'Bütün kalbimle özgür kalmasını istiyorum'
Dosya Haberleri —
- Jean-Pierre Restellini: İkinci ziyaretten sonra iyi bir arkadaş olarak kaldık. APO oldukça sempatik birisi. 2013’teki üçüncü ziyaretimizde aynı bağlamda gerçekleşti ve birbirimizi tekrardan gördüğümüz için mutluyduk. Fransızca konuştuğumu bildiği için bana “My French Doctor” diye sesleniyordu. Bu söylem benim hoşuma gidiyordu.
SERKAN DEMİREL
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ı 1999, 2010 ve 2013 yıllarında İmralı’da ziyaret eden Avrupa İşkenceyi Önleme Komitesi (CPT) Heyeti içerisinde yer alan İsviçreli Adli Tıp Uzmanı doktor ve hukukçu Jean-Pierre Restellini, İmralı ziyaretleri ve Öcalan’ın içinde bulunduğu koşullara dönük Medya Haber kanalında yayınlanan Avrupa Gündemi programından Serkan Demirel’in sorularını yanıtladı.
30 yılı aşkın Avrupa İşkenceyi Önleme Komitesi bünyesinde uzman olarak çalışan ve 2009-2015 yılları arasında İsviçre İşkenceyi Önleme Ulusal Komisyonu Başkanlığı yürüten Jean-Pierre Restellini’nin Serkan Demirel’in sorularına verdiği cevaplar şu şekilde:
CPT üyesi olarak Abdullah Öcalan’ın tutuklanmasından hemen sonra 1999, 2010 ve 2013 yıllarında İmralı’yı ziyaret ettiniz. Bu ziyaretler sürecinde yaşananları bize anlatabilir misiniz?
Evet, Abdullah Öcalan'ı üç kez görmeye gittim, son iki ziyaretimde yanındaki mahkumları da gördüm. Daha fazlasını anlatmak gerekirse, ilk ziyaret 1999 yılına, neredeyse 25 yıl öncesine dayanıyor. Bu nedenle anılarım biraz bulanık.
Bu ilk görüşmemizde, Abdullah Öcalan çok gergindi çünkü yeni tutuklanmıştı. Kim olduğumuzu bilmiyordu ve niyetimizi, ona yardım etmek için orada olup olmadığımızı anlamamıştı. Rahatlaması ve neler yaşadığını anlatması birkaç saat sürdü. Bu bizim ilk ziyaretimizdi.
2010'daki ve sonraki ziyaretlerimiz Apo çok daha rahattı. Tutukluluk koşulları biraz iyileşmişti. Bu ziyaretimizde kendisiyle kısa sürede dostane bir ilişki kurduk. Bir doktor olarak APO’nun sağlığı konusunda endişeliydim. Bu yüzden onu muayene etmeme izin verilmesini istedim. Böylece herkesi dışarı çıkardım ve tıbbi gizlilik kapsamında olan ve şu anda bile size veremeyeceğim bilgilerle tamamen tıbbi bir ortamda yalnız kaldım.
Benim için oldukça unutulmaz bir ziyaret olan bu ikinci ziyaretten sonra iyi bir arkadaş olarak kaldık. APO oldukça sempatik birisi.
2013’teki üçüncü ziyaretimizde aynı bağlamda gerçekleşti ve birbirimizi tekrardan gördüğümüz için mutluyduk. Fransızca konuştuğumu bildiği için bana “My French Doctor” diye sesleniyordu. Bu söylem benim hoşuma gidiyordu.
Özetlemem gerekirse, bu görüşmelerimizde kendisinin bir şiddet mağduru olmadığı ve yetkililerin kendisine kötü muamele etmediği açıktı.
Ancak bugün tutulduğu koşullar, özellikle de izolasyon çok zor. Şu anki durumunun ne olduğunu tam olarak bilmiyorum. Ama, her halükârda, tecrit edilen herkes için, iletişim imkânı olmadan kalmak, 4 metre karelik küçük bir beton kare ile sınırlı bir yürüyüş alanına sahip olmak korkunç bir şiddettir. Bu koşullara katlanmak son derece zordur.
İmralı Cezaevi’nden de biraz bahsedebilir misiniz, örneğin cezaevinin yapısından?
Sizin de bildiğiniz gibi, İmralı eskiden birçok kimseyi barındıran bir adaydı. İlk ziyaretimizde, Türk yetkililer Öcalan gibi özel bir mahkûmu burada tutmak için birkaç hafta içinde bütün adayı boşaltmak zorunda kaldıklarını bize aktardılar. Denizaltıların etrafında dolaştığı ve güvenlik önlemlerinin hat safhada olduğu bir cezaevi. Dünyanın dört bir yanında yüzlerce cezaevini ziyaret ettim. Hiçbir cezaevinde bu kadar yüksek düzeyde güvenlik önlemi gördüğümü hatırlamıyorum.