Ateşin çocukları

Ateşin yaşamımızda birçok özelliği var. Dahası yaşamsal sorunlarımızda çok önemli bir yer tutar. Fakat bazı alanlarda ise yaşamsal ihtiyaçtan da öte bir kutsallık olarak kabul görmekte. Ateşle oluşan her şeyin sağlıklı bir enerjiyi oluşturduğuna inanılmakta.
Doğal toplumun yaşam dönemlerinde birçok inançta gökyüzündeki yıldızlar misali bir araya gelerek öbek öbek yakılan ateşin etrafında kümelenerek yıldızlara benzemeyi amaçlarlardı. İyi insanların her zaman bu ateşin etrafındaki yerlerini alabileceğine inanmaktaydılar.
Bu inanç sahiplerinin her birisi, bir gün mutlaka kendiliğinden bu ateşten oluşan çemberin etrafında, kendisine ayrılan yerde oturmaya hak etmek için oradaki insanlarıyla beraber olmayı hep hayal eder durur. Böylesi inançlılar için dünya, en büyük esin kaynağıdır. Peki "dünya nedir" diye sorulduğunda, tereddüt etmeden şu cevabı verirler: Bir yaşam felsefesini oluşturur.
Ateş her şeyi değiştirebilendir. Toprağı, suyu, taşı, demiri ve tüm bunların birazına sahip olan insanı bile değiştirebilecek güce sahiptir. Ateş aynı zamanda özgürlüktür. Çünkü ateş toplumsal özgürlüğün başlangıcıdır.
Bundan yüz binlerce yıl önce, büyük bir ateşin etrafında oturan ve doğmasını bekleyen paleotik (ateş devri) insanlarının hayalindeki kıvılcımlarla ay ve yıldızları kazanıyor; böylece tüm insanların gökyüzünde birer yıldızlarını oluşturuyorlardı. Günümüze kadar arınma, uyum ve dengenin sembolü olan özgürlük ve ateşin taşıyıcıları hep ışıklı bir yaşam için direndiler.
Bu bilge insanlar, kadınlı erkekli olarak yeryüzündeki tüm kitlelerin yaşam umudu oldular. Bütün işkencelere, sürgünlere, talanlara ve kıyımlara rağmen Kürdistan'dan Ortadoğu'ya Orta Asya'dan Uzakdoğu ve Latin Amerika'ya kadar güneşle somutlaşan ateş ve özgürlüğün hayallerini günümüze kadar taşıyan halklar, halen ayaktadırlar.
Verimli hallerinde yaratılan aydınlanma bir özgürlük ateşidir. Binlerce yıllara taşıyacak gururun ve ateşin ışığıyla dopdoludurlar. Bu özgürlük ateşi, Kürt coğrafyasından bütün dünyaya yayıldı. Daha sonra dogmatizmin soğukluğuyla söndürülmek istendi. Ancak yeniden doğdu ülkesinde; kendi küllerinden doğdu, alevlendi, çoğaldı. Fedakarlıklarla, sevgiyle karşılandı.
Ateşin etrafında oturduğunda yaşadığını hissedenlerdi. Çünkü büyük ateşin etrafında dizilerek halka oluşturduklarında ve ellerini ateşe tuttuklarında, elleri saydam bir camda olduğu gibi diğer taraftan görünürdü. Böylesine saydam ve içtendiler.

Özgür insanlar, topluluklar için iyi şeyler yaptıkları için hep gururludurlar. Ve halklarıyla birlikte büyük ateşin etrafındaki halkanın içerisindeki yerlerini alırlar. Doğrusu rüzgarlı toprakların, serin dağlarının yamaçlarında bilge insanların yanan ateşleri, şafakta doğacak güneşe, halen eşlik etmekte. Ve biçare olanlara umut olmaya devam etmektedir Kobanê direnişi...

Dinar T Tipi Cezaevi