Bağlılık yeminine sadık kaldı

Kadın Haberleri —

  • Garzan’da şehit düşen Ronahî Dersim, Kürt Halk Önderliğine hitaben yazdığı mektupta şöyle diyordu: “Belki çok genç olabilirim ama beynimde senin ideolojin var. Başkanım, hep seni kendime esas alacağım, ideolojinle kalkıp oturacağım. Zîlanlar, Bêrîtanlar ve Viyanlar gibi olma çabasındayım.”

 

SERDAR SEMSÛR

Kendini halkının ve Önderliğinin özgürlüğüne adayan Kürdistan’ın gerillalarının yazı satırları arasında her geçen gün yeni bir bağlılık yemini ve sözü ortaya çıkıyor. Etkilendiğim bu satırları Yeni Özgür Politika okurlarıyla paylaşmak istiyorum. Bir Garzan şehidi olan YJA-Star gerillası Ronahî Dersim’i (Özlem Atsak) de bu vesileyle tanıtma, anlatabilme fırsatını yakalamanın mutluluğunu yaşıyorum.

‘Can Önder’e’

Ronahî Dersim, büyük özgürlük mücadelesi vereceği bu dünyaya Wan’da, 1990 yılında gözlerini açtı. Zamanın hızlı akışına ayak uydurarak hızlı büyüdü, hızlı olgunlaştı. Genç yaşta Kürt halkının ve Kürt kadınların içinde bulunduğu vahim gerçekliğin farkına vardı, derhal gerilla saflarındaki yerini aldı. Aile ortamında edindiği yurtseverlik bilincini, gerillaya katıldıktan sonra örgüt merkezinde aldığı ideolojik eğitimlerle devrimciliğe dönüştürdü. Olgun kadın devrimci duruşunu edinerek zorlu dönemlerin komutanı oldu. Birçok alanda görev üstlendi. En son mücadele yaşamında yeni sayfayı Garzan’da açtı.

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’a bağlılığını ve duygularını yansıtan bir mektup kaleme aldı. ‘Can Önder’e’ başlığıyla yazdığı mektupta şöyle diyordu:

‘İdeolojinle büyüyorum’

“Merhaba Önder’im, Merhaba Güneş’imiz, her güneş doğduğunda seni görüyorum. Baharın rengiyle ve çiçeklerin güzelliğiyle seni görüyorum. Başkanım, her sabah kendi içimde sana rojbaş çekiyorum. Ve güzel günlere öyle başlıyorum. Sen yok oluşa giden insanlığı yeniden ayağa kaldırdın. Kadın, erkek, genç, yaşlı demeden biz senin ideolojinle yürüyoruz. Şimdi ben 18 yaşındayım ve senin ideolojinle büyüyorum. Belki çok genç olabilirim ama beynim küçük değil. Çünkü beynimde senin ideolojin var. Başkanım hep seni kendime esas alacağım. Ve senin ideolojinle kalkıp oturacağım.”

‘Zîlanlar gibi’

Bu satırlarda gerillayı Önderlikten, Önderliği de özgürlük gerillalarından ayırmanın imkansız olduğunu okuyoruz. Birbirlerini görmemiş olmalarına rağmen Önder Apo’yu anlama ve hissetme o kadar derindir ki, bunun önünde en acımasız tecrit ve esaret koşulları bile duramıyor.

Önder Apo’nun kadına verdiği değerin, kadınlara açtığı fırsat kapılarının ne kadar farkına vardığını, irade ve var olma davasına ilk katılan ve sembol olan yoldaşlarına olan hayranlığını şöyle dile getiriyor:

“Zîlanlar, Bêrîtanlar ve Viyanlar gibi olma çabasındayım. Onlar senin ideolojinle büyüdü ve şimdi tanrıça kategorisine ulaştılar.”

Kürt kadınlar ve gençleri kendi gerçekliğinden koparmaya çalışan sömürgeci, soykırımcı zihniyete tepkisi var Ronahî’nin. “Artık ne anaların ne de çocukların ağlamasını istemiyorum. Her gün anaların ve çocukların binlerce kez zulme maruz kaldıklarına şahit oluyoruz. Ve her an kendi içimde bir volkan gibi patlıyorum. Artık acılara, dökülen yaşlara bir son gelsin istiyorum.”

‘Hayalime ihanet etmeyeceğim’

Mektubunu, Önder Apo’ya olan özlem ifadeleriyle sonlandırıyor: “Keşke bir kuş olup İmralı’ya gelebilseydim. Ve seni kanatlarımın arasına alıp özgürlük dağlarına getirebilseydim. Özgürlüğümüze ve güneşimize kavuştum diyebilseydim. Canım Önderim, öyle bir güzel yaşam bize bahşettin ki ne yapsak da yaşama doymuyoruz. Benim birinci hayalimde seni görmek var, Başkanım seni çok görmek istiyorum. Ve seni çok özlemişim. Canım Başkanım, bir kere seni görüp başımı omuzuna yaslamak isterdim. O zaman dünyada istediğim her şeye kavuşmuş olacaktım. Güneş’ime ve özgürlüğüme kavuşacaktım. Hiçbir zaman bu hayalime ihanet etmeyeceğim. Hep bu hayallerle büyüyeceğim.”

Layık oldu

Ronahî Dersim, 3 ay önce, yani 6 Eylül 2020’de Garzan’ın Şêx Cuma mıntıkasında faşist Türk ordusunun başlattığı operasyonda yaralandı. Bu halde bile son mermisine kadar çatıştı ve mücadeleye katıldığı ilk günkü sözünü hatırladı: “Zîlanlar, Bêrîtanlar ve Viyanlar gibi olma çabasındayım” Düşmanın eline sağ düşmemek için bombasını kendinde patlattı.

 

 

‘İyi ki parti var’

Yoldaşı Ronahî Dersim ile birlikte şehit düşen Besê Havîn (Dilan Arslan) de 2014 yılında katıldığı partisini ve onun önderliğini tanımak ve kendi kişiliğinde fedai çizgiyi oluşturmak için sürekli yoğunlaştı. Avaşîn, Heftanîn ve Botan’da tecrübeler edindi. İyi bir suikastçı olarak kendini yetiştiren Besê, örnek yoldaşlığın ve güleryüzlülüğün sembolü oldu. Yoldaşı Ronahî gibi son mermisine kadar savaştı. 2015 yılında ’Başkanıma’ ile başladığı mektubunda sevgisini şöyle dile getiriyor: 

“Yaşam acılarla dolu; her insanın trajik bir hikâyesi var. Bazen kendimi çok şanslı hissediyorum. Yaşam hep güzel yönleriyle devam ediyor diyorum bazen kendi kendime. İyi ki parti var, çünkü sistemin kirliliğinden kaçıp örgüte sığınan bir sürü yaşam hikâyesi var.

Başkanım, senin bize sunduğun bu yaşama layık olmayacağız diye çok korkuyorum. Bir gün seni göreceğim. Ta ki o gün gelene kadar hep umutla bekleyeceğim. İyi ki gelmişim bu dağlara, özgürlük kokan dağlara. Senin sevgin öyle ki bütün sevgileri geride bırakıyor. Sanki daha önce kimse yokmuş hayatında gibi hissediyor insan. Senin yaşamını da, seni de çok seviyorum Başkanım. İyi ki seni ve partiyi tanımışım ve iyi ki bu yaşamı seçmişim.”

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.