Kurumlar kapatıldı, kadınlar durmadı

Kadın Haberleri —

Kadın atölyeleri / Van

Kadın atölyeleri / Van

  • Kadın mücadelesi, akışkan ve yaratıcı özelliğinden kaynaklı hiçbir kurum veya mekanla sınırlı değil. Gasp edilen belediyelere atanan kayyumların kapattığı kurumlardaki kadınlar da mücadeleden kopmadı, kadın mücadelesi ve örgütlenmesi her yerde örmeye devam ediliyor.

NUDA KOÇAK/WAN

HDP’li belediyeler döneminde açılan Kadın ve Aile Hizmetleri Daire Başkanlığına bağlı bir kurum olan Rojin Kadın Yaşam Merkezi, bir süre yaptığı çalışmalarla toplumda önemli oranda bir karşılık bulmuş, kadınların eğitsel, kültürel, sosyal ve sanatsal ihtiyaçlarının karşılanmasında büyük bir özveriye imza atmıştı. İktidar tarafından gasp edilen belediyelere devlet memurlarının kayyum atanmasıyla birlikte bu ve buna benzer kurumlar kapatılarak, toplumsal bir ihtiyacın ve talebin de karşılıksız kalması sağlandı.

Van Büyükşehir Belediyesi'ne kayyum olarak atanan Mehmet Emin Bilmez, atanır atanmaz 9 Eylül 2019'deki yaptığı ilk değerlendirmede, "Kaynaklarımız tamamıyla Van halkının mali müşterek hizmetlerine sunulacak. Şeffaf bir yönetim sergileyeceğiz. Herkesi kucaklamaya çalışacağız" dedi. Bu “kucaklama”, Kürtçe bir deyim olan "heskirina hirçê" gerçeğini akla getiriyor. Adeta nefessiz bırakan bir kucaklama… Bu “kucaklama”, zırhlı araçlar eşliğinde çok sayıda polisin belediyeyi kuşatmasıyla gerçekleşti. Halkın “mali müşterek hizmetleri” için ayrıca beton duvarlar da hizmete sunuldu. “Şeffaf bir yönetim” gerçeği de böylece gözler önüne serildi. İşte tam da bu müşterek hizmetleri halka sunma adına, kadın kazanımlarını ortadan kaldırma girişimleri başladı. Bunun yerine, erkeğin hüküm sürdüğü, eril bir alan yaratılmak istendi.

Öyle de yapıldı

Kayyum, 2019'da Van Büyükşehir Belediyesi Kadın ve Aile Hizmetleri Daire Başkanlığına bir erkek atayarak, belediyeye “ciddi külfet" yarattığı gerekçesiyle Rojin Kadın Yaşam Merkezi’nin tüm birimlerini kapatıp 50’ye yakın çalışan kadının işine son verdi.

İhtiyaçların sonucuydu

Rojin Kadın Yaşam Merkezi, demokratik, ekolojik, kadın özgürlükçü paradigmanın elzem kıldığı bir projeydi. Bu proje, büyük emekler sonucu ortaya çıktığı gibi, saha çalışmalarında projenin içeriğinin oluşturulmasında bölgedeki kadınların görüş ve ihtiyaçları da belirleyici oldu.

İhtiyaçtı; çünkü kadınlar yaşamın her alanında belirli kodlar ve görevlere sıkıştırılıyordu. Örneğin; Kürt kentlerinde şiddet, taciz, istismara maruz bırakılan kadınların başvuru yapacakları kurumlar yok denecek kadar azdı. Öte yandan kadın istihdamını geliştirecek sosyal kültürel alanlar da çok kısıtlıydı. Rojin Kadın Yaşam Merkezi kadınlar açısından önemli bir mekân oldu; çünkü kadınların çoğunluğu başvuru için kısıtlı olan kurumlarda ana dillerinde kendilerini ifade edemiyor, Kürt kadın kimliğinden kaynaklı da birçok ayrımcı yaklaşımla karşı karşıya kalıyordu. Hal böyle olunca o kurumlarda da tekrar tekrar şiddete maruz bırakılıp herhangi bir işlem yapamadan geri dönmek zorunda bırakılıyordu. Bu da elbette kadın ve Kürt kimliğine karşı tahammülsüzlüğün bir sonucuydu.

Sadece bunları ele aldığımızda bile kadınların neden Rojin Kadın Yaşam Merkezi'ne ihtiyaç duyduğunu anlayabiliriz.

Çalınmadık kapı bırakılmadı

Kadının hem sosyal, kültürel hem de ekonomik ihtiyaç ve taleplerine karşılık olacaktı. Ancak iktidar zihniyeti, bunu kendisi için bir tehlike olarak gördü ve projeyi kriminalize ederek iptal etti. Van Büyükşehir Belediyesi'ne bağlı olarak 2014'te faaliyet yürütmeye başlayan Rojin Kadın Yaşam Merkezi, Kadın Ekonomisini Geliştirme Şube Müdürlüğü, Eğitim ve Araştırma Şube Müdürlüğü, Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Şube Müdürlüğü kapsamında 50'e yakın kadın çalışanla Wan merkez, çevre ilçeler ve mahallelerinde çeşitli çalışmalar yürüterek, adeta çalınmadık kapı, girilmedik sokak bırakmadı.

El sanatları, seramik, tekstil atölyeleri

Kadın Ekonomisini Geliştirme Şube Müdürlüğüne bağlı olarak İşkur ve Kosgeb ile ortaklaşa projeler kapsamında tekstil, kilim dokuma, el sanatları, seramik, gümüş işlemeciliği gibi üretim esaslı meslek edindirmeye yönelik çalışmalar yürüten atölyeler bulunuyordu. Eğitim ve Araştırma Şube Müdürlüğüne bağlı Eğitim Birimi, belirli aralıklarla atölyelere katılan kursiyerlere, Wan merkez ve çevre ilçeler ile mahallelerde “Toplumsal Cinsiyet Rolleri”, “Kadın-Erkek Eşitliği”, “Kadının İnsan Hakları ve Üreme Sağlığı” gibi konular üzerine özgün ve karma eğitim programları düzenliyordu. Aynı zamanda neredeyse bütün Büyükşehir Belediyesi personellerine de toplumsal cinsiyet rolleri üzerine eğitimler veriyordu. Ayrıca talepler doğrultusunda kadınlara okuma-yazma kursu da veriliyordu.

Öz savunma ve Alo Şiddet

Eğitim ve Araştırma Birimi’ne bağlı çocuk oyun alanı, kütüphane, spor salonu, resim atölyesi ve konferans salonunda verilen hizmetler arasında belirli günlerde kadınlara fiziksel öz savunma eğitimi de veriliyordu. Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Şube Müdürlüğüne bağlı olarak ise Danışma Merkezi, Sığınma Evi ve Alo Şiddet hattı bulunuyordu. Müdürlük bünyesinde Van merkezinde Geçiş İstasyonu ile Erciş ilçesinde Danışmanlık Merkezleri kurulum aşamasındaydı. Yaklaşık 500 kişiden fazla kursiyer bu merkezde eğitim aldı. Eğitim Araştırma Birimi her eğitimde en az 50 kişiye ulaşıyordu ve bu birim tarafından yüzlerce eğitim verildi. Kabaca bu birimin ulaştığı kişi sayısı yüzlerle ifade edilebilir.

Kadın düşmanı politikalar

Kadın merkezli politikalara karşı bu düşmanca tavır sadece Van ile sınırlı kalmadı. Kürt kentlerindeki tüm belediyelere kayyum atandı ve ona bağlı kadın kurumları da kapatıldı. Bölge kadınlarını nefessiz, seçeneksiz bırakmak isteyen bu kadın düşmanı politikalar devam etse de kadınlar tarihten bugüne yaşamın her alanında sürekli bir mücadele, sürekli bir öz savunma ihtiyacıyla yaşamı demokratik, ekolojik, kadın özgürlükçü paradigmayla örmeye devam ediyor. 21. yüzyıldayız ve hala sadece bu ülkede, kayıtlı verilere göre yılda 400’e yakın kadın katlediliyor; çocuk istismarları, doğa talanı, savaş, zorla yerinden edilmeler de cabası. Bu haksız, hukuksuz, baskı ve sömürüye dayalı sistemin varlığı, kadın özgürlük mücadelesi etrafında örülen özgürlükçü paradigmaya ihtiyaç duyuyor. Tarihten bugüne benzer birçok gasp ve saldırılar olsa da kadınlar ne kurumlara ne evlere ne de makul rollere sığmayarak, kadın mücadelesini ve örgütlenmesini her yerde örmeye devam ediyor.

Kurum veya mekanla sınırlı değil

Elbette kadın mücadelesi, akışkan ve yaratıcı özelliğinden kaynaklı hiçbir kurum veya mekanla sınırlı değil. Bu sebeple işine son verilen Yaşam Merkezi çalışanı kadınların bir kısmı yine kadın endeksli çalışmalarda, örneğin Jineoloji alanında atölye çalışmalarını sürdürdü. Bir kısmı daha farklı eğitim alanlarında, bir kısmı da kadın platformlarında ve derneklerde çalışmalarına devam ederek kentin yalnızca erkek zihniyet ve siyasetiyle yönetilmemesine dönük adeta bir direnç içerisinde oldu. Tabii ekonomik olarak da büyük bir kısmı işsiz kalarak büyük bir istekle yapmak istedikleri kadın orjinli çalışmaları yapamadı ve küçük çaplı da olsa ya kendi işlerini kurdular ya da farklı alanlarda çalışarak geçimlerini sağlamaya çalıştılar.

Kadının özgürlükçü ve yaratıcı yanlarına darbe vurarak toplumu cendere altına almaya çalışan zihniyet, kısa zamanda kendince bir başarı sağlamış gibi görünse de kadının özgürlük bilinci, inancı ve direnci buna fırsat vermeyecek kadar büyük. Bu bilinç, inanç ve direnç, her nerede olursa olsun varlığını sürdürecek.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.