Avcı-toplayıcı toplumlarda cinslerarası eşitlik

Doğan Barış ABBASOĞLU Haberleri —

  • Antropolog, başarılı bir avdan dönen genç adamla dalga geçen ihtiyara bunu neden yaptıklarını sorduğunda ona şöyle cevap vermişti: "Genç bir adam çok fazla et getirdiğinde, kendini büyük bir adam olarak görmeye başlar ve geri kalanımızı kendisinden aşağı görür. Bunu kabul edemeyiz. Övünen birini reddediyoruz, çünkü bir gün gururu ona birini öldürtecek. Bu yüzden her zaman onun etinin değersiz olduğunu söyleriz. Bu şekilde kalbini soğutur ve onu nazik yaparız."

Modern insanın tarihinin yaklaşık 200 bin yıl olduğu düşünülüyor. Bu uzun tarihimizin 190 bin yıla yakın bir bölümünü avcı-toplayıcı topluluklar halinde yaşadık. Bizi insan yapan en temel özelliklerin tümü bu dönemde gelişti. Antropoloji çevrelerinde bir yoruma göre modern ve ahlaklı insanın özlemini duyduğu eşitlik rüyası da avcı-toplayıcı toplumlar için gerçekti.

Uzun yıllar boyunca avcı toplayıcı toplumlar içinde erkeklerin avcı kadınların ise toplayıcı olarak bir işbirliği içinde bulunduğu öğretildi. Gıda temini temelli cinslerin işbölümünde ayrışmasını öngören teoriler son yapılan bir araştırma ile ciddi bir şekilde sallanıyor.

Washington Üniversitesi’nden Cara Wall-Scheffler başkanlığındaki bir ekip, 150 yıl boyunca tüm kıtalarda yapılan etnografik araştırmaları derleyerek bir incelemede bulundu. 1400 ayrı noktadaki incelemelerin sonuçlarına bakan ekip kadınların çok yüksek oranda avcılıkta yer aldığını tespit etti.

Son yıllarda avcı-toplayıcı kültürlere ait bulunan kalıntılar bilim insanlarını şaşırtmaya devam ediyor. Göbekli Tepe’nin keşfi ile birlikte toplumların gelişimi konusunda oldukça dinamik bir süreç başladı.

Örneğin Amerika’da avcı toplayıcı bir topluma ait bulunan ve 27 kişinin av aletleriyle gömülü olduğu mezarda bulunanların yarısı kadındı. Bu ve benzeri bulgular bilim insanlarını avcı-toplayıcı döneme ait verileri yeniden incelemeye itti.

Wall-Scheffler’in ekibi de avcı-toplayıcı topluluklar üzerine yapılan çalışmaların sonuçları üzerinde bir inceleme başlattı. 1400 topluluk üzerinde yapılan araştırmada bunlardan 63’ünde avcılık, kaya resimleri ya da av silahlarıyla gömülme gibi bulguların olduğu tespit edildi. Bunlardan 50’sinde ise kadınların da ava katıldığına dair işaretler bulundu.

Kadınların fiili değil tuzaklar kurarak avlanması ihtimalini de değerlendiren uzmanlar, silah kullanarak avlanıldığına dair kanıtlar aramaya başladı. Araştırmalar sonucunda kadınların yüzde 87 oranında filli olarak avlandığı tespit edildi.

Cara Wall-Scheffler’e göre bu rakam ekibin araştırmaya başladığı dönemdeki öngörülerinin çok üzerinde.

Ekip ayrıca kadınların avladığı hayvanların boyutları üzerinde de araştırma yaptı. Ortaya çıkan rakamlara göre kadınlar yüzde 46 oranında küçük hayvanları, yüzde 15 oranında orta boylu hayvanları yüzde 33 oranında ise büyük boyutlu hayvanları avladığına yönelik kanıtlar bulundu. Yüzde 4’ünde ise kadınlar her boyutta hayvanları avlamıştı.

Araştırmada kadınların erkeklere göre daha çeşitli silahlar kullandığı da tespit edildi. Kadınlar ağırlıkla ok kullanırken; ağ, mızrak, kasatura gibi farklı silahlardan da faydalandıkları görüldü.

Kadın ve erkek arasındaki fiziksel farkların avcı toplayıcı toplumlardaki önemi

Modern anlamda düşündüğümüzde kadın ve erkek arasındaki fiziksel fark kafamızda çok büyük bir fark olarak gözüküyor. Ancak bir insanın hayatını sürdürmesi için gerekli faaliyetleri düşündüğümüzde bir kadınla erkek arasındaki fiziksel farkın çok büyük bir önem taşıdığını savunamayız. Ekstrem durumlarda bu fiziksel fark belli bir anlam taşıyor, yani erkek lehine avantaj yarattığı belli durumlar var ama bu durumların avcı-toplayıcı toplumlardaki önemi ve belirleyiciliği tartışmalıdır.

Birçok bilim insanı cinsler arasındaki ayrışmanın toplumsal işbölümündeki roller nedeniyle değil, mülkiyet ilişkisinin gelişmesi ve mülkiyet üzerindeki tahakkümün önemli hale gelmesiyle oluşan iç mücadeleyle toplumsal olarak anlamlı hale geldiğini düşünüyor.

Yani toplumsal işbölümü konusundaki cinsler arası ayrışma, mülkiyetin edinilmesi ve korunması için insanın insana uyguladığı şiddetin önem kazanmasıyla birlikte ortaya çıktı.

Bu çok yeni bir perspektif değil ama artık günümüzdeki kanıtlarla birlikte biraz daha akla yatkın hale geliyor.

Avcı-toplayıcı toplumlar eşitlikçi toplumlardı

“Tarih öncesi” çağlarda yaşayan insan toplulukları sürekli olarak kaba gücün büyük önem taşıdığı ve günümüz ölçülerine göre düşündüğümüz için “maço” bir topluluk olarak resmedilir. Ama bilim insanlarına göre avcı-toplayıcı insan toplumlarında kadın ve erkek toplumla ilgili kararlara ortak olarak katılıyordu.

Bir anlamda kadın erkek eşitliği modern çağın bir icadı değil. Evrimsel geçmişimizin çok büyük bir kısmını eşitlikçi bir toplum halinde yaşadığımız düşünülüyor.

Bu konuda yapılan en kapsamlı araştırma, avcı-toplayıcı toplumlar konusunda birçok kalıntıya ev sahipliği yapan Kongo ve Filipinler’de gerçekleştirildi.

Araştırmalara göre eğer bir toplum erkek egemenlikli ise o toplumdaki küçük birimler genelde birbirleriyle yakın akraba olur, bu şekilde kümelenir ve hareket ederler. Çünkü erkek egemenliği devletten aileye toplumun her alanını egemenlik alanı olarak görüp, toplumsal ilişkileri bu egemenlik alanına göre düzenler.

Ama eğer bir toplumda kadın erkek eşitliği söz konusuyla o toplumu oluşturan küçük topluluklarda seçim öne çıkar. Bu tür küçük topluluklarda akraba ilişkileri daha azdır.

Bu tanımdan hareket eden bilim insanları Filipinler ve Kongo’da avcı-toplayıcı gruplar üzerinde DNA incelemeleri yaptı. Yapılan incelemelerde beraber hareket ettiği düşünülen gruplarda akraba ilişkilerinin daha az olduğu görüldü.

Ulaşılan bu sonuç bir kesinlik içermese de tüm göstergeler mülkiyetin değil işbirliğinin önemli olduğu bu toplumlarda eşitlikçi bir anlayışın hakim olduğuna işaret ediyor.

Eşitlikçi toplum evrimin anahtarı

Doğadaki en yakın akrabalarımız şempanzeler de günümüz birçok insan grubu gibi erkek egemenlikli ve hiyerarşik bir toplum yapısıyla yaşıyorlar. Yine birçok maymun türünde de benzeri toplumsal özellikler bulunuyor.

İnsanların maymundan ayrılmasına da bu eşitlikçi toplum anlayışının yol açtığı düşünülüyor. Bir şempanze her ne kadar oldukça zeki sayılsa da ve çok çabuk öğrense de erkek egemenlikli ve kapalı bir grup içerisinde yaşadığı için kendisi için bir birikim oluşturacak çeşitlikte ve yetenekte yetişkin başka şempanzelerle ilişki kuramadığı için primitif özelliklerini aşamıyor. Çünkü yaşadığı toplum güçlü olan erkeğin egemenliğinde. Güçlü erkek de başka yetişkinlerin toplum içine karışmasını engelliyor.

Eşitlikçi toplumda ise topluma akraba ilişkilerinden bağımsız bir bilinçle her bireyin faydalı olma çabası evrim sürecimizin en önemli halklarından biri olabilir.

Yine son araştırmada ortaya çıkan kadınların daha kalabalık gruplarla, farklı silahlarla ve köpekleri kullanarak avlanmaları karmaşık bir işbirliğinin varlığına işaret ediyor. Komplike bir dilin gelişme sürecine kadınların bu av alışkanlıklarının da neden olabileceği düşünülebilir.

Eşitlikçi avcı-toplayıcı toplum konusunda teoriler

Avcı-toplayıcı toplumunun eşitlikçi yapısı konusunda birçok teori var. Bunlar arasında biri direkt gözleme dayanıyor.

Avcı-toplayıcı toplumların aktif olarak dominantlığı ve egemenliği kolektif tutum ve davranışlarla engellediği yönündeki teori zamanında tartışma yaratmıştı.

19 ve 20’inci yüzyılda halen avcı-toplayıcı özellikler gösteren toplumlar üzerinde yapılan incelemelere göre 20-50 kişilik gruplar halinde yaşayan bu toplumlarda dominantlığı sağlayacak yetenekler hep küçümsenir. Örneğin bir avcı eğer büyük bir av yakalamışsa toplumun diğer bireyleri onunla avın ne kadar küçük, yakalanması ne kadar kolay bir av olduğu konusunda dalga geçerler.

Bu davranışın sürekli tekrarlandığını gören antropolog Richard Lee, toplumun yaşlılarına bunu neden yaptıklarını sorduğunda şu cevabı alır: "Genç bir adam çok fazla et getirdiğinde, kendini büyük bir adam olarak görmeye başlar ve geri kalanımızı kendisinden aşağı görür. Bunu kabul edemeyiz. Övünen birini reddediyoruz, çünkü bir gün gururu ona birini öldürtecek. Bu yüzden her zaman onun etinin değersiz olduğunu söyleriz. Bu şekilde kalbini soğutur ve onu nazik yaparız."

Avcı-toplayıcı toplumdan kasıt ne?

Burada değerlendirdiğimiz avcı-toplayıcı toplum tanımı toplumun gıda ihtiyacını karşılama yöntemleriyle sınırlı bir tanım olarak değerlendirilemez. İnsanların toplum olarak birbirleriyle sürekli ve etkileşimli iletişim kurduğu bir yapıdan bahsediyoruz. Yoksa 20-50 bireyden çok daha büyük ve gıda ihtiyaçlarını avcılık ve toplayıcılıkla sağlayan toplumlar oldu. Ve bu toplumlarda hiyerarşik ve erkek egemenlikli eğilimlerin geliştiği görüldü.

Örneğin Kaliforniya’da büyük topluluklar halinde yaşayan ve 19’uncu yüzyıla kadar gözlemlenebilen Calusa halkı, avcı-toplayıcı bir yaşam sürmesine rağmen kadın-erkek eşitliği konusunda geriydi. Fakat günümüzde Tanzanya’da yaşayan ve halen avcı-toplayıcı bir yaşam süren Hadza halkında topluluklar 20-30 kişiden oluşuyor ve eşitlikçi olarak görülebilecek bir yaşam sürdürüyorlar. Burada toplumun büyüklüğünün ve ihtiyaçlarını karşılama yöntemlerinin karmaşıklaşmasının da yetenekli bireyleri çok fazla öne çıkardığı ve bu nedenle hiyerarşinin, imtiyazların ve eşitsizliğin geliştiğini düşünebiliriz.

Cinslerarası eşitliğin olduğu toplum insan evriminin temel değeri

İnsan toplumlarının gelişimi konusu bugünkü toplumsal sorunlara çözüm arama iddiasında olan tüm düşünce akımlarının temel ilgili alanlarından biridir. Bu akımlar güncel sorunların tarihi kaynaklarına inmeye çalışmıştır. Birçoğu sorunlara çok odaklandığı için sorunlara neyin neden olduğundan hareketle politika geliştirmiştir. Doğrudur, yanlıştır, metot sorunu vardır vs bunlar zaten tartışılıyor.

Şunu da ifade etmekte fayda var. Bu çıkarımların çoğu yakın çağlara kadar gelen avcı toplayıcı topluluklar üzerinde yapılan gözlemler ve sınırlı sayıda arkeolojik kalıntının değerlendirmesinden kaynağını alıyor. Bunlar günümüz aklıyla yaptığımız çıkarımlar ve ne kadar sağlıklı olduğu tartışılır.

Ama insan evriminin ilk insan topluluklarının eşitlikçi karakteri sonucu mümkün olduğu ve eşitliğin, özellikle de cinsler arası eşitliğin insan doğasının yapıcı bir değeri olduğu düşüncesi muhteşem bir düşünce.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.