2,5 milyon yurttaş mahkum ediliyor

İşçi eylemi

İşçi eylemi

  • Kamuda çalışan yaklaşık 600 bin işçi için yürütülen toplu iş sözleşmesi görüşmelerindeki üçüncü teklifle yaklaşık 2,5 milyon yurttaş, reel anlamda ücretlerin erimesine mahkum ediliyor. 

Kamuda çalışan yaklaşık 600 bin işçi için yürütülen toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde üçüncü teklif belli oldu. İşveren tarafı, bu yılın ilk 6 ayı için yüzde 24, ikinci 6 ay ve 2026'nın ilk ve ikinci 6 ayı için gerçekleşen enflasyon oranında zam teklif etti.

Kara yolları, demir yolları, elektrik üretim santralleri, bakanlıklar, üniversiteler ve hastanelerin de aralarında olduğu kamu kurum ve kuruluşlarındaki 600 bine yakın işçiyi kapsayan 2025 Yılı Kamu Toplu İş Sözleşmeleri Çerçeve Protokolü görüşmeleri kapsamında işveren ve işçi tarafları bir araya geldi. Toplantı, saat 11.00'de Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ev sahipliğinde yapıldı. İşveren tarafı, bu toplantıda kamu işçisi için 3. teklifini sundu. 2025'in ilk 6 ayı için yüzde 17 olan teklifini, yüzde 24'e yükseltti. İkinci 6 ay için yüzde 10 olan teklif, "ikinci 6 ayda gerçekleşen enflasyon oranında" olarak güncelledi. 2026'nın her 6 aylık dilimi için de gerçekleşen 6 aylık enflasyon oranında zam teklifi yapıldı. Önceki teklif, 2026 için yüzde 7 ve yüzde 5 zam verilmesiydi.

Merkez Bankası'nın yıl sonu enflasyon hedefi yüzde 19 ila 29 koridorunda. Hedefin tam ortalaması ise yüzde 24'e denk geliyor. 600 bin kamu işçisi ve aileleri ile birlikte toplam yaklaşık 2,5 milyon yurttaş hedeflenen enflasyon zammı dayatmasıyla birlikte reel anlamda ücretlerin erimesine mahkum ediliyor. 

Önümüzdeki hafta

Toplantının ardından açıklama yapan Türk-İş Genel Başkan Yardımcısı ve Yol-İş Sendikası Genel Başkanı Ramazan Ağar, çalışmaların devam edeceğini belirtti. Ağar, "Hak-İş ve Türk-İş koordinasyon kurullarımızla bir araya gelerek teklifi değerlendireceğiz. Pazartesi günü tekrar bir araya gelip o görüşmelerimizi de kendi aramızda değerlendireceğiz. İşçi arkadaşlarımızın dayanacak gücü kalmadı. Önümüzdeki hafta ilerleme kaydedeceğimizi tahmin ediyorum" diye konuştu.

Bu, onların teklifi

Ağar'ın ardından konuşan Hak-İş Genel Başkan Yardımcısı ve Öz Sağlık-İş Sendikası Genel Başkanı Devlet Sert'in ilk değerlendirmesi "Elbetteki bunlar bir teklif" şeklinde oldu. Ağar gibi iş kollarındaki özgün taleplerin alınmasına dikkat çeken Sert, görüşmelerin haftaya sonuç bulmasını umduklarını söyledi.

Eylemler devam ediyor

Yüzde 17'lik zam teklifini yetersiz bulan Türk-İş, bir süredir eylem programını hayata geçiriyordu. Hükümetin teklifini yetersiz bulan sendikalar, önceki gün iş bırakarak tepkilerini ortaya koymuştu. TCDD, DSİ, Karayolları Genel Müdürlüğü dahil pek çok kritik sektörde önceki gün işçiler iş bırakırken Marmaray'daki aksamalar gündem olmuştu. Toplamda 300 bin işçinin iş bıraktığı tahmin ediliyor.

Hükümetin ilk teklifi ilk 6 ay için yüzde 16, ikinci 6 ay için yüzde 8 olmuştu. İkinci teklifte ise 2025 yılı ilk 6 ay için yüzde 17, ikinci 6 ay yüzde 10 zam teklif edilmiş, sendikalar bu teklifi kabul etmemişti. ANKARA

 

* * *

Sağlık emekçileri taleplerini açıkladı

Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES), 1 Ağustos’ta başlayacak Toplu İş Sözleşmesi (TİS) görüşmelerine ilişkin birçok kentte açıklama yaptı. Emekçiler, açıklamalarında 2026-2027 yıllarını kapsayacak toplu sözleşmeye giderken sendika ayrımı yapılmadan birlikte örgütlenme ve mücadele edilmesi gerektiğini vurguladı. 

SES emekçilerinin talepleri şöyle: 

* İstihdam biçimine bakılmaksızın tüm çalışanlara ek ödeme oranlarına 20 puan ilave edilerek ek ödeme yapılmalıdır.

* Bakanlığa bağlı kurumlarda çalışanlara istihdam biçimine bakılmaksızın sosyal hizmet tazminatı verilmelidir.

* 'Sosyal çalışma görevlisi’ tanımı tüm sonuçlarıyla ortadan kaldırılmalıdır.

* Çalışanlara keyfi ve görevleri olmayan işlerin yaptırılması engellenmelidir.

* Raporlara yöneticiler tarafından bilimsel ve mesleki olmayan biçimlerde müdahale edilmesi engellenmelidir.

* Yatılı kuruluşlarda çalışan personelin nöbet ücretleri artırılmalıdır.

* İcap nöbetleri ve danışmanlık tedbirleri için ödenen ücretlerde artış sağlanmalı, icap nöbeti tanımlanmalıdır. 

* Görevde yükselme ve unvan değişikliğinde mülakat kaldırılmalıdır.

* Ek ders karşılığı çalışma kaldırılmalı, personel ihtiyacı kadrolu istihdamla karşılanmalıdır.

* Yardımcı hizmetler personelinin sınavsız genel idari hizmetler kadrosuna geçişleri sağlanmalıdır.

* Çocuk eğiticilerinin kadrosu genel idari hizmetler sınıfından çıkartılarak sağlık hizmetleri sınıfına alınmalıdır.

* Vekaleten idarecilik kaldırılmalı, asil idarecilik kadrolarına liyakat ile seçim yöntemi ile atama yapılmalıdır.

* Atama ve yer değiştirme yönetmeliği değiştirilmeli.

* Çalışanların fiziki ve hukuki güvenliklerinin sağlanması için gerekli tedbirler alınmalıdır.

* Ücretsiz, nitelikli ve ana dilinde çocuk bakım merkezleri ve kreşlerin oluşturulması güvence altına alınmalıdır.

* Hukuksuz OHAL/KHK’leri sonuçlarıyla birlikte iptal edilmelidir. İhraçlar işlerine iade edilmelidir.

* Tüm emekçilere 3600-7200 arası ek gösterge uygulamasına geçilsin.

 

* * *

Açlık sınırı 26 bin TL'ye ulaştı

BİSAM'a göre; açlık sınırı 25 bin 811 TL, yoksulluk sınırı 89 bin 282 TL'ye ulaştı.

BİSAM'a göre; açlık sınırı 25 bin 811 TL, yoksulluk sınırı 89 bin 282 TL'ye ulaştı.

DİSK/Birleşik Metal-İş Sınıf Araştırmaları Merkezi (BİSAM), Haziran 2025 dönemi için açlık ve yoksulluk sınırı raporunu yayımladı. TÜK (Türkiye statistik Kurumu) harcama gruplarına göre endeks rakamları, 2003 yılı madde fiyatları ile stanbul Halk Ekmek, zincir market cari ay internet fiyatları ve BSAM Beslenme Kalıbı üzerinden yapılan hesaplamaya göre; dört kiilik bir ailenin salıklı ve dengeli beslenmesi için aylık yapması gereken harcama tutarı, Haziran 2025 için 25 bin 811 TL’yi buldu. Bu harcama tutarı, sadece gıda için yapılması gereken minimum tutardır. Açlık sınırı üzerinden hanehalkı tüketim harcamaları esas alınarak yapılan hesaplama sonuçlarına göre ise yoksulluk sınırı 89 bin 282 TL olarak gerçekleti.

 

* * *

Emeklinin payı düşüyor

Emeklilerin nüfus içindeki payı artarken pastadaki payı düşüyor; emekli aylıkları dibe doğru eşitleniyor.

DİSK-AR'ın araştırmasına göre; emekliler ve onların hak sahipleri, işçilerden sonra en büyük toplumsal gruptur; 2024 itibarıyla emekli ve hak sahipleri nüfusun yüzde 18,5’ini oluşturuyor. 15,9 milyon emekli ve hak sahibi kişi sayısı ile Türkiye (ve Kuzey Kürdistan), Avrupa ülkeleri içinde emekli ve hak sahibi sayısının en fazla olduğu üçüncü ülkedir.

2002’de ortalama emekli aylığının kişi başına GSYH’ye oranı yüzde 46,4 iken 2025’te bu oran yüzde 29’a geriledi. Ortalama emekli aylığı 2003’te asgari ücretin yüzde 36 üzerinde iken günümüzde asgari ücretin yüzde 22 altına geriledi.

“Türkiye’de emekli sayısı çok fazla, aktif/pasif oranı çok düşük” iddiası doğru değil. Düşük emekli aylıkları sebebiyle milyonlarca emekli tekrar çalışıyor veya iş arıyor: 2002 yılında yüzde 36,6 olan çalışan veya iş arayan emeklilerin oranı Aralık 2024’te yüzde 65,7’ye yükseldi.

 

* * *

Erdoğan'ı korumaya dev bütçe

Emniyet Genel Müdürlüğü verilerine göre; Mayıs'ta Cumhurbaşkanlığı korumalarına, 1 milyar 245 milyon 321 bin 733 TL harcandı.

İçişleri Bakanlığına bağlı Emniyet Genel Müdürlüğünün (EGM) verilerine göre; Mayıs'ta Erdoğan’ın korumalarının bağlı olduğu Cumhurbaşkanlığı Koruma Daire Başkanlığı 1 milyar 245 milyon 321 bin 733 TL harcadı. Koruma ekibinin, yılın ilk 5 ayındaki maliyeti ise 3 milyar 952 milyon 421 bin 135 TL oldu.

Koruma ekibinin yanı sıra Cumhurbaşkanlığının harcamaları da dikkat çekti. Hazine ve Maliye Bakanlığına bağlı Muhasebat Genel Müdürlüğünün verilerine göre; Cumhurbaşkanlığının Haziran ayı harcaması 609 milyon 392 bin TL oldu. Cumhurbaşkanlığı, yılın ilk 6 ayında 6 milyar 607 milyon 825 bin TL harcadı.

Konuya ilişkin açıklama yapan, CHP Kayseri Milletvekili Aşkın Genç şu ifadeleri kullandı: “Kamuda tasarruf denilerek emekliye kuru ekmek reva görülürken, memurun maaşı enflasyona ezdirilirken, öğrencinin KYK borcu, çiftçinin mazot gideri ödenemez hale gelmişken; Cumhurbaşkanı'nın yalnızca Mayıs'aki koruma giderinin 1 milyar 245 milyon TL olması, Saray rejiminin halktan ne denli koptuğunu bir kez daha gözler önüne sermektedir. Günde 40 milyon 171 bin 668 TL, saat başı 1 milyon 673 bin 820 TL harcanan bir koruma ordusu, artık güvenlik ihtiyacını değil; iktidarın halktan duyduğu korkuyu temsil ediyor."

Koruma giderlerinin 2020'den 2024'e kadar yüzde 770 arttığını ifade eden Genç, “Bu yalnızca buzdağının görünen yüzü. Aynı dönemde emekli maaşlarına, asgari ücrete ya da tarımsal destek ödemelerine böyle bir artış yapıldı mı? Hayır. İktidar, kaynakların yeniden dağılımını adaletle değil, şatafatla yapıyor. Bir kişinin güvenliği için harcanan milyarların bedelini 85 milyon yurttaş ödüyor. Bu harcamalar anayasal eşitlik ilkesine de aykırıdır. Emekliye 16 bin 881 TL reva görülürken, Saray korumalarına milyarlar harcanamaz” dedi.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.