166’ıncı yılın çağrısı: Direniş

Rojbin EKİN yazdı —

  • Yaratılan bu kaos ve karanlıktan, özgürlüğe doğru çıkışın yolu açılmış durumda. Kürdistan ve tüm dünyada kadınların erkek egemenlikli sisteme karşı isyanı ve talepleri yön veriyor bu sürece.

50 yıl, yarım asır, hatta daha fazlası; hep bir kavga ve isyanla geçti zaman. Tarihin ağır sorumlulukları içerisinde bir halkın kaderi ve kendi olma kavgası…

Kaç dünya savaşı edecek kadar savaşlara tanıklık ve yaşanmışlık var. Biriken acılar, kesilen ömürlerin yasıyla, ama düşmeden, pes etmeden azimle, soluksuz bir şekilde hep mücadele içinde oldu ülkemin kadınları. Hayallerine dayadıkları merdivenlere hep tırmandılar. Yer ile gök arasındaki o boşluk, o mesafe çok uzak da olsa, onu da aşarak kendi yıldızlarına dokunabilme inancıyla çıktılar. Şimdi sorgulamadan edemiyorum; kimler bu kadar uzun süre mücadele etti? Kimler bu kadar bedel ödedi, bu kadar dayanabildi? Kimler tüm dünya kadınlarının bugün ortak mücadele değerleri olarak kabul ettiklerine bu kadar birikim ve deneyim kattı? İsim ekledi, yol gösterdi ve ilham oldu? Öncelikle ödedikleri her bedel, aldıkları tüm sorumluluklar karşısında gösterdikleri başarma gücü ve kadınların evrensel özgürlük değerlerine kattıkları her şey için şükrediyorum varlıklarına.

İyi ki kavganızla ışığımız oldunuz! Ülkemin sevgili kadınları, kutlu olsun direniş gününüz…

Bir direniş günü haline gelen 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nün 166’ıncı yılını karşılıyoruz. Dünyayla, hatta evrenle uğraşan, bozan, çürüten, tüketen, yok eden, dengesini bozan erkek egemenlikli bir sistem var karşımızda. Savaş, işgal ve sömürüyle kendisini kurumsallaştıran, sürekliliğini bu yöntemle sağlayan bu sistemden sadece biz kadınların değil, tüm insanlığın, doğadaki tüm canlıların çektiği büyük acılar var. Büyük bir kırım ve felaket var. Bu kötücül erkek aklının, sisteminin kadın bedeni, kimliği üzerinden yaydığı şiddet ve cins kırım, tüm insanlık ve doğa üzerinde deneniyor şimdi. İnsanlık değerleri ve ahlakı en dibe çekiliyor. Tükenmişliği, umutsuzluğu yayarak değişimin mümkün olmadığına inandırmaya çalışıyorlar. Başkaldırı potansiyelini ya rehin alarak ya da ortadan kaldırarak hep baki olacaklarını sanarak hareket ediyorlar. Bizlere hep güçlü ve yenilmez görünmeye çalışıyorlar. Böyle ayakta kalıyorlar, nefes alıyorlar.

Oysa nasıl gideceklerinin, yenileceklerinin şifreleri çoktan çözülmeye başlandı. Kadınlar öncülüğünde ezilen halklar ve insanlık, bu sistemin yaşama sebeplerine karşı savaş açmış durumda. Milliyetçiliğe, cinsiyetçiliğe ve dinciliğe karşı, bunları besleyen kapitalist moderinete, ulus devlet yapılanmalarına ve erkek aklının yönettiği tüm rejimlere karşı büyük bir uyanış var. Yaratılan bu kaos ve karanlıktan, özgürlüğe doğru çıkışın yolu açılmış durumda. Kürdistan ve tüm dünyada kadınların erkek egemenlikli sisteme karşı isyanı ve talepleri yön veriyor bu sürece.

İşte bu yüzden her zamankinden daha çok umutlu, inançlı ve kararlı olmamız gerekiyor. Denenmedik kötülük bırakmayan bu sisteme karşı tüm kadınların cesaretini kuşanarak ilerlemesi gerekiyor. Özgür geleceğin tarihsel sorumluluğunu bir kez daha omuzlayan kadınların mücadelesinde birleşerek, ortaklaşarak başarı sağlanabilir. Kadınlar kadar artık tüm insanlığın buna ihtiyacı var. Neler yapılması gerektiği konusunda da kadınların belirlemiş olduğu bir yol haritası var. Sınırları ortadan kaldırarak, aşarak erkek faşizmine karşı kadın özgürlük mücadelesinin evrensel bir karakter kazanması, örgütlenmesi ve birliğini daha da geliştirerek güçlendirmesi yapılması gerekenler arasında ilk sırada sayılıyor. Kadınları bu düzeyde birleştiren ortak acılar, yaşanmışlıklar milliyetçiliğin, dinciliğin ve cinsiyetçiliğin üzerinden beslendiği argümanları da ortadan kaldıracak. Din, dil ve ırk ayrımı yapmadan birbirine ulaşmada köprü olmayı hedefliyorsa kadınlar, o zaman buna bu gerici erkek egemenlikli sistemden mustarip olan herkes katılabilmeli. Kadınların kurmaya çalıştığı kız kardeşlik köprüsü hep birlikte inşa edilmeli.

Peki ne istiyor, ne diyor kadınlar?

“Eşitlik, adalet, özgürlük istiyoruz” diyor.

“Kadın kırımına, şiddete, taciz, tecavüz, emek sömürüsüne ve savaşa hayır!” diyor.

“Yalnız değiliz, birlikteyiz, birlik olan kadınlar asla yenilmez” diyor.

“ Dayanışmayı büyütmeliyiz” diyor ve “Jin Jiyan Azadî” diyor.  

Kadınların bu gerici erkek egemenlikli çağa karşı başlattığı isyana, kavgaya özgürlük aşkı ve umudu taşıyan herkese bir çağrıdır bu. “Bu dünyayı değiştirecek gücümüz var” diyen kadınların inancı, kararlığı etrafında birleşerek özgür yarınlar inşa etmek mümkün ve bunu hep birlikte başarabiliriz.    

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.