Yıldırım savaşı ve derin savaş

Selahattin IŞILDAK Haberleri —

  • Askeri alanda uygulanan "Derin Savaş" doktrinini dış politikada da oldukça başarılı bir şekilde uygulandığını gördüğümüz Rusya'nın da kırmızı çizgileri vardır. Ben bunlardan birisinin Kırım olduğunu düşünmekteyim.
  • Diyebilirim ki: Putin blöf yapmaz, zar da atmaz. Sahip olduğu nükleer silahların –küçücük bir kısmının- tüm Avrupa anakarasını dümdüz etmesi ve yaşayan tüm canlıları öldürmesi sadece birkaç saatlik bir zaman dilimini alır.

Savaş stratejisti falan değilim ama az çok bu konuya dair okumuşluğum ve bu çerçevede de kendimce fikirlerim vardır. Dünya genelinde iki temel savaş stratejisinin hakim olduğunu düşünüyorum. Bunlardan birisi Alman Nazi ordusunun İkinci Dünya Savaşı’nda hayata geçirdiği Blitzkrieg  (Yıldırım Savaşı) adını verdikleri savaş doktrinidir. Bu savaş doktrini adından da anlaşılacağı gibi yıldırım hızında ani saldırılarla hedefin hızlı bir şekilde imha edilmesini öngörmektedir. Bu doktrini TSK’nın da yoğun olarak kullandığını görmekteyiz. Ancak askeri uzmanlara göre Blitzkrieg (Yıldırım Savaşı) stratejisinin sonuç alabilmesi için temel dört ana koşul bulunmalıdır. Bunlar başta; güçlü bir hava gücü (hava kuvvetleri) olmak üzere, güçlü-kesintisiz lojistik, sağlam bir eş güdüm ve uygun arazi koşullarıdır.

Çoğu tarihçinin, Nazilerin SSCB orduları karşısındaki yenilgisini çetin kış ve coğrafi koşullara ve bu sebeple de bağlantılı olarak yaşanan lojistik sıkıntısına dayandırmasının nedenlerinden bazıları budur sanırım. Okuduklarımızdan öğrendiğimiz kadarı ile SSCB'ye yönelik yıldırım savaşı stratejisinin en büyük amacı karşı cephedeki güçlerin saldırılar sonrası yeniden toparlanmasını, reorganize olabilmelerini önlemek, bu nedenle de bir çok koldan aynı anda yıldırım hızı ile saldırılar düzenlemek, arkadan kuşatmaya almak ve imha etmekti. Kızıl Ordu güçleri ise yıldırım gibi güçlü ve ani vuruşlar yapmak yerine daha çok zamana yayılmış, yıpratma temelli ve sonlara doğru tam güçle yüklenilen bir "Derin Savaş" stratejisini uygulamıştır. Yani karşı cephede bir çok noktada gedikler açarak, arkadan dolanarak, savaşın dikkatini tek merkezden kaydırarak, çoklu alanlara yayan bir stratejiyi hayata geçirdi. Kızıl Ordu, "derinlemesine operasyon" diye de adlandırdığı bu savaş doktrini ile şaşırtmak, beklenmedik tarzda operasyonları hayata geçirmek gibi yöntemlere başvurdu. Yani özcesi Blitzkrieg'e karşı tezat bir doktrini hayata geçirdi.

***

Yaşadığı dönemde Hegel'den çok etkilendiği iddia edilen Prusya'lı komutan Claus von Clausewitz'in “Savaş Üzerine” isimli kitabında dediği gibi; “Savaş siyasetin başka araçlarla, zor ve şiddet araçlarıyla devam ettirilmesidir.” Bütün savaşların amacı, düşman güçleri yok etme yoluyla onun iradesini teslim almaktır. Dış politika da, savaşın aslında daha kibar araçlarla (askeri anlamda zor ve şiddete başvurmaksızın) devam ettirilmesinden başka bir şey değildir. Kullanılan yöntem ve araçlar değişse de izlenen amaç ve stratejiler esasında savaş düzleminde devam eder. Dolayısıyla dış işleri çalışanları, politikacılar aslında savaş cephesinde görevli çeşitli kademelerdeki komutanlar gibi faaliyet yürütürler. İstihbarat faaliyetlerinden tutun da, şampanyalı balolardan valslere, kumpaslara kadar aklınıza gelebilecek her şey, her numara, her ayak oyunu beklenir onlardan. O nedenle bence, dış politika faaliyeti yürüten siyasetçilerin niyetlerini anlamak için söylediklerinin yanı sıra, (belki de her zaman değilse bile) daha çok da söylemediklerine bakmak gerekir.

***

Velhasılı; yukarıda kısaca bahsettiklerim çerçevesinde Rusya-Batı arasında Ukrayna üzerinden sürdürülen mevcut savaşa biraz bakacak olursak eğer, 80-90 senede çok fazla bir değişiklik yaşanmadığını görebiliriz. Her ne kadar Rusya, Ukrayna operasyonuna Blietzkrieg tarzında başlamış gibi gözükse de, 2022 yılı 24 Şubat’ında başlayan savaş için Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, "bu bir 'Özel Askeri Operasyon' dur" tanımlamasında bulunmuş, özellikle savaş dememişti. Aksine bölgede “devam eden savaşı sonlandırma amaçlı bir askeri operasyondur”, yani "Derinlemesine Operasyon" demişti. Bugün birçok cephede Rusya inisiyatifin kendisinin elinde olduğunu göstermiş ve üstünlüğü ele geçirmiş durumdadır. Üstelik Rusya ekonomisi uygulanan ambargolardan beklenildiği gibi etkilenmemiş, aksine ambargo uygulayan AB ülkeleri aldıkları kararlarla baltayı kendi ayaklarına vurmuştur. 3. yılına giren savaş sonrası ekonomik duruma bakıldığında; Rusya temel gıda ve ihtiyaç ürünlerindeki enflasyon oranını tek haneli rakamlarda tutmayı başarmış (sanırım %5-6), ancak "istikrarlı" bir ekonomik güç olan AB ülkelerinde dahi bu rakam çift haneli sayılara ulaşmıştır. Öte yandan Rusya ile süren savaşın diyalog yolu ile sonlandırılması gerektiğini artık yüksek sesle dillendirenler bir taraftayken, diğer tarafta ise savaşı kaşımakta ısrar edenlerin sesi hala güçlü bir şekilde çıkmaya devam etmektedir.

Batı’nın elinde bir kuklaya dönüşen komedyen Zelenski’nin imalarına ve ifadelerine bakılırsa, Kırım'ı hedef alacağı iddia edilen Batı destekli bir saldırı dalgasına karşı Rusya'nın yanıtının çok sert olacağını şimdiden söylemek yanlış bir tahmin olmaz. Unutmamak gerekir ki; 2014'de Ukrayna'da Yanukoviç'in iktidardan düşürülmesinden sonra Rusya'nın hiç zaman kaybetmeksizin hızla attığı ilk adım, Kırım'ın ilhakı olmuştur. Kırım; kuşlar, çiçekler, böcekler ve de turistlerin uçuştuğu alelade bir sayfiye bölgesi değildir. Rus donanmasının 260 seneden fazla bir süredir merkez olarak kullandığı iki ana karargâhından birisidir.

***

Bu yazı matbaa yolundayken, Perşembe öğle saatlerinde Putin’in modern Rusya tarihinin 29’uncu, kendisinin 19’uncu "ulusa sesleniş" konuşmasını yapmaya başlamıştı. Geçtiğimiz sene yaptığı konuşmasında Ukrayna’daki özel askeri operasyonun neden başladığını anlatmış, 1991 yılında ABD Devlet Başkanı George Bush ve dönemin SSCB lideri Mikhail Gorbaçov tarafından imzalan START (Strategic Arms Reduction Treaty) anlaşmasını askıya aldıklarını duyurmuştu. Stratejik Silahların Azaltılması Anlaşması’na göre; nükleer silahlara sahip her ülkenin konuşlu olan nükleer savaş başlıklarının sayısı 1550, konuşlandırılmış füze ve ağır bombardıman uçaklarının sayısı da 700 ile sınırlandırılmıştı. Rusya Devlet Başkanı Putin, ulusa sesleniş konuşmasında Rusya’nın her türlü meydan okumaya karşı koyabileceğini kanıtladığını ifade etti. Hiç kimse Rusya’nın içişlerine müdahale edemez diyen Putin, savunma sanayisinin 24 saat aralıksız olarak çalıştığını vurguladı. "Batı, Ukrayna’da yaşananları çizgi film zannediyor" diyen Putin muhtemeldir ki, ABD ve AB şahsında bütün Batı dünyasına bu işin şakasının olmadığını hatırlatacaktır. Belki de 2018'deki en uzun (115 dk) ulusa sesleniş konuşmasında yaptığı gibi işaret parmağını kameralara sallayarak konuşacaktır. Askeri alanda uygulanan "Derin Savaş" doktrinini dış politikada da oldukça başarılı bir şekilde uygulandığını gördüğümüz Rusya'nın da (kalın çizgilerle çizdiği) kırmızı çizgileri vardır. Ben bunlardan birisinin Kırım olduğunu düşünmekteyim. Ayrıca Putin'i iktidara geldiği günden bu yana, hasbelkader yapmaya çalıştığım 25 senelik gazetecilik hayatım boyunca gözlemlediğim kadarıyla diyebilirim ki: Putin blöf yapmaz, zar da atmaz. Sahip olduğu nükleer silahların –küçücük bir kısmının- tüm Avrupa anakarasını dümdüz etmesi ve yaşayan tüm canlıları öldürmesi sadece birkaç saatlik bir zaman dilimini alır.

*Hala izlemediyseniz; “Oppenheimer” ve “Einstein ve Atom Bombası” filmlerini izlemenizi tavsiye ederim.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.