Açlık grevi 21. grupta

  • Türk cezaevlerindeki PKK ve PAJK’lı tutsakların, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin sonlandırılması talebiyle 27 Kasım’da başlattığı süresiz-dönüşümlü açlık grevini, 21. grup devraldı. 102 gündür devam eden açlık grevine, Memûr Şehit Aileleri Derneği’nde 81, Yunanistan’ın Lavrio Kampı’nda ise 64 gündür eşlik ediliyor.

 

Med Tutuklu ve Hükümlü Aileleri Hukuki ve Dayanışma Dernekleri Federasyonu (MED TUHAD-FED), açlık grevine ilişkin Amed’deki binasında basın açıklaması yaptı. MED TUHAD-FED yöneticisi Ahmet Oğuz, Olağanüstü Hal (OHAL) bitmesine rağmen cezaevlerinde etkisinin hala sürdüğüne dikkat çekerek, salgınla birlikte cezaevlerinde daha katı uygulamaların yaşandığını ve 2020’nin, cezaevleri açısından hak ihlalleri yılı olarak geçtiğini ifade etti. Oğuz, “Salgın tedbirleri adı altında mutlak bir tecrit hali ve ceza içinde ceza politikası uygulanmaktadır. Mevcut veriler ve yıl boyunca Sivil Toplum Örgütleri tarafından yayınlanan raporlar bir arada değerlendirildiğinde; cezaevlerinde bırakın salgın tedbirleri uygulamayı, mevcut ceza infaz rejimi tarafından bir fırsat olarak değerlendirilmiş ve cezaevleri tümden tecrit altına alınmaya çalışılmıştır” dedi. 

İnsanlık suçudur 

Oğuz, tutsakların Öcalan şahsında geliştirilen tecrit politikası başta olmak üzere tüm cezaevlerine ve topluma yayılan tecritle birlikte tüm hak ihlallerine karşı açlık grevine başladıklarını belirterek, “Tecrit uygulaması hukuksuz bir uygulamadır. Tecrit insanlık suçudur ve bir an evvel tecride son verilmesi gerekmektedir” şeklinde konuştu.

Hak ihlallerinden bazıları

 Oğuz, cezaevinde yaşanan hak ihlallerinin bazılarını şöyle sıraladı: 

*  Keyfi şekilde birçok disiplin soruşturması başlatılıyor ve sürekli disiplin cezası veriliyor.

*  Sağlık hakkına erişim tamamen kısıtlandığı gibi hasta tutuklu ve hükümlülerin hem tedavi koşulları ortadan kaldırılıyor hem de infazlarının durdurulması politik gerekçeler ile engelleniyor. 'Toplum güvenliği bakımından ağır ve somut tehlike' bahanesiyle infazlarına devam ediliyor.

*   Güvenlik gerekçesi adı altında sürgün yaşanıyor. Hem ailelerinden hem de yargılanmaları yapılan illerden çok uzak yerlere sürgün edilerek, adil yargılanma hakkı, aile ve özel hayata saygı hakkı başta olmak üzere temel hakları ihlal ediliyor.

*  Çıplak arama dayatmaları artarak devam ediyor.

*  Kürtçeye erişimin kısıtlanıyor. Özellikle birçok cezaevinde Kürtçe mektuplar açısından çeviri ücreti altında fahiş ücretler talep ediliyor.  

*  Salgın gerekçesiyle ortak alan, sosyal faaliyetler rafa kaldırıldı. Aynı koşullar altında bulunan tutuklu ve hükümlülerin, sosyal faaliyetlerinin engellenmesi hem hukuka hem de temel insanlık kurallarına aykırıdır.

Tahliyelerin engellenmesi

 Yeni çıkan 5275 sayılı infaz yasasına dayanılarak oluşturulan iyi hal kurulu ile birlikte cezaevlerinde tutuklulara karşı hak ihlallerinin arttığına dikkat çeken Oğuz, “Ocak itibarıyla idare ve gözlem kurulunun bahane içerikli, taraflı ve keyfi raporları ile koşullu salıvermeden faydalanıp tahliye olması gereken onlarca hükümlü tahliye edilmedi” dedi.

Yapılması gerekenler

 Oğuz, dernek olarak taleplerde bulundu:

* İmralı Adası’nda Sayın Abdullah Öcalan şahsında geliştirilen tecrit politikasına son verilerek açlık grevi eylemcilerinin yasal ve hukuki olan talepleri yerine getirilmelidir.

* Uygulamadaki başta iyi hal kurulu olmak üzere, adil-hukuki olmayan ve toplum vicdanını zedeleyen tüm uygulamalardan vazgeçilmelidir. 

* Cezaevlerinden yaşanan her türlü hak ihlaline son verilmeli ve hak ihlalleri kapsamında suç işleyenler hakkında yasal işlem başlatılmalıdır.

* Adil ve eşit bir infaz yasası ile toplumun ihtiyaçlarına cevap olunmalıdır.  AMED

 

Hastane sevkine açlık grevi şartı

Bandırma 1 Nolu T Tipi Kapalı Cezaevi yönetimi, tutsakların görüş ve hastane sevkini "açlık grevini bırakma" şartına bağladı. 

Bandırma 1 Nolu T Tipi Kapalı Cezaevi’nde tutulan Hakkı Turgay, ailesiyle yaptığı telefon görüşmesinde maruz kaldıkları hak ihlallerini aktardı. İnsan Hakları Derneği’nin (İHD) verilerine göre, 68 hasta tutuklunun bulunduğu cezaevinde hastaneye sevk “açlık grevini bırak” şartına bağlandı. Havalandırmaya çıkarılmadıklarını belirten Turgay, Öcalan üzerindeki tecride karşı devam ettirdikleri açlık grevi eylemini bırakmaları yönünde baskı gördüklerini ifade etti. Turgay, “Hasta arkadaşlarımız var. Sevkleri yapılmıyor. Havalandırma hakkımız elimizden keyfi bir şekilde alınmış durumda. İdareye dilekçeyle yapmış olduğumuz tüm talepler reddediliyor. Cezaevi idaresiyle görüşme taleplerimiz de ‘açlık grevini sonlandırmadan görüşme olmayacak’ denilerek, reddediliyor” dedi.

Turgay’ın babası Arif Turgay, yaşananları kabul etmelerinin mümkün olmadığını ifade ederek, şunları söyledi: “Çocuklarımız üzerinde uygulanan dayatmalar ve baskılar yıllardan beridir devam ediyor. Koronavirüsü bahanesiyle aylardır görüşme dahi yapamıyoruz. Zaten ailelerinden çok uzak kentlere sürgün edilerek, hem tutuklulara hem de ailelerine zulüm yapılıyor. Şimdi de bu tür baskıların yapılmasını asla kabul etmeyeceğiz. Çocuklarımızın yanındayız. Talepleri de talebimizdir. Her zaman yanlarında olduğumuzu, destek vermekten vazgeçmeyeceğimizi tekrar ediyoruz. Adalet Bakanlığı, hükümet ve cezaevi yönetimleri bunları bilerek hareket etmeli, tutukluların taleplerine kulak vermelidir.” 

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.