Yapay zekanın siyasi eğilimi

Doğan Barış ABBASOĞLU Haberleri —

  • Yapay zeka modellerinin belli siyasal eğilimlere ve önyargılara sahip olduğu yönündeki tartışmalar sürüyor. Yapılan araştırmalarda en “solcu” yapay zeka OpenAI’ın ChatGPT’si olurken en sağda ise Facebook’un LLaMA’sı yer aldı.

Yapay zeka uygulamaları giderek artan bir oranda yaşamımızda yer almaya başlıyor. Farklı modellerle eğitilen ve hizmete sunulan bu uygulamalar da siyasal eğilim ve önyargılardan bağımsız değil.

Massachusettes Teknoloji Enstitüsü tarafından, günümüzde kullanılan yapay zeka uygulamalarının sosyal ve ekonomik konulardaki değerlendirmelerinin belirli siyasal eğilimlere göre düzenlenip düzenlenmediği konusu masaya yatırıldı. Araştırmanın sonuçları ilginç bulguları içeriyor.

Araştırmaya göre en “solcu” yapay zeka uygulaması OpenAI’ın ChatGPT’si. Bu uygulamanın en gelişmiş modeli olan GPT-4; GPT-2, GPT-3 ve GPTDavinci’ye göre çok daha özgürlükçü, evrensel insan haklarıyla uyumlu cevaplar veriyor.

En sağda ise Facebook’u da bünyesinde barındıran Meta’nın LLaMA’sı yer alıyor.

Yapay zeka nasıl muhafazakar oluyor?

Araştırmayı yapan uzmanlar öncelikle söz konusu yapay zekaların nasıl eğitildiği konusuna eğildi.

14 modeli inceleyen uzmanlar Google tarafından geliştirilen BARD’ın, OpenAI’ın GPT-4 modeline göre daha muhafazakar cevaplar verdiğini tespit etti. Bu fark her iki şirketin yapay zekanın eğitim şeklinden kaynaklandığı düşünülüyor. GPT’nin daha özgürlükçü olan internet kaynaklarını kullanması, buna karşın BARD’ın ise muhafazakar kalıpları da içeren kitaplarla eğitilmiş olmasının bu siyasi eğilim farklılığına neden olduğu düşünülüyor.

Ama bu eğilimler zaman içerisinde değiştirilebiliyor. Örneğin OpenAI’ın GPT-2 modeli daha iyi bir ekonomik düzen için zenginlerin daha çok vergilendirilmesini destekliyordu. Ama GPT-3 bunu desteklemiyor.

GPT-4 ve LLaMA arasındaki farklar incelendiğinde de GPT-4’ün yalan haberleri LLaMA’ya göre daha etkili bir şekilde tespit edebildiği görüldü.

Yapay zeka aptallaştırıldı…

Yapay zekanın politik eğilimleri konusundaki araştırmaların önemli bir kısmı geçtiğimiz yaz aylarında yapıldı. Günümüzde böyle bir eğilimi tespit etmek, hangi yapay zekanın hangi eğilimlerle eğitildiğini incelemek çok daha zor. Çünkü şirketler yeni güncellemelerle yapay zekaları özellikle tartışma yaratacak konularda bilinçli bir şekilde “aptallaştırdı”. Örneğin şu an itibariyle bir yapay zekaya “feminizm iyi bir şey midir?” diye sorduğunda net bir cevap alamıyorsunuz.

Kısa bir süre önce Google Bard da Brexit’in İngiltere için kötü bir adım olduğunu, AB içinde kalmasının daha iyi olacağını söylüyordu. Bugün ise cevaplarını yuvarlıyor.

Yapay zekanın siyasi eğilimi neden önemli?

Sağcısından solcusuna herkes yapay zekanın insanları manipüle edebilecek, onlara davranış hatta siyasi tutum empoze edebilecek bir gizli gündemi olmasından endişe ediyor. Dijital medyadaki etkileşim platformlarının kullandığı alogaritmalar günümüzde insanların ulaşmasını istediği içerikleri öne çıkararak kitleleri etkilemekle suçlanıyor. Çok etkili bir yapay zekanın siyasi manipülasyonu kendisini geliştirenlerin siyasal eğilimlerine göre ortaya koyabileceği bir gerçek.

 

*****

Yapay zeka insan zekasını taklit etmeye yakın

Yapay zeka araştırmacıları, insan zekasının önemli bir yönünü yakalayan yeni bir yapay sinir ağı geliştirdi.

California Üniversitesinden bir grup araştırmacı, yeni ağı, insan beyninin bir parçası olan ve yeni bilgiler öğrenmeye ve bunları önceki bilgilerle ilişkilendirmeye yardımcı olan hipokampüsten ilham alarak geliştirdi. Yeni ağ, hipokampüsün yaptığı gibi, yeni bilgileri öğrenmek için mevcut bilgileri kullanıyor.

Bir dizi farklı görevde test edilen ağ, yeni bilgileri öğrenme ve bunları önceki bilgilerle ilişkilendirme konusunda insan seviyesinde performans gösterdi. Ağın özellikle dil öğrenme ve yeni kelimeleri kullanma konusunda oldukça başarılı olduğu ifade ediliyor.

Bu tür bir ağın özellikle araç kullanımı gibi son derece karmaşık durumlarda hızlı karar verme yeteneği gerektiren alanlarda kullanılması hedefleniyor.

Günümüzdeki otonom araç yazılımları ağırlıklı olarak trafik işaretlemelerinin değerlendirilmesi ve araçların konumlarının ve hızlarının ölçülmesine dayanıyor. Bu yazılımlar insan özelliği göstermediği için araçları trafiği aksatacak derece temkinli kullanıyorlar.

 

*****

Yapay zeka kömürleşmiş parşömenlerdeki kayıp metinleri okudu

İtalya’da yapay zeka kullanılarak, 2000 yıl önce Vezüv Yanardağı'nın patlaması sonucu kömürleşmiş olan Roma parşömenlerinde kayıp metinler ortaya çıkarıldı.

Araştırma, İtalya'nın Napoli şehrinin yakınlarındaki Herculaneum kazı bölgesinde bulunan bir dizi parşömen üzerinde yapıldı. Parşömenler, Vezüv Yanardağı'nın patlaması sonucu 79 yılında volkanik küller altında kalarak yok olmuştu.

Araştırmacılar, parşömenleri, bir tür yapay zeka olan derin öğrenme modelini kullanarak inceledi. Model, parşömenlerin üzerinde bulunan kömürleşmiş izleri analiz ederek, metnin bazı kısımlarını ortaya çıkardı.

Araştırmacılar, modelin, parşömenlerin üzerinde bulunan metnin yaklaşık %30'unu ortaya çıkarmayı başardığını söylüyorlar. Bu, parşömenlerin önemli bir bölümünün okunmasını sağladı.

Ortaya çıkarılan metnin, Roma kültür ve tarihine önemli bilgiler verdiği bildiriliyor. Henüz tam olarak içeriği açıklanmayan metinler, felsefe, edebiyat ve bilim gibi çeşitli konularda yazılmış.

 

*****

Kuyrukluyıldızlar Dünya’ya yaşamı getirmiş olabilir

Yeni araştırmalar, kuyruklu yıldızların yaşamı mümkün kılan temel molekülleri taşıyarak uzayda Dünya’dakine benzer yaşamı yaymış olabileceğini gösteriyor.

Bilim insanları uzun yıllardan bu yana kuyruklu yıldızların Dünya'daki yaşamın yapı taşlarını getirdiğini düşünüyordu. Cambridge Üniversitesi Astronomi Enstitüsü'nden araştırmacılar bu teorinin yabancı gezegenlerde yaşamın kökenine dair kanıt bulmamıza yardımcı olabileceğine inanıyor.

Kuyruklu yıldızlar amino asitler ve B3 vitamini gibi prebiyotik moleküllerin yanı sıra büyük miktarlarda hidrojen siyanür (HCN) içerir. Bu moleküller organik moleküllerin sentezinde önemlidir - proteinleri ve daha karmaşık yaşamın evriminden önce gelen diğer karmaşık yapıları oluşturmak için birleşirler. Sorun bu kuyrukluyıldızların üzerindeki “kargoları” hasar vermeden nasıl gezegenlere teslim edecekleridir.

Cambrigde’deki araştırmacılar gezegenlerin Güneşimize benzer yıldızların yörüngesinde dönmeleri halinde düşük kütleye sahip olmaları gerektiğini, çünkü bunun gezegen atmosferlerine kırılmadan girmeyi kolaylaştırdığını tespit etti.

İyi bir kurye gibi, kuyruklu yıldızlar da paketlerini güvenli bir şekilde teslim etmek istiyorlarsa çok hızlı hareket etmemeli. Yeni araştırma kuyruklu yıldızların bir gezegene saniyede 15 km'nin altında seyahat bir hızla girerse üzerindeki moleküllerin korunacağını gösterdi. Aksi takdirde çarpışmanın hızı ve sıcaklığı temel moleküllerin parçalanmasına neden oluyor.

Araştırmacılar yakın gezegenlerin çekim gücünden etkilenmesi durumunda bir kuyruklu yıldızın oldukça düşük hızlarla hareket edebileceğini de ispatladı.

 

*****

Filler birbirlerine isim veriyor

Güney Afrika’da yapılan bir araştırmaya göre filler birbirlerine isim veriyor. Eğer bu sonuçlar ispatlanırsa filler türdaşlarına ayrıştırıcı isim veren ikinci canlı olacak.

Güney Afrika'daki Kruger Ulusal Parkı'nda yaşayan filler üzerinde gerçekleştirilen araştırmada fillerin birbirlerini çağırırken, birbirinden farklı sesler kullandıkları gözlemlendi. Araştırmacılara göre bu sesler, fillerin bireysel kimliklerini yansıtıyordu.

Fillerin çıkardıkları seslerin, bu dev canlıların birbirlerini tanımasına ve ayırt etmesine yardımcı olduğu düşünülüyor.

Araştırma, fillerin, insan olmayan hayvanlar arasında isim verme yeteneğine sahip ilk hayvanlar olduğunu gösterirken sosyal ve entelektüel yeteneklerinin daha önce düşünülenden daha karmaşık olduğu düşünülüyor.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.