Agrobay direnişçileri: Hakkımızı alacağız!

Dosya Haberleri —

Agrobay işçileri basın açıklamasında

Agrobay işçileri basın açıklamasında

  • 3 çocuk annesi Ayten Yavuz,  6 yıl önce Agrobay Seracılık’ta işe başlıyor. Yavuz, bitki bakımı bölümünde kimyasal içerikli tarım ilaçlarına maruz kalıyor. Çareyi sendika üyeliğinde bulan Yavuz, “Normalde her ay yatması gereken maaşlarımız bazen 3 bazen de 2 ayda bir yatırılıyor” diyerek Agrobay Seracılık’ta kurulan sömürü çarkını özetliyor. 

Hakları için 22 Ağustos'tan bu yana direnişte olan Agrobay işçilerinden Ayten Yavuz, Şirin Yıldırım, Behice Karabulut ve Tarım-Sen Genel Başkanı Umut Kocagöz gazetemize konuştu.

 

  • İş güvenliği sağlanmaması sebebiyle seraya ip atarken yüksekten düşerek omurgasını kıran Şirin Yıldırım ise, "Bayram, cenaze, düğün bilmeden, hiçbir sosyal yaşantımız olmadan yıllarca kölelik koşullarında çalıştık. Asgari ücrete çalışıyoruz ama 3 ayda bir maaş alıyoruz. Tüm bunlar değişsin diye sendikaya üye olduk. Tek bir talebimiz var; haklarımızı istiyoruz" diyor.
  • Tarım-Sen’e üye olduğu için işten atılanlardan biri de Behice Karabulut. Hakları için haftalardır direndiklerini söyleyen Karabulut, seslerinin yeterince duyulmamasına tepki gösteriyor. Karabulut, polis ve jandarma şiddetine dikkat çekerek şu ifadeleri kullanıyor: “Bir kadın işçi olarak herkesin mücadelemize omuz vermesini istiyorum.”


ERDOĞAN ALAYUMAT

İzmir’in Bergama ilçesinde kurulan Bayburt Grup’a bağlı Agrobay Seracılık’ta çalışan işçiler Tarım İşçileri Sendikası’na (Tarım-Sen) üye oldukları gerekçesiyle “Kod 46” maddesiyle tazminatsız olarak işten 22 Ağustos'ta çıkarıldı. İş Kanunu’nda “İşçinin, işverenin güvenini kötüye kullanmak, hırsızlık yapmak, işverenin meslek sırlarını ortaya atmak” gibi gerekçeleri içeren “Kod 46” maddesiyle işten atılan işçiler, kıdem tazminatı, işsizlik ödeneği gibi haklardan faydalanamıyor. Öte yandan işçinin siciline işleyen bu kodla işçinin iş bulmasını da engelliyor. İşten çıkarılan Tarım-Sen üyesi 39 işçinin başlattığı direniş yaklaşık iki aydır devam ediyor. Polis ve jandarma şiddetine karşı direnen Agrobay Seracılık işçileri gasp edilen haklarını almakta kararlı.   

Sarı sendikalara alternatif
Türkiye’de son birkaç yıldır başta inşaat ve tekstil olmak üzere birçok iş kolunda güvenceli ve sendikalı çalışma talebiyle binlerce işçi direnişe geçti. Gerçekleşen işçi direnişlerinin dikkat çeken özelliği ise işçilerin DİSK, TÜRK-İŞ ve HAK-İŞ gibi sarı ve bürokratik sendikalardan değil herhangi bir konfederasyona bağlı olmayan bağımsız sendikalarda örgütleniyor olmaları. Bunun nedeninin konfederasyonlara bağlı sendikaların sınıf sendikacılığından uzaklaşan daha bürokratik ve işbirlikçi tutumlarından kaynaklı olduğu söylenebilir.

Sendikalı olduktan 5 gün sonra işten çıkarılan Mardinli Ayten Yavuz, çalışan işçilerinin çoğunun maaşları ve sigorta primlerinin düzenli yatırılmadığını belirterek, “Maaşlarımız bazen 3 bazen de 2 ayda bir yatırılıyordu” diyor. 

Anayasal haklar işvereni korkutuyor
Örgütlenmeyi zorlaştıran yasal mevzuat ve işverenlerin sendikalaşmaya karşı katı tutumu, emekçilerin temel haklarını kullanmalarının önünde en büyük engel. Emekçilerin uzun yıllardır mücadele ederek elde ettiği tüm kazanımlar “esnek çalışma”, “kıdem tazminatı fonu” gibi emek düşmanı uygulamalar ile geri alınmak isteniyor. İşçilerin sendikal faaliyetlerini onlara hak görmeyen Agrobay da en iyi bildiği yola başvurarak örgütlenen işçileri işten çıkardı. İşten çıkarılan ve çoğunluğu kadınlardan oluşan işçiler 22 Ağustos'ta fabrika önünde direnişe geçti. Direniş sürecinde polis ve jandarmanın saldırılarına maruz kalan işçiler yerlerde sürüklendi, darp edildi, gözaltına alındı. Hakları için yaklaşık iki aydır direnişte olan Agrobay işçilerinden Ayten Yavuz, Şirin Yıldırım, Behice Karabulut ve Tarım-Sen Genel Başkanı Umut Kocagöz gazetemize konuştu.

3 ayda bir verilen maaşlar  
Agrobay direnişçilerinden biri de 39 yaşındaki Ayten Yavuz. Aslen Mardinli olan Yavuz, küçük yaşta ailesiyle birlikte İzmir’in Bergama ilçesine taşınıyor. 3 çocuğu olan Yavuz, aldığı asgari ücretle ve eşinin emeklilik maaşıyla geçinmeye çalışıyor. 6 yıl önce Agrobay Seracılık’ta işe başlayan Yavuz, bitki bakımı bölümünde kimyasal içerikli tarım ilaçlarına maruz kalıyor. Yazın bunaltıcı sıcaklarında plastik ve cam seralarda haftada 6 gün, günde 8 saat mesai yapan Yavuz, senelerce sosyal haklar ve iş güvencesinden yoksun bir şekilde çalıştırılır. Yıllar içerisinde çalışma koşullarının iyileşmek bir yana daha da ağırlaştığını söyleyen Yavuz, çareyi sendika üyeliğinde bulur. Agrobay’da çalışan işçilerinin çoğunun maaşları ve sigorta primlerinin de düzenli yatırılmadığını belirten Yavuz, “Normalde her ay yatması gereken maaşlarımız bazen 3 bazen de 2 ayda bir yatırılıyor” diyerek Agrobay Seracılık’ta kurulan sömürü çarkını özetliyor. 

Serada iş güvenliğinin sağlanmadığını, seraya ip atarken yüksekte düşerek omurgasını kırdığını belirten Şirin Yıldırım “Emniyet kemeri bile vermiyorlar. Emniyet kemeri olsaydı ben yüksekten düşsem bile yara almadan kurtulurdum” diye belirtiyor. 

Patron değil jandarma, polis karşımızda
Sendikaya üye olduktan sonra işten çıkarılan ilk işçilerden olan Yavuz, işten çıkarılma sürecini ise şu sözlerle dile getiriyor: “Sendikaya üye olduktan 5 gün sonra işime son verdiler. İşten çıkarıldıktan sonra ihbar ve kıdem tazminatımı alamadım. Defalarca şirketin kapısına gitmeme rağmen bir muhatap bulamadım. İşveren hakkımızı vermek yerine diğer arkadaşımızın da işine son verdi. Bunun üzerine direnişe geçtik. Direnişe geçtikten sonra karşımızda jandarma ve polisi bulduk. bu kadar zamandır süren bu baskıya rağmen vazgeçmeyeceğiz.”
İşe geri dönme talebi olmadığını vurgulayan Yavuz, ihbar ve kıdem tazminatı ile birlikte diğer özlük haklarının verilmesini istiyor.

İş ve can güvenliği yok  
İş güvenliği sağlanmaması sebebiyle seraya ip atarken yüksekten düşerek omurgasını kıran Şirin Yıldırım ise 9 yıldır Agrobay Seracılık’ta çalışıyor. 46 yaşında olan Yıldırım 3 çocuk annesi. İşe ilk başladığı yıllarda günde 10 saat çalıştıklarını daha sonra mesai saatlerinin 8’e düşürüldüğünü anlatan Yıldırım, bu düzenlemeyle yemek, çay molalarının da düşürüldüğünü ifade ve iş yerinde en büyük sorunun başında iş güvenliğinin geldiğini söylüyor. 

İşten çıkarma tehdidi
Serada kullanılan kimyasal içerikli tarım ilaçlarından kaynaklı karaciğer enzimlerinin yükseldiğini ve tedavi olmak zorunda kaldığını aktaran Yıldırım, şöyle devam ediyor: “Seraya atılan ilaçlardan korunmak için verdikleri bir maske var ancak yetersiz. İlaçlama yapıldığı sırada verilen elbiseler de oldukça sağlıksız. Çoğu çalışan bu elbiseleri giymek istemiyor. Bu şartlara itiraz ettiğimizde ise ya işten atmakla tehdit ediyorlardı ya ücretsiz izinlere çıkarılıyorduk ya da çok daha zor işler yaptırılıyordu.”

Behice Karabulut “Eylem yaptık, polis ve jandarma ile karşı karşıya geldik. Gözaltına alındık ve şiddete maruz kaldık. Bazı arkadaşlarımız yaralandı. Biz haklarımızı alana kadar mücadele etmeye devam edeceğiz” mesajı veriyor.

Resmi tatillerde zorla çalıştırma
Dini bayramlarda ve resmi tatillerde tehditle çalıştırıldıklarını aktaran Yıldırım, sözlerini şu şekilde sonlandırıyor: “Bayram, cenaze, düğün bilmeden, hiçbir sosyal yaşantımız olmadan yıllarca kölelik koşullarında çalıştık. Asgari ücrete çalışıyoruz ama 3 ayda bir maaş alıyoruz. Tüm bunlar değişsin diye sendikaya üye olduk. Tek bir talebimiz var; haklarımızı istiyoruz. Alana kadar da onları rahatsız etmeye devam edeceğiz.” 

‘Sesimiz duyulmuyor’
14 yıldır Agrobay Seracılık’ta çalışan 42 yaşındaki Behice Karabulut kendi ayakları üstünde durmaya çalışan kadınlardan biri. 2 çocuk annesi olan Karabulut, kimseye muhtaç olmamak için çalışmak zorunda olduğunu söylüyor. Çalıştığı süre boyunca maaşlarının düzensiz yatırılması, promosyon ücretlerinin verilmemesi, erzak yardımının kesilmesi, servislerinin kaldırılması ve çalışma koşullarının daha da ağırlaştırılmasına karşı isyan bayrağını açmak zorunda kaldıklarını söyleyen Karabulut, 24 Ağustos’ta Tarım-Sen’e üye olduğu için işten atıldı. Hakları için haftalardır direndiklerini söyleyen Karabulut, seslerinin yeterince duyulmamasından şikayetçi. Karabulut polis ve jandarma şiddetine dikkat çekerek şu ifadelerde bulundu: “Bir kadın işçi olarak herkesin mücadelemize omuz vermesini istiyorum.”


 İşçi direnişleri kapıda 

Milyonlarca emekçinin güvencesiz, düşük ücretle ve sigortasız bir şekilde çalıştığı tarım alanı Türkiye’de en örgütsüz iş kollarının başında geliyor. Tarım-Sen mücadele geçmişi olarak zengin bir gelenekten geliyor olsa da henüz yeni kurulmuş bir sendika. Sendikanın kurucularından ve Genel Başkanı Umut Kocagöz, Türkiye tarımının dönüşümü itibariyle Agrobay Seracılık’ın önümüzdeki dönemin norm işletmelerinden biri olma özelliğini taşıdığını söyledi. Tarım işletmelerinin tamamen endüstriyel üretim biçimine geçmesiyle alanda örgütlenme olanaklarının oluştuğunu ifade eden Kocagöz, “Yoğun sömürü koşulları ve ihracat odaklı üretim sistemi her geçen gün daha fazla gelişiyor. Dolayısıyla önümüzdeki süreçte farklı türde direnişlerin açığa çıkacağını öngörebiliriz” diye vurguluyor.

Deneyim biriktiren mücadele
Türkiye’de tarım emekçiliğini 4 ayrı kategoriye ayıran Kocagöz, sözlerini şu ifadelerle sonlandırıyor: “Birincisi küçük çiftçilik. Son 20 yıllık süreçte çözülen bir yapı. İkincisi daha kapitalist endüstriyel norm işletmeler. Üçüncüsü yerel yevmiyeli ve sigortasız çalıştıran yerler. Dördüncüsü mevsimlik tarım işçiliği. Yukarıdan aşağıya güvencesizliğin daha da arttığı bir piramit çizebiliriz. Yaklaşık 5 milyona yakın insanın çalıştığı ve çok yoğun sömürü koşullarının olduğu alanlar. Bu alanda örgütlenme tecrübesi ve geleneği de yok. Bizler tüm bu hak ihlallerine karşı odaklanmış, hak alan, deneyim biriktiren bir mücadele geleneği inşa edebilirsek karşılık bulabiliriz.” 

 

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.