Başka bir tribün, başka bir futbol

Toplum/Yaşam Haberleri —

Karakızıl Gençlerbirliği

Karakızıl Gençlerbirliği

  • Tribünlerde muhalif kimliğiyle bilinen Gençlerbirliği taraftarlarından Kara Kızıl, 7 yıl sürdürdükleri Passolig direnişlerine bu yıl son vererek tribüne girmeye karar verdi. Dünyaya eşitlikçi, demokrat bir yerden baktıklarını söyleyen grup üyesi Emre Toprak, toplumsal muhalefet için tribünlerin yeni bir alan olduğunu savunuyor.

 

MASİS HESKİF/ANKARA

Gençlerbirliği taraftar gruplarından ve muhalif kimliğiyle bilinen Kara Kızıl, 7 yıl sürdürdükleri Passolig direnişlerini bu yıl sonlandırarak tekrardan tribündeki yerini aldı. Grup, 2014 yılında getirilen Passolig’in muhalif tribünleri sindirme ve fişleme gerekçesiyle iktidar tarafından getirildiğini düşünerek bu uygulamaya karşı boykota giderek bir tavır geliştirmişti.

Türkiye ve Kürdistan başta olmak üzere toplumsal olaylara duyarsız kalmayan Kara Kızıl, futbolun ve tribünlerin sadece futboldan ibaret olmadığını savunan bir yerde duruyor. Kale arkası 204 No’lu blokta maçları izleyen grubun arasında kadınlar başta olmak üzere her yaş grubundan taraftar var. Grubun bestelerinde hiç küfür olmamasının yanı sıra tribünde de küfüre karşı bir duruş sergileyerek kimsenin küfür etmesine izin verilmemekte.

Grup zaman zaman polisin engellemesiyle karşı karşıya kalabiliyor. Geçtiğimiz haftalarda oynanan Gençlerbirliği-Boluspor maçında asmak istedikleri Kara Kızıl pankartlarında “Kızıl” kelimesi nedeniyle pankartın asılması engellendi.

Kara Kızıl’ın ikinci jenerasyon ekibinden olan Emre Toprak ile Kara Kızıl’ı, Gençlerbiliği’ni ve tribünleri konuştuk.

2000’li yılların başında

Toprak, Kara Kızıl’ın 2000’li yılların başında, ODTÜ’deki bir yemekhane direnişinde Gençlerbirliği taraftarlarının bir araya gelmesiyle oluştuğunu belirtti. ODTÜ’deki yemekhane direnişindeki dayanışma insanları Gençlerbirliği tribünlerine de taşıyor ve Kara Kızıl adıyla buluşuyorlar. Kurulduktan birkaç sene sonra dağılan Kara Kızıl’ı sonraki jenerasyon, 2007-2008 yılında tekrardan tribünle buluşturuyor. İkinci jenerasyondan olan Toprak, tribündeki asıl amaçlarının Gençlerbirliği tribününde kendileri gibi hayat görüşüne sahip insanları bir araya getirmek ve söyleyecek bir şeyleri olduğunu ispat etmek olduğunun altını çiziyor.

Toplumsal muhalefet tribüne

Kara Kızıl’ın çoğunlukla anarşist, sosyalist, komünist insanlardan oluştuğuna dikkat çeken Toprak, “Üyelerimiz meslekleri varsa meslek örgütlerine üyeler, yine çeşitli siyasi partilerde kendi çalışmalarını sürdürüyorlar. Dolayısıyla devrimci, demokrat kitle kendi araçlarıyla toplumsal olaylara nasıl reaksiyon veriyorsa biz de benzeri bir reaksiyonu tribünde göstermeye çalışıyoruz. Devrimci bir örgüt o konjonktürde ne söylemesi gerekiyorsa biz de tribün koşullarında söyleyebileceklerimizi avazımız yettiğince aktarmaya çalışıyoruz” diyor.

Dayanışma şehir dışına taştı

Toprak, “2008’de gruba dahil olduğumda sayımız 8-10 kişiydi. Yakın çevremizin bizimle maçlara geldiği bir dönemdi. Ama 2011’den sonra grubun büyümesi çok hızlı gelişti. Bunun alt yapısında politik sebepler de Gençlerbirliği’nin bir Ankara dizisiyle popüler olmasının da etkisi vardı. Sürekli olarak yeni insanlar aramıza dahil oldu. Bu etki şehir dışından bazı insanların bizlerle dayanışmasına kadar sürdü. Tribünde, sosyal medyada, sokakta daha çok görünür olmamızdan sonra bizim gibi dünyaya eşitlikçi, demokrat bir yerden bakan taraftar grupları da bizimle daha fazla iletişim kurmaya çalıştı. O iletişimle beraber hem tribündeki sayımızın artması hem de güncel olaylara karşı reaksiyon tavrımızı da değiştirdi” diye anlatıyor.

Adaletsizliğe karşı kuruldu

Toprak, Gençlerbirliği’ni tutmaya karar vermiş insanların profilinin de tam da bu noktada önemli olduğuna vurgu yapıyor. Gençlerbirliği’nin kuruluşuna değinen Toprak, “1923 senesinde Ankara Sultanisi’nde birkaç öğrenci kendilerine adaletsizlik yapıldığını düşünerek bu haksızlığa karşı Gençlerbirliği adında futbol takımı kuruyorlar. Ve bu kulüp iyisiyle, kötüsüyle 98 senedir yaşamakta” diyerek insanların Gençlerbirliği’ni bu duruşuyla da tuttuklarını vurguluyor.

Tribünler yeni bir alan

2009 sonrası mevcut iktidarın işçi sınıfından ve Kürtlerden başlayarak başlattığı devlet şiddetinin seviyesini sürekli arttırdığını belirten Toprak, Tekel İşçileri’nin direnişiyle başlayan direnişin Gezi’ye kadar sürdüğünü ve bu direnişlerle birlikte tribündeki muhalif seslerin de yükseldiğini belirterek şöyle devam ediyor: “Siz eğer emeğin örgütlenme hakkını elinden alırsanız, demokratik taleplerde bulunan azınlıkların, toplulukların kendilerini ifade etme haklarını ellerinden alırsanız bu topluluklar kendilerini ifade edebilecekleri kıyıda köşede kalmış alanlara doğru kayar. Burası da bizce tribün oldu. Gezi’de de tribün gruplarının ve Kara Kızıl’ın bu kadar ön plana çıkmasının sebeplerinden biri de sendikaların, siyasetin, diğer toplumsal alanlardaki temsiliyetlerin artık çok daraltılmış olması, bu alanların artık toplumun taleplerine çok yanıt veremiyor olmasından kaynaklı. İnsanlar tribünlerini bir alan, araç olarak görmeye başladığında kendilerini bir yerde konumlandırmak istiyorlar. İsyan ve zafer şarkılarını toplumsal bir biçimde 20 bin-50 bin kişi senkronize bir şekilde aynı söylediğini düşünün…"

Passolig’e karşı 7 yıl direniş

Toprak, 7 yıl sürdürdükleri Passolig direnişlerine de değindi. Passolig’in tribünlere getirilmesinin temel sebebinin tribünlerde yükselen muhalif ses, kimlikleri bastırmak olduğunu belirten Toprak, Passolig’in özellikle muhalif tribünler yükselişteyken getirildiğini ve o muhalif direnişini kırmak için ortaya çıkarıldığını vurguluyor: “Passolig aceleyle uygulamaya alındı. Bizler ilk çıktığından beri direnişteydik. Bütün yönleriyle Passolige karşı mücadele kararı aldık. Boykot kararı aldığımız ilk sezon özellikle Gençlerbirliği tribününde ortalama yüzde 95 oranında bir boykot gerçekleştirildi. Önceki sezonlarda 19 Mayıs Stadyumu’nda çoğu Anadolu takımıyla kapalı gişe oynarken Passolig sezonunda takım 400-600 kişiye oynadı. Soğuk havalarda ise bu rakam 100-200 kişi oluyordu."

Hukuki mücadele de verildi

Passolig’e karşı hukuki direniş de sergilediklerini ifade eden Toprak, bu hukuki direnişte kazanımlarının da olduğunu belirtiyor. Yine Passolig’e karşı duruş sergileyen birçok tribünle ortak bir cephe kurulduğunun altını çizen Toprak, “Hükümet daha önceden toplumsal reflekslerde dersini almıştı bu yüzden Passolig konusunda asla geri adım atmak istemedi. Eğer Passolig konusunda geri adım atarsa toplum gözünde bir kez daha mağlup olacağını düşündü. Tribünlerin tam olarak mücadele alanı olarak tanımlanacağını biliyordu. Bu yüzden, Türkiye’deki futbolu bitirme pahasına bu inatlarına devam ettiler, hâlâ da devam ediyorlar. Bizler 7 sene sürdürdük direnişimizi, yanlış bilmiyorsam taraftar grubu olarak son kalan grup da Kara Kızıl” dedi.

Hala binler protesto ediyor

Passolig, Türkiye’de ilk önce spor müsabakaları için getirilen ardından birçok alan için uygulamaya koyulan elektronik bilet sistemi. Bu uygulama, 6222 sayılı Sporda Şiddet ve Düzensizliğin Önlemesine Dair Kanun uyarınca Türkiye Futbol Federasyonu tarafından uygulamaya konuldu. 2014 yılında tribünlere getirilen Passolig sistemi ile devlet seyircinin tüm bilgilerine ulaşabilmekte ve kart ücretleriyle şirketi zenginleştiren bir politika gütmekte. Asıl amacı tribünlerdeki muhalif sesi susturmak olan bu sistemi hala binlerce kişi boykot  ediyor.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.