise Türkiye ve diğer Kürt nüfusunun bulunduğu bölgelerde Kürtçe edebiyat ile ilgili ciddi bir çalışmanın olduğunu söyleyebilirim. Kürt yazarlar, şairler ve sanatçılar, kendi dilleri olan Kürtçe ve diğer dillerde eserler üretmekte ve yayınlamakta. Ayrıca, Kürt kültürü ve edebiyatı üzerine akademik çalışmalar da arttı. Ancak üzülerek söylemeliyim ki dilimizde yazılan eserler artmış olsa da yeterince okunmuyor ve Kürt halkı resim, heykel, karikatür gibi alanlara yeterince yönelmiyor.”

Halkın hikayesi

Egemen çevrelerin, Kürt dilinin akademik bir dil olmadığı, Kürtlerin neredeyse bir tarihlerinin bile olmamasından kaynaklı edebiyatlarının da gelişmediği yönündeki negatif propagandalara tepki gösteren Çelebi, “Kürt edebiyatının konusu bakımından bir yoksunluk yaşadığını düşünmüyorum. Kürtlerin geçmişi, coğrafyası, konu bakımından çok zengin bir içeriğe sahiptir. Edebiyatla uğraşmak isteyen kişilerin yapması gereken tek şey Kurdistan’a gelmek ve halkın hikayesini dinlemektir. Çünkü bu coğrafyada yaşayan her bir insanın hayatı bir edebiyat şaheseri olabilir” şeklinde görüşlerini ifade ediyor.

Gelecek nesillere mirastır

“Kürtlerin son yüzyılı, ne kadar acımasız katliamlarla geçmiş olsa da bu süreçte eşsiz kahramanlıklar da sergilenmiştir. Kürt direnişi, tarih boyunca benzerine nadiren rastlanan destansı kahramanlıklarla doludur. İşte gelecek nesillere aktarılacak olan hazine de bütün bu acılar ve kahramanlıklardır” diyen Çelebi şöyle devam ediyor: “Her türlü baskı ve şiddete karşı kendi bedenlerini birbirlerine siper yaparak yazılan bu direniş, gelecek nesillere aktarılacak bir hazinedir. İran'da idam mahkumlarının darağacına gülümseyerek ve kahramanca yürürken gösterdikleri cesaret gelecek nesillere bırakılacak bir hazinedir. Cezaevinde ölüm orucuna yatan kahramanların bütün o acılara göğüs gererken yoldaşlarına da neşeleriyle verdiği destek, umut, direniş ve kararlılık gelecek nesillere bırakılacak bir mirastır. Sokaklarda, evlerde, cezaevlerinde; nerede olduğu fark etmeksizin her zaman onurlu bir yaşantı sürmeye çalışan Kürt halkının bu kahramanlıkları, gelecek kuşaklarda daima anılan birer ilham kaynağı olarak kalacaktır. Kurdistan’ın diğer parçalarında kıt imkanlarla topraklarını korumaları, işgalcilere karşı gösterdikleri direniş ve serhildanlar dünyadaki özgürlük hareketlerine büyük motivasyon kazandıracaktır. Bununla Kürt halkı özgürlük, adalet için mücadeleye devam edecektir.”

 

*****

Mahmut Çelebi kimdir?

Mahmut Çelebi 1968 yılında Van’ın Erciş ilçesinde dünyaya geldi. 2 yıl devlet memuru olarak çalıştıktan sonra istifa edip ticaret ile uğraşmaya başlar. 1991 yılından beri Kürt siyasi hareketinin içinde yer alan Çelebi, 1998 yılında Demokratik Halk Partisi (DEHAP)’ın gençlik kolu başkanlığını yaparken tutuklanır. 2001-2003 yıllarında Halkın Demokrasi Partisi (HADEP)’nin Erciş ilçe başkanlığı, iki dönem Van İl Genel Meclis üyeliği, bir dönem Erciş Belediye Meclis Üyeliği yapar. 2011 yılında Kurdi-Der’de yöneticilik yaparken hakkında açılan bir davadan dolayı bir yıl hapis yatar.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.