13 gözaltı, 12 elektrik işkencesi

  • Silopi Emniyeti’nde gözaltında bulunduğu sırada ”intihar etti” denilen Hanım Eren’in ölümünün üzerinden 25 yıl geçmesine rağmen tek bir sorumlu yargılanmadı. Eşi Osman Eren, “Bu devletin bana bir can bir de barış borcu var” dedi.

 

ZEYNEP DURGUT - MA/ŞIRNAK

Şırnak’ın Silopi ilçesine bağlı Barbaros Mahallesi’nde, 25 Eylül 1996 tarihinde eşi Osman Eren ile birlikte polis baskınında gözaltına alındıktan sonra götürüldüğü Silopi İlçe Emniyet Müdürlüğü’nde 46 yaşındayken işkence edilerek katledilen 6 çocuk annesi Hanım Eren’in ölümünün üzerinden 25 yıl geçti. Bugüne kadar tek bir fail dahi yargılanmazken, Hanım Eren’in ”intihar” ettiği iddia edildi. Eren’in ölümüne intihar süsü vermeye çalışan polis, gözaltında tutulan eşi Osman Eren’e de ”Eşinin bir suçu yok. Bizimle asla konuşmadı. PKK’lilere sürekli kuryelik yapıyor, eğer konuşsaydı birçok kişiyi yakalayacaktık ancak konuşmadı ve kendini asarak intihar etti” dedi. 

25 yıldır adalet arıyor

Gözaltında işkenceyle öldürüldükten sonra cenazesi polis tarafından Diyarbakır’a götürülen Hanım Eren için Devlet Hastanesi’nde ”intihar” ettiğine dair bir otopsi raporu hazırlatıldı. Ancak Hanım Eren’in vücudunda işkence izleri vardı. Eren, toprağa verildikten sonra da mezarı defalarca polis saldırısına maruz kaldı. İntihar iddiasına hiçbir zaman inanmadığını belirten eşi Osman Eren, 25 yıldır adalet arıyor. 

O dönem sabah saatlerinde evlerine polis tarafından baskın yapıldığını belirten Eren, yaşanılanları ve gözaltı sürecini şu şekilde anlattı: “Evimize yapılan baskınla ben ve eşim gözaltına alındık. Daha sonra bizi Silopi İlçe Emniyet Müdürlüğü’ne götürdüler. 3 gün eşimle aynı yerde kaldım. Ardından eşimi başka bir odaya götürdüler. Ertesi gün polislerden biri gelip beni amirlerinin olduğu odaya götürdü. Bütün eşyalarımı masanın üstüne bırakmışlardı. Polis bana ‘Eşin gözaltındayken kendini elbise ile asarak intihar etti. Fark eder etmez de hastaneye kaldırdık. Diyarbakır Devlet Hastanesi’ne sevk edildi. Öldü mü sağ mı bilmiyoruz?’ dedi. Ardından ‘İstersen sen de Diyarbakır’a hastaneye git’ dediler. Ama gidecek durumda olmadığımı söyledim. Polislere, ‘Eşim intihar edecek bir insan değildi’ dedim. Bana ‘evine git’ dediler. Serbest bırakıldıktan sonra eve geldim.”

Polisten ölüm tehdidi 

Serbest kaldıktan sonra da sürekli polis tarafından tehdit edildiğini ifade eden Eren, ”Emniyetten eve gittiğimde evde bir sürü insan vardı. Eşim hastanede yaşamını yitirmişti. Akşam saatlerinde de cenazesi geldi. Cenazeden önce de ev polis tarafından abluka altına alınmıştı. Polisler gittikten sonra cenazenin dini vecibelerini yerine getirip defnettik. Eşimin defin işleminden 3 gün sonra tekrar emniyet müdürlüğüne gittim. Orada polis beni ‘Bu toprakları terk et yoksa ölürsün. Irak’a git’ şeklinde tehdit etti” dedi.  

 ”Eşimi öldürdüler ve onların yaptığı ortaya çıkmasın diye de cenazesini Diyarbakır’a gönderdiler” diyen Eren, ”Cenaze üzerinde işkence izleri vardı. Bütün vücudu simsiyahtı. Gözaltına alınırken ayakkabı bağcıklarını bile çıkartıyorlar. Nasıl olur da bir insan elbiseleriyle intihar edebilir? Ben hala inanmıyorum” ifadelerini kullandı. 

13 kez gözaltına alındı 

1989 ve 1990 yılları arasında 13 kez gözaltına alındığını söyleyen Eren, 12 defa elektrikli işkenceden geçirildiğini belirterek sözlerini şöyle sürdürdü: ”Gözaltında beni soyup tavana astılar. Daha sonra soğuk su ve elektrikle işkence ediyorlardı. O günleri hiçbir zaman unutmayacağım. Bu devletin bana yaptığı zulmü kimse yapmadı. Eşimin katledilmesinin üzerinden tam 25 yıl geçti. Ancak hala bir tek fail bile yargılanmış değil. Bu devletin bana bir can ve bir barış borcu var. 25 yıldır adalet bekliyorum. Biz savaş, kan, gözyaşı istemiyoruz. Buzulüm bitsin artık.” 

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.