Zulüm onları vazgeçirmedi

  •  HDP'lilere yönelik siyasi soykırım operasyonunda gözaltına alınıp serbest bırakılan 62 yaşındaki Tamiş Akpınar, son 33 yılda 50 defa gözaltına alındı, üç kez cezaevine girdi. Akpınar, “Çocuklarımıza iyi bir dünya bırakmak için direnmeliyiz” dedi.

 

62 yaşında olup uzun yıllardır demokrasi mücadelesi içerisinde aktif yer alan Tamiş Akpınar, son 33 yılda 50 kez gözaltı alınıp üç kez cezaevine konuldu. 

Aydın Cumhuriyet Başsavcılığı’nın talimatıyla kentte 14 Şubat'ta yapılan operasyonlarda gözaltına alınan Halkların Demokratik Partisi (HDP) İl, İlçe yöneticisi ve üyesi 13 kadın, dört gün sonra çıkarıldıkları mahkemece yurt dışı yasağı konularak serbest bırakıldı. Bu kadınlar biri üç dönem boyunca HDP Aydın İl Örgütü Eşbaşkanlığı görevinde bulunan, Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Genel Meclis Üyesi Tamiş Akpınar’dı. Akpınar, hayat öyküsü ve mücadele geçmişini Mezopotamya Ajansı’ndan Esra Solin Dal’a anlattı.

Akpınar, 1959’da Maraş'ın Elbistan ilçesinin Gücü köyünde dünya geldi. 8 çocuklu bir ailenin ferdi olan Akpınar, ekonomik nedenlerden dolayı 1970’te ailesiyle birlikte İstanbul'a göç etti ve henüz 15 yaşındayken siyasetle tanışıp demokratik mücadeleye katıldı.

2000’e kadar Partizan içinde

 Partizan içinde örgütlenip 2000’e kadar bu yapı içerisinde aktif olarak yer aldı. Akpınar, “Geleneksel kodlarla büyütülmüş, siyasete çok uzak biriydim. Ortaokula giden kardeşim ise örgütlenip aileden habersiz mitinglere, korsan yürüyüşlere gidiyordu. Bunu bir tek ben biliyordum. Sonra ben de Partizan içerisinde örgütledim. O dönem 12 Eylül Darbesi yaşanıyordu. 21 yaşlarında bir sağlık kuruluşunda çalıştığım sırada bütün kazancımı ailemden gizleyerek, inandığım, savunduğum partim, kurumum ve cezaevindeki insanlara katkı sağlamak amacıyla gönderiyordum” dedi.

Eşi tutuklandığında hamileydi

 Akpınar’ın 1984’te evlendiği eşi, Partizan’a yönelik bir operasyonda gözaltına alınıp ‘örgüt üyeliği’ iddiasıyla yargılandığı davada 5 buçuk yıl cezaevinde kaldı. Eşi tutuklandığında kızı henüz 8 aylık, oğluna ise hamileydi. Akpınar, bu yüzden önce annesinin yanına taşındı, sonrasında da tuttuğu bir evde çocukları ile yaşamaya başladı.

İlk gözaltı

 Akpınar, ilk defa nasıl gözaltına alındığını ise şu sözlerle paylaştı: “Eşimi 1988’te Metris Cezaevi’nden Çanakkale Cezaevi’ne sevk ettiler. Cezaevlerinde yaşanan hak ihlallerine yönelik siyasi tutsakların açlık grevi başladı. Biz aileler de dışarıda hem basın açıklaması yapıyor hem de cezaevi önünde açlık grevindeydik. Çanakkale Meydanı’nda oturma eylemine başladık. İlk defa Çanakkale’de gözaltına alındım.” 

45 gün ağır işkence

 Eşinin 1990’da Çanakkale’den Adapazarı Cezaevine sürgün edildi. O dönem İstanbul Yoğurtçu Parkı’nda ikinci gözaltı deneyimini yaşadı. Aynı yıl evlerine yapılan polis baskınında kardeşi ile birlikte gözaltına alınan Akpınar, şöyle devam etti: “Kardeşim tutuklandı, ben ise 45 gün gözaltında ağır işkencelere maruz kaldıktan sonra serbest bırakıldım. Kardeşimi Bayrampaşa Cezaevi’ne götürdüler. İki cezaevi arasında sürekli mekik dokuyordum. Bir taraftan da gece gündüz çalışmak zorundaydım. Beni ayakta tutan tek şey, parti içindeki manevi destekti. Sürekli polis baskısına ve gözaltılar maruz kaldım. 1996'da devrimcilerin başlattığı açlık grevi ve ölüm oruçlarına destek vermek için aileler olarak Ankara'da eylemdeydik. Ben 26 gün boyunca Ankara’da kaldım. Kaldığım süre zarfında 9 defa gözaltına alındım. İstanbul Bayrampaşa Cezaevi önünde ise aynı nedenlerden dolayı eylem yaptığımız için 30 defa gözaltına alındım. Kaç defa gözaltına alındığımı sayıyordum. İki defa mitinglerde gözaltına alındım. Sonra ÖDP’nin binası basılırken gözaltına alındım, yani toplam 45 kez gözaltına alındım."

Cezaeviyle tanıştı

 İstanbul’da Mezopotamya Kültür Merkezi (MKM) ve Tohum Kültür Merkezi’ne 1997’de yapılan bir baskında yine gözaltına alınan Akpınar, bu kez “örgüt üyeliği” iddiasıyla tutuklanıp Ümraniye Cezaevi’ne konuldu. 6 ay tutuklu kaldıktan sonra ilk mahkemede tahliye edildi. İki yıl süren yargılama sonucunda 3 yıl 9 ay hapis cezası verilip cezası ertelendi.

F Tiplerine karşı 2000’de cezaevlerinde ölüm oruçlarına başladığını hatırlatan Akpınar, şunları kaydetti: "100’ü aşkın kişinin katledildiği bir süreçti. Ankara’daydım. Tohum Kültür Merkezi Şubesi’ne yapılan baskında 47. kez gözaltını yaşadıktan sonra ‘örgüt üyeliği’ iddiasıyla tutuklandım. Ulucanlar Cezaevi’ne konuldum ve 5.5 ay tutuklu kaldım. Ardından yargılandığım davadan beraat ettim.

HDP için 25’e yakın dava

HDP Aydın İl Eşbaşkanı iken ‘örgüt propagandası’ yaptığım iddiasıyla tekrar gözaltında alındım ve tutuklandım. Aydın Cezaevi’nde 12 gün kaldıktan sonra Şakran Kadın Kapalı Cezaevi’ne sevk edildim, 16 Haziran 2017’de tahliye oldum. Şubat 2018’de yine evim basıldı ve sosyal medya paylaşımından dolayı gözaltına alındım. Dört gün gözaltında kaldıktan sonra yurt dışı yasağı ile serbest bırakıldım. HDP çalışmalarından dolayı hakkımda 25’e yakın soruşturma ve davalar açıldı. En son 14 Şubat’ta Aydın’da HDP’li kadınlara yapılan operasyonda gözaltına alınmamla toplamda 50 defa gözaltına alındım.” 

Mücadeleden sakınmayacağım

Bunca gözaltı ve tutuklama yaşasa da ilerlemiş yaşına rağmen mücadele etmekten vazgeçmeyen Akpınar, bu ısrarının nedenini “Çocuklarımıza iyi bir dünya bırakmak için direnmeliyiz” diyerek açıkladı. Bu uğurda belki daha çok kez gözaltına alınabileceğini söyleyip, mücadele etmekten sakınmayacağını vurgulayan Akpınar, şunları ekledi: “Devletin politikası döneme göre kapalı ve açık faşizm olarak devam etti. Kendine sosyal demokrat diyenler halkı yanına alarak faşizm uyguladı. Bu süreçte de Kürtler üzerinde baskılar arttı. Her dönem faşizm oldu ve aynen devam ediyor.”  AYDIN

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.