4 kişiden biri AfD diyor

• Almanya’da merkez siyaset dağılmaya doğru gidiyor, aşırı sağcı AfD ise oylarını arttırıyor. Son anketlerde oyları yüzde 25’e çıktı. Bu durumda her 4 kişiden biri AfD’ye oy veriyor. İktidardaki SPD–CDU/CSU koalisyonu ise yüzde 42’ye geriledi.

Almanya'da demokrasi büyük bir sınavdan geçiyor. Bu sınavın adı: AfD. Almanya, İkinci Dünya Savaşı'nın ardından ilk kez alenen aşırı sağcı bir çizgide politika yapan bir partinin ulusal ölçekte iktidar sınırına dayandığı bir döneme tanıklık ediyor.

Forsa ve INSA’nın son anketlerine göre, Neonazi partisi Almanya için Alternatif (AfD), oylarını yüzde 25’e kadar çıkararak, muhafazakâr CDU ile zirveye yerleşti. Bu durum, sadece aşırı sağın yükselişini değil Almanya'da merkez siyasetin derin bir dağılmaya doğru yol aldığını da gösteriyor.

AfD, 23 Şubat 2025’te yapılan genel seçimlerde yüzde 20.8 oy aldı. INSA anketinde Almanya’da her 4 seçmenden birinin AfD’yi desteklediği kaydedildi. Muhafazakâr Hristiyan Demokrat/Hristiyan Sosyal Birlik Partilerinin (CDU/CSU) yüzde 27, Sosyal Demokrat Parti’nin (SPD) yüzde 15, Yeşiller’in yüzde 11, Sol Parti’nin yüzde 10 oy alacağı saptandı. Sahra Wagenknecht İttifakı’nın (BSW) yüzde 4, Hür Demokrat Parti’nin (FDP) de yüzde 3 oy alarak yüzde 5 barajını aşamayacağı da ortaya çıktı.

Koalisyon yüzde 42’ye geriledi

Mevcut siyah-kırmızı koalisyon (SPD–CDU/CSU) anketlerde toplamda yüzde 42’ye geriledi. Bundestag’da çoğunluk için yüzde 44 oy gerekiyor. Bu da, mevcut hükümetin Meclis’te çoğunluğu koruyamayacağı anlamına geliyor.

Ülkeyi yöneten CDU/CSU ve SPD oluşan kırılgan koalisyon, AfD’nin oylarını düzenli olarak arttırması karşısında zor durumda. Bu tabloda, Yeşiller ve SPD oylarını hızla kaybederken, sol/sosyalist alanın temsilcisi Die Linke (Sol Parti) az da olsa ivme kazanıyor ancak toplam oy havuzunda sol siyasetin Almanya genelinde ciddi bir erime yaşadığı net biçimde görülüyor.

 

 

CDU yakın ilişki kuruyor

Bununla birlikte AfD, artık yalnızca doğu eyaletlerinde "protesto oylarını kendisine çeken bir siyasi oluşum" görüntüsünden sıyrılmış durumda. Bu bağlamda, kimi yerel CDU temsilcilerinin ve eyalet meclisi üyelerinin AfD ile açık ya da zımnî iş birlikleri, yeni dönemin en endişe verici gelişmelerinden biri.

Geçtiğimiz günlerde CDU milletvekili Saskia Ludwig’in, AfD Eşbaşkanı Alice Weidel ile birlikte Macaristan merkezli muhafazakâr düşünce kuruluşu Mathias Corvinus Collegium (MCC) tarafından düzenlenen bir etkinliğe katılması büyük tepki topladı. Ludwig’in bu adımı, kendi partisinden de eleştiri aldı. Ludwig ise kararını savundu ve “Farklı görüşlerin ifade edilebildiği bir ortam demokrasinin temelidir. Bu yüzden MCC’nin davetini memnuniyetle kabul ettim” dedi. Weidel ise görüşmenin 'samimi bir sohbet' havasında geçtiğini söyledi.

CDU ve AfD’nin göçmen politikalarının benzerliği de AfD’ye oy kazandırıyor. Özellikle 2015 sonrası Ortadoğu merkezli göç dalgaları, sağ popülist söylemlerin güçlenmesine zemin hazırladı. AfD'nin yükselişi de büyük ölçüde bu zeminde şekillendi. Forsa'nın bu yıl içinde yaptığı bir diğer ankete göre, AfD seçmenlerinin yüzde 82’si dışarıdan göçü Almanya’nın en önemli sorunu olarak görüyor. Aynı anketin sonuçları, CDU seçmenlerinin de yaklaşık yüzde 70'inin göçün ülkeyi tehdit ettiğini düşündüğünü gösteriyor. Bu görüntüde, AfD'nin aldığı her puan, CDU'nun daha da sağa kaymasına neden oluyor.

AfD ile işbirliği kesinlikle olmayacak

Anketler böyleyken, CDU/CSU ve AfD’nin koalisyon kurup kurmayacağı tartışmaya başlandı. Almanya’da hükümet ortağı CSU’nun Genel Başkanı ve Bavyera Başbakanı Markus Söder, AfD ile olası iş birliği iddialarına net yanıt verdi. Söder, “AfD’nin bugünkü yapısıyla herhangi bir temas mümkün değil. Ancak köklü bir değişim ve söylem temizliği yaparlarsa bu tartışılabilir” dedi.

Söder, partinin içyapısının daha da radikalleştiğini belirterek, “AfD, kendini dönüştürmek bir yana, giderek daha fazla aşırı sağ çizgiye kayıyor” vurgusunu yaptı. HABER MERKEZİ