Ayakta tutan inançtır

Ahmet Oral

Ahmet Oral

  • Cezaevinde 30 yıl tutulduktan sonra tahliye olan Ahmet Oral, “Umudum ve hayallerim hala diri. Bu mücadelenin zaferle taçlanacağına inancım tam. Zafere olan inancımız bizi ayakta tuttu" dedi. 

Ahmet Oral, Mart 1993'te Agîrî’nin Bazîd (Doğubayazıt) ilçesinde gözaltına alındıktan sonra tutuklandı ve yargılandığı Devlet Güvenlik Mahkemesi'nde (DGM) “devletin birlik ve bütünlüğünü bozmak” iddiasıyla müebbet hapis cezasına çarptırıldı. Oral, tutuklandıktan sonra sırasıyla Nevşehir, Erzirom, Mûş, Trabzon ve Tekirdağ'daki cezaevlerine sevk edildi. Oral, 5 Mart'ta tutulduğu Tekirdağ 1 Nolu T Tipi Cezaevi'nden tahliye edildi. Oral, tutukluluk süreci ve sonrasını, MA'ya anlattı.

Yürüttüğü siyasi faaliyetler nedeniyle tutuklandığını kaydeden Oral, gözaltı sürecinde yoğun işkenceye maruz kaldığını aktardı. Oral, iki hafta işkence gördükten sonra Nevşehir E Tipi Kapalı Cezaevi’ne götürüldüğünü ve tutuklandıktan 45 gün sonra müebbet hapis cezasıyla yargılandığını öğrendiğini ifade etti. Oral, tutsaklığının 5. yılında ise cezanın kesinleştiğini belirterek,  “O dönemin atmosferi ve ruhu bambaşkaydı. Yani müebbet hapis cezası almışsın almamışsın çok fazla umursamıyorduk. Çünkü hepimiz devrimi bekliyorduk. Mücadelenin başarıya ulaşacağına inancımız vardı. O yüzden cezaları düşünmüyorduk. İnsanlar faili meçhul cinayetlerle öldürülürken, köyler boşaltılırken, insanlar sokak ortasında katledilirken biz bu cezayı düşünemezdik. Hiçbir arkadaş düşünmezdi. Bunun sadece mücadelenin bir cephesinin olduğunu düşünürdük. Bunun farkındaydık" diye konuştu. 

Hayıflanma yok, mücadelenin gereği

Tutukluluk sürecinde birçok cezaevinde kaldığını kaydeden Oral, en son tutulduğu cezaevinde 10 yıl geçirdiğini dile getirdi. Tüm cezaevlerinde psikolojik ve fiziksel şiddet yönelimiyle karşı karşıya kaldığını ifade eden Oral, “Bazı dönemlerde çok daha sert politikalar uygulanıyordu. Cezaevleri siyasi konjonktüre; mücadelenin seyrine göre bir yükseliş ya da düşüş seyrediyordu” dedi. Geçmişe baktığında 'bitti, tükendi' demediğini, yakındığını söyleyen Oral, şöyle devam etti: "Hiçbir arkadaşımızda da böyle bir durum gelişmedi. Tabii hiç kimsenin de isteyebileceği bir şey değildir cezaevinde olmak. Bir gün bile cezaevinde olmak çok kötü bir duygudur ama sonuçta bir dava söz konusu. Bütün bunları unutuyorsunuz. Yani geçmişe dönüp baktığımızda hayıflanmanın hiçbir yararı yok, bu mücadelenin bir gereğidir. Bizi ayakta tutan şeyin iki şey vardı; mücadelenin amacı ve zafere olan inancımızdı."

Umudum ve hayallerim diri

"Kürtler davaları konusunda asla şüpheye düşmesin” diyen Oral, 30 yıl sonra ilk dışarıya çıktığında yaşadığı hislere dair ise şunları paylaştı: "Adımlarımı dışarıya atarken dahi tuhaf bir duygu vardı. Doğru dürüst adım atamıyorsun, havalandırmada volta attığın gibi olmuyor. Cezaevinde tahliye olduğumda eş, dost, akrabalarımın araması beni mutlu etti. Bu kısa süreye rağmen hala doğru dürüst dışarıya çıkmış değilim. İçeride kala kala sıkıldığımda çıkıp birkaç sokak tarafa gidip tekrar eve geliyorum. Daha yeni çıktığım için ne yapacağımı bilmiyorum. Umudum ve hayallerim hala diri. O noktada şüphe yok. İnsan iradesi ve düşüncesi cezalandırılamaz. Asıl değişmesi gereken cezalandıranın kendisidir." MA/AĞRI

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.