Amara’ya yürümek…
Rojbin EKİN Haberleri —
- Önder Öcalan, yaşam felsefesiyle, paradigmasıyla buluşan, temas eden herkesi de böyle düşünmeye, sorgulamaya, yaşamaya, çelişki ve çatışmalar üzerinden çözümler üretmeye, özgürlük arayışına sevk etti. Amara’ya yürümek…
Biyolojik doğuşlarda olduğu gibi felsefik, ideolojik, tarihsel ve toplumsal doğuşlar da kutlanır ve kutsanır. En çok da kendisini yeniden gerçekleştirirken devrimler yaratan doğuşlar kutsanır.
4 Nisan da Kürt halkı ve özellikle de kadınlar açısından devrim niteliği taşıyan bir gün. Böyle bir anlam yüklenerek karşılanıyor.
İnsan iradesi, duygu, düşünce gücü ve arayışları biyolojik doğuştan sonra da kendisini sürekli gerçekleştirmeye, yenilemeye olanak sunar. Bu yeniden gerçekleştirme halini felsefeyle, ideolojiyle buluşturarak daha da anlamlı hale getirebilir. Toplumsallaştırabilir ve daha da çoğaltabilir.
Yüzyıldır sistematik bir şekilde fiziki-kültürel soykırım politikalarına tabi tutulan bir halkın neferi olarak ve yedi bin yıldır da erkek egemenlikli iktidarın inkar ettiği, katlettiği ve cins kimliği üzerinden ötekileştirdiği bir kadın olarak böylesi doğuşların mümkün olabileceğine Önder Öcalan’ın öğrettiği, yarattığı ve ürettikleriyle inandım. Sadece bir birey olarak değil, kendisinin de ifade ettiği gibi temsil ettiği halkın kurumsal kimliği olarak, özgürlüğün, umudun en somut ifadesi olarak bağlandım. 4 Nisan yarım asırdır dili, kimliği, kültürü ve varlığı inkar edilen, yok sayılan, özgürlüğü sağlamanın direnişle gerçekleşebileceğine inanın ve uğurda her türlü bedeli ödeyen 40 milyonu aşan Kürt’ün de doğuş günüdür.
Sosyalist ve özgür bir yaşam arzulayan her bireyin, her halkın, etnik, kültürel, inançsal yapısından doğru yok sayılan, inkar edilen ve ezilen her topluluğun ve tüm kadınların doğuş günüdür. Bu anlamda 4 Nisan sadece bir biyolojik doğuş günü olarak değil, bir özgürlük doğuşu, günü olarak karşılanıp kutlanıyor.
Önder Öcalan, üç evreye ayırmış olduğu doğuşların her bir evresinde yaşamış olduğu tüm çelişki ve çatışmaları, bunlar üzerinden kendisini yeniden nasıl oluşturduğunu çözümledi. Anne-çocuk, insan-doğa, birey-toplum, kadın-erkek, kölelik-özgürlük arasındaki çatışmayı, çelişkiyi, ilişkiyi ve bunların doğru sorgulanması üzerinden yaşamın kadın eksenli yeniden demokratik, ahlaki ve politik-kültürel değerlerle nasıl inşa edilebileceğinin şifrelerini sundu.
Önder Öcalan, yaşam felsefesiyle, paradigmasıyla buluşan, temas eden herkesi de böyle düşünmeye, sorgulamaya, yaşamaya, çelişki ve çatışmalar üzerinden çözümler üretmeye, özgürlük arayışına sevk etti.
Bu çağın yarattığı tüm sorunlara bilimsel, felsefik ve ideolojik çözümler üreten Önder Öcalan 24 yıldır İmralı ada hapishanesinde. Umut hakkı bile elinden alınarak ağır işkence ve tecrit ortamında tutuluyor. Son iki yıldır sağlık durumundan haber alınamıyor ve dışarıyla hiçbir şekilde temas kuramıyor. Yapılan görüşme başvurularına rağmen ne avukatları ne de aile bireyleri görüşemiyor.
Sadece Türk devletinin değil, NATO güçlerinin İmralı cezaevinde uyguladığı ağırlaştırılmış tecrit altında bırakılıyor. Özgürlük anlarını düşüncenin en yoğunlaşmış hali olarak tanımlayan Önder Öcalan, büyük bir yalnızlığa mahkum edilmek üzere konulmuş olduğu İmralı işkence sistemi içerisinde bile insanlığın kapitalist modernite sisteminin yol açtığı sorunlarına çözüm üretmekten vazgeçmedi.
Özgürlüğün, umudun, aşkın ve sevginin, insanlığı bir araya getirebilecek tüm değerlerin sesi olmayı sürdürdü. Kürt halkının kültürel ve fiziki soykırımını nihai sonuca ulaştırmayı hedefleyen uluslararası komplonun İmralı tecrit sistemiyle sonuçlanan planlarını boşa çıkartmayı başardı.
24 yıldır Önder Apo ile birlikte bir halk, ezilen tüm halklar ve kadınlar direniyor. İmralı’da daha da yoğunlaşmış olan ‘Jin Jiyan Azadî’ özgürlük felsefesi tüm kadınların dünya genelinde sahiplendiği, dilinden düşürmediği evrensel bir mücadele ve yaşam değerine dönüştü.
Şimdi kadın özgürlüğünün ideolojik, felsefik ve en büyük anlam doğuşu olan Üçüncü Doğuşu Önder Öcalan’ın da fiziki özgürlüğüyle sonuçlandırmanın zamanıdır. Bu yüzden Amara’ya doğru yürürken özgürlüğümüze doğru yürümenin kararlı adımlarıyla sel olup özgürlüğü haykırmalıyız.
Gasp edilen, çalınan, yok edilen, katledilen tüm değerlerimiz için, insanca yaşamak için, dilimiz, kültürümüz, kimliğimiz, varlığımız, doğamız ve tüm canlılar için Amara’ya yürümeliyiz. Toprağımıza yeni fideler, topumlar ek eke özgürlüğe doğru yürümeliyiz. Önder Öcalan’ın özgürlük felsefesiyle yolunu bulanlar, özgürlük umudunu büyütenler, direnişin en asil simgesi olanlar kutlu olsun doğuş gününüz, kutlu olsun doğuş günümüz…







