Aysel Tuğluk’tan korkuyorlar

Kadın Haberleri —

Canan Arın

Canan Arın

  • “Aysel Tuğluk için 1000 Kadın” kampanya imzacılarından kadın hakları aktivisti avukat Canan Arın, Tuğluk’un ısrarla cezaevinde tutulmaya çalışılmasının nedeninin ondan korkmaları olduğunu kaydederek, haksızlıkları utançla karşıladığını belirtti.

ESRA SOLİN DAL / MA-İSTANBUL 

Kürt kadın siyasetçi ve Türkiye siyasetinde ilk kadın eşbaşkan olan avukat Aysel Tuğluk’un demans hastalığı ilerledikçe çeşitli çevrelerden de serbest bırakılmamasına tepkiler artıyor.

“Aysel Tuğluk için 1000 Kadın” kampanya imzacılarından kadın hakları aktivisti avukat Canan Arın konuya ilişkin değerlendirmede bulunarak, Tuğluk’un serbest bırakılmamasının işkence olduğunu ifade etti.

Yalnız başına yaşamını idame edemez

Arın, Tuğluk’u uzun yıllardır Kürt kadın hareketinde, insan hakları mücadelesinde bir avukat ve hukuk araştırmacısı olarak yaptığı çalışmalardan, verdiği mücadelelerden tanıdıklarını belirtti. Arın, Tuğluk’un unutkanlık, yaşadıklarını ve konuşacağı kelimeleri hatırlayamama, tekrar tekrar sorma ve anlatma, yürürken denge bozukluğu gibi çok belirgin hafıza kayıpları yaşamasına rağmen serbest bırakılmadığını dile getirdi. Arın, hastane raporlarının Tuğluk’un hastalığından dolayı yalnız başına yaşayamayacağını bildirmesine rağmen tahliye edilmediğini vurgulayarak, ATK’nin iktidarın bir “özel kurumu” gibi çalıştığını belirtti. Arın, ATK’nin Tuğluk’un özgürlüğüne kavuşmasını engellemek için özel çaba harcadığını söyledi. 

Hukukta ‘kısmi savunma’ yoktur

Arın, Tuğluk’un annesi Hatun Tuğluk’un cenazesine dönük “düşmanca” saldırının Aysel Tuğluk’un “demans” hastalığına yakalanmasında etkili olduğuna dikkat çekerek, ATK’in “kısmi savunma yapabilir” diyerek, Tuğluk’u cezaevinde tuttuğuna işaret etti. Arın, “Türk Ceza Hukuku’nda ‘kısmi savunma’ diye bir şey yoktur. Bu nedenle Aysel Tuğluk’a yapılanlar tamamen bir işkencedir” dedi.

İfade özgürlüğü kavramı yok oldu

Tuğluk şahsında tüm siyasi ve hasta tutuklulara işkence yapıldığına değinen Arın, “Bugün bu hukuksuzluklar sadece Aysel Tuğluk’a değil, siyasi suçlardan tutuklu olan herkese yapılıyor. Bugün Osman Kavala, Selahattin Demirtaş ve nicelerine de yapılanlar da aynı politikaların ürünüdür. Türkiye’de hiçbir suçları olmayan binlerce insan sırf farklı düşündüklerinden dolayı cezaevindeler. Çünkü Türkiye’de ifade özgürlüğü kavramı tamamen yok oldu. Hukuk adeta adli suçluları aklamak için çalışan bir kavrama dönüşmüş. Ama aynı hukuk ve yargı siyasi suçlulara karşı insafsızca ve orantısızca cezalar veriyor. Bu nedenle hastalığı giderek ilerleyen Aysel Tuğluk’un henüz tedavi olma şansı varken derhal tahliye edilip tedavisinin yapılması gerekir” diye belirtti.

Kadın kimliklerine bir saldırı var

Türkiye cezaevlerinde özellikle kadın tutuklulara karşı sistematik saldırı ve işkenceye varan hak ihlallerinin olduğunu dile getiren Arın, sözlerini şöyle sürdürdü: “Cezaevlerinde kadınların özellikle kadın kimliklerine bir saldırı söz konusu. Kadın tutuklular regl olduklarında ped almak istediklerinde bile sorun yaşıyorlar. Ya çok az alıyorlar ya da hiç almıyorlar. Cezaevi kantinleri ihtiyacı karşılamaktan çok tutuklular üzerinde birer soygun mekanizmasına dönüşmüş durumda. Cezaevlerinde insanların kendi cezalarını çekmesinin yanı sıra devlet çeşitli işkence ve cezalar verip uyguluyor. Aysel Tuğluk, eğer avukat olmasaydı ve siyasi bir kimliği ve misyonu olmasaydı, kadın mücadelesinde güçlü bir mücadele yürütmeseydi bu muameleye tabi tutulmayacaktı. Yani hepsinden azade olarak bunların bir kadına yapılması korkunç ve kabul edilemez. Türkiye’de yapılan haksızlığı utançla karşılıyorum. Bundan derhal vazgeçilmesi gerekir.”

Farklılıklara tahammül yok 

Türkiye’de hukuk ve demokrasinin olmadığını aktaran Arın, “Bu ülkede Tahir Elçi, Hrant Dink, Uğur Mumcu gibi insanları göz göre göre katlettiler. Bu ülkede düşünen, entelektüel ve demokrasiden yana olan kimseye tahammülleri yok. Özellikle Aysel Tuğluk’un annesinin cenazesine yönelik yapılan saldırı aslında bu ülkede ötekilere yapılanların bir özeti niteliğindedir. Hangi din ve etnik kimliğe sahip olursa olsun, evrensel insan hakları ve normları dünyadaki bütün insanlar için geçerlidir” şeklinde konuştu.

ATK, uydurma raporlar veriyorlar

“ATK güvenilirliğini kaybetmiştir” diyen Arın, ATK’in korkudan hekimlik görevini yapamadığını ve uydurma raporlar verdiğini belirtti. Dünya avukatlar gününde Tuğluk’un cezaevinde bulunduğu için mesleğini yapamadığını anımsatan Arın, şunları dile getirdi: “Tuğluk’un hastalığının ilerlemesi ve artık mesleğini de yapamayacak durumda olması, içinde bulunduğumuz durumun vahametini ortaya koyuyor. Bu ülkede artık hukuk diye bir kavram kalmadı. İçinde bulunduğumuz durumda gerçek avukatlık mesleğini yapmak bir kahramanlık haline geldi. Çünkü bugünün yargıçları AKP’nin eski avukatları olarak yargı mekanizmalarına yerleştirdiler ve hükümetin talepleri, istekleri doğrultusunda karar veriyorlar. Aksi kararlar vermek neredeyse artık imkansız, hepsi siyasileştiler. Tam da bu nedenle Aysel Tuğluk’tan kokuyorlar ve onu ısrarla cezaevinde tutuyorlar.”

Kampanyalara daha çok destek verilmeli

Başta kadınlar olmak üzere özgürlük ve demokrasiye inanan herkesin Aysel Tuğluk’un sesi olması gerektiğini belirten Arın, “Bir kadın olarak da Tuğluk’a ilişkin başlatılan kampanyalara daha çok destek verilmesi ve gerekirse yeni etkinliklerin yapılması gerektiğini düşünüyorum. Ve derhal tahliye edilmesini istiyorum” dedi.  

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.