Beyrut’ta kıyamet dehşeti

Dünya Haberleri —

  • Beyrut’ta yaklaşık 3 bin ton amonyum nitratın patlaması sonucu Beyrut Limanı’nın büyük bölümü harabeye döndü, en az 100 insan öldü, 4 binden fazlası yaralandı, onlarcası da kayıp.

Lübnan’ın başkenti Beyrut’ta meydana gelen şiddetli patlama sonrası bilanço ağırlaşıyor. Lübnan Kızılhaç’ına göre can kaybı en az 100 olurken yaralı sayısı 4 binin üzerinde. Sağlık Bakanlığının son açıklamasına göre ise patlamada en az 78 kişi hayatını kaybetti. Patlamadan sonra Beyrut’ta araştırmalar devam ediyor. Patlama bölgesinde 2 bin 750 ton amonyum nitratın bir kargo gemisinde tutulduğu biliniyor.

Beyrut’u yerle bir eden patlamanın nedenleri araştırılıyor. Başbakan Hassan Diab, 2 bin 750 ton amonyum nitrat gibi tehlikeli bir maddenin yıllarca gerekli güvenlik önlemleri alınmadan depolanmasının neden olduğunu açıkladı. Dün sabah itibarıyla patlamaya bir saldırının veya siyasi bir motivasyonun neden olduğuna dair bilgi yoktu.

Büyük bir kaosa doğru

Büyük patlama, zaten büyük bir ekonomik ve siyasi kirizin altında olan Lübnan halkını kaosa sürükledi. Yıkılmış, enkaz haline gelmiş veya yıkılmak üzere olan binalar. Kanlar içinde veya yaralı insanlar, toz tabakası ve parçalanmış camlar arasında yürüyor. Limanın büyük bölümü yıkıldı. Hükümet sarayı, Finlandiya Büyükelçiliği, eski Başbakan Said Hariri’nin rezidansı hasar gördü. Lübnan’daki BM Barış Misyonu (Unifil) gemisi de zarar gördü. Misyon, bazı deniz piyadelerinin yaralandığını bildirdi.

Yüksek sıcaklıkta da

Roket başlıkları dahil patlayıcılar için de kullanılan amonyum nitrat, yüksek sıcaklıkta da patlayabilir. Hatırlanacağı gibi bu renksiz kristaller, 2015’te Çin’in liman kentlerinde Tianjin’de de 173 kişinin ölümüne mal olan bir dizi patlamaya yol açmıştı.

2013’ten beri depoda

Patlayıcı maddenin, Lübnan makamları tarafından 2013’te çeşitli nedenlerle devam etmesini engellenen bir kargo gemisiyle getirildiği söyleniyor. Buna göre; amonyum nitrat yüklü gemi, Gürcistan’dan Mozambik’e gidiyordu. Mürettebatın yakıtı ve levazımatı bitti, sahipleri de gemiyi sahipsiz bıraktı. Mürettebat, daha sonra mahkeme kararıyla bırakıldı. Gemi ise üzerinde tehlikeli yükle limandaki bir depoya çekildi.

Yas ve OHAL

Cumhurbaşkanı Michel Aoun, Bakanlar Kurulu’nun dün için acil toplantıya çağırdı. Aoun, “Sorumlularını bulup gerekli cezayı vermeye kadar durmayacağım” dedi. Başbakan Diab, ülkede yas; kentte de iki haftalık OHAL ilan etti.

Trump’tan saldırı iması

ABD Başkanı Donald Turmp, ‘saldırı’ ve ‘bir çeşit bomba’ ifadelerini kullanarak, patlamanın bir saldırıdan kaynaklanmış olabileceğini ima etti ve “Korkunçu bir saldırı gibi görünüyor” dedi. Beyaz Saray’daki toplantı sorulan soru üzerine Trump, generallerinin, bir kazadan çok bir saldırı ihtimali üzerinde durduğunu ve öyle göründüğünü söylediklerini belirtti. ABD Savunma Bakanlığı yetkilisi ise Trump’ın sözleriyle ilgili yorum yapmak istemedi. Trump’ın ifadesini destekleyecek bir kanıt sunmadı, ancak patlamanın şekline işaret etti. Trump’ın formülasyonu ise zayıf: “Bazı generallerimizle konuştu, bunu bir saldırı olduğunu hissettikleri görülüyor. Benden daha iyi biliyorlar ama inanıyor da görünüyorlar.  BEYRUT

 

Beyrut Limanı

Akdeniz’in en büyük limanlarından Beyrut Limanı, ülke ekonomisinin can damarıydı.

Lübnan Dağları’nın eteklerinde yer alan liman, Doğu Akdeniz’in en büyük ve en işlek limanlarından biri olarak Lübnan ekonomisinde önemli bir role sahip. Roma İmparatorluğu döneminden bu yana Lübnan ve Suriye’yi de kapsayan Levant bölgesinin tarihi boyunca hayati bir bölgesel ticaret limanı ve Doğu ile Batı arasında önemli bir ekonomik bağlantı noktası oldu. Bu önem, limanın Akdeniz’i Ortadoğu’ya bağlayan; Asya ile Afrika kıtalarının geçiş noktasında yer alan stratejik bir konumda bulunmasından kaynaklanıyor.

Osmanlı döneminde 1894’te genişletilerek açılan liman, 1925’te bir süre Fransızların elinde kaldı. 1960’ta Lübnanlıların hakimiyetine geçti. Lübnan’da 1975’te başlayan iç savaşta büyük zarar gören liman, savaşın bittiği 1990’dan beri yeniden yapılanma ve genişleme sürecine girdi.

Beyrut Limanı, konteyner, otomobil, kuru ve sıvı yük ve depolama tesisleri de dahil olmak üzere hem yolcu hem de kargo terminalleri ile 1,2 milyon metrekarelik bir araziyi kapsıyor. Limanın genel kargo alanı 12 depodan oluşuyor ve 120 bin ton kapasiteli bir tahıl ambarını içinde barındırıyor. Ayrıca yıllık 1 milyon 200 bin konteyner taşıma kapasitesine sahip.

Limanın toplam su havzası alanı 1 milyon 2 bin metrekare, toplam rıhtım uzunluğu ise 5 bin 655 metre. Liman, stratejik konumu ve sahip olduğu imkanlardan dolayı dünyanın en büyük denizcilik nakliye şirketleri tarafından aktarma merkezi olarak kullanılıyor.  Lübnan ekonomisinde hayati öneme sahip Beyrut Limanı, ülkeye gelen ithal ürünlerin de büyük oranının giriş noktası olarak biliniyor. 

Doğu Akdeniz’in en önemli limanlarından biri ve Lübnan’ın adeta deniz yolu ile dünyaya açılan kapısı konumunda. Birleşmiş Milletler (BM) Ticaret ve Kalkınma Konferansı’nın (UNCTAD) 2018’de yayımladığı “Sevk Bağlantı Hattı” indeks raporuna göre, sergilediği performans dolayısıyla dünya genelinde 171 liman arasında 38. sırayı aldı. Bölgesel düzeyde Ortadoğu’daki liman ülkeleri arasında aynı indekste 6. sırada bulunuyor. Raporda, hem bölgesel hem de dünya genelindeki sıralamasıyla performansının ne kadar önemli olduğuna dikkat çekiliyor. Liman, jeostratejik konumu itibarıyla Ürdün, Suudi Arabistan, Irak ve diğer Körfez ülkelerinin Akdeniz ile bağlantısını sağlayan önemli limanların başında yer alıyor.

Limanın ülkeye getirisi 2005’ten bu yana kademeli bir şekilde her yıl artmış durumda. 2005’teki toplam geliri 89 milyon iken, 2017’de bu tutarın 313 milyon dolara kadar çıktığı görülüyor. Lübnan hükümetinin kasasına giren net kârın ise 2005’te 14 milyon civarındayken 2017’de 124 milyon dolara yükseldiği belirtiliyor. 

Liman ayrıca, birçok uluslararası gemi nakliyat firmasının Lübnan’da faaliyet göstermesine vesile olup hem yerli hem de yabancı işçileri bünyesinde istihdam etmesini sağlıyor. Bunun yanında özellikle Beyrut’a gelen birçok turist gemisi ve diğer deniz araçları da bu limana yanaşarak ülke ekonomisine katkı veriyor.

 

Ülkem bugün havaya uçtu!

Beyrut’taki patlama, zaten yere kapaklanan bir ülkeyi vurdu. Lübnanlılar, bu kez de kendi hükümetlerinin başarısızlığının kurbanı.

Zeit’tan Thore Schröder, patlama sonrası Beyrut gözlem, izlenim ve röportajlarıyla birlikte genel durumu gözler önüne seren bir analiz yazdı: Patlamanın ardından gece saatlerinde Mar Mikhael bölgesinin pitoresk merdivenlerinde oturan beyaz tenli sarışın yaşlı bir kadın, kendi yaşamının geri kalanına dalmıştı. Belki de 100 yaşını geçmiş evinin girişinde yatan parçalanmış kapısına bakıyordu.

Belki de sonsuza dek

Nasıl olduğunu sordum. “Kocam yaralandı, hastanede. Daha iki ay önce açık kalp ameliyatı oldu” dedi. Yanındaki Afrikalı kadın yardımcısının kanlı elbiselerini işaret etti. Sonra oğlu geldi ve içerideki durumu göstermek istedi.

Önce koridor duvarındaki kanlı parmak izlerini “babamdan” diye gösteriyor. Daha sonra salonun tavan, taban ve duvarlarını cep telefonunun ışığıyla aydınlatıyor. Eski halinden eser yok, diyor.

Sonra üçü de merdivenlerden inerek evlerini belirsiz bir süre için terk ediyor. Belki de sonsuza kadar. Bir zamanların güzel, kavisli ferforje korkuluğu dahil evin balkonu, artık modeli ve markası belirsizleşen bir arabanın üzerinde duruyordu.

Kıyamet sahnesi

Beyrut, Salı gecesi yaşanan büyük patlamanın ilk saatlerinde New York Ground Zero’nun (Eylül 2001 günü yıkılan Dünya Ticaret Merkezi’nin enkaz alanı için kullanılıyor) resimlerini anımsatıyor. Enkaz, tuğla, toz ve cam kırıkları; her tarafı kaplayan cam kırıkları. Mavi ve kırmızı ışıklar karanlıkta yanıp sönüyor. Fonda ise alarm ve siren sesleri. Çığlıklar ve enkaz altındaki inlemeler. Sokaklarda kanayan, aksayan, yaralı insanlar. Binalar, sokaklar yıkılarak birleşmiş. Bir kıyamet gibi…

Önce dev bir alev

Önce şehir merkezinin doğusundaki limanda dev bir alev yükseldi. Görgü tanıklarına göre yaklaşık yarım saat sonra 220 kilometreden fazla mesafedeki Kıbrıs’ta bile hissedilen ve kenti cehenneme çeviren korkunç bir patlama oldu. Sonra kalın bir turuncu siyah duman tabakası şehri örttü. Buharı yıkılan sokaklara çöktü.

Çarşamba sabahı Lübnanlı yetkililer, ölü ve yaralı rakamlarını ve patlayıcı miktarını açıkladı. Çarşamba sabahına kadar siyasi bir saldırıdan söz edilmedi. İsrail yetkilileri de sorumlu olmadıklarını açıkladı.

Hiçbir güvenlik önlemi yoktu

Başbakan Hassan Diab’ın sözcülerinden biri, amonyum nitratın 6 yıldır, hiçbir güvenlik önlemi alınmadan limanda depolandığını söyleyerek, sorumluların hesap vermesi gerektiğini söyledi. Cumhurbaşkanı da bu tür bir depolamayı “kabul edilemez” olarak tanımladı. Bu tür açıklamalar, Lübnanlıların bir kez daha kendi hükümetlerinin başarısızlığının kurbanı oldukları gerçeğini gizlemez.

Siyaset sınıfı umursamıyor

Ekim’de ülkenin bir çok bölgesindeki orman yangınlarına müdahale etmeyen, üstelik yeni vergilerle bütçeyi kurtarma isteyen hükümete karşı kitlesel ayaklanmalar oldu. Siyasi elitler, bu öfkeyi korona önlemleriyle yatıştırdı, ancak yüksek faiz, çevrilemeyen büyük borç ve vergi/hesap hilelerine dayalı finansal sistemin çöktü. Çoğu Lübnanlı haftalar içinde servetlerinin büyük kısmını yitirdi. Hükümet ve Parlamento, Uluslararası Para Fonu’nun (IMF) acil yardım pakete için şart koştuğu reformları engellemeye devam etti. Partiler, çıkarlarını, halkın kan ağlamasına tercih ediyor.

Buğday stokları da

Lübnanlılar, Salı gecesinden önce de acı çekiyordu. Ülkede açlık oranı yükseliyor, üstelik 1.5 milyon Suriyeli göçmen de var. Patlamanın limandaki buğday stoklarına da zarar vermesi, durumu daha da kötüleştirir.

Sağlık sistemi kaldıramaz

Zaten sağlık sistemi, yükselen korona vakalarından dolayı çökmekle karşı karşıya. Hastanelerin bu kadar yaralıyla nasıl baş edeceği bilinmiyor.

Kesin olan, yurt dışından yardımın acil olduğudur. İsrail bile destek sözü verdi. Daha fazla ilişkisi olan Fransa’nın desteği daha gerçekçi olabilir. Almanya Başbakanı Angela Merkel,  yardım sinyali verdi. Hükümet Sözcüsü Yardımcısı Ulrike Demmer, “Lübnan’a desteğimizi sunacağız” dedi.

Lübnanları kendilerini kurtaracak

Elbette her şeyden önce Lübnanlılar, kendilerine yardım edecek. 28 yaşındaki Jade gibi genç insanlar. Patlamadan sonra  Eşrefiye’deki dairesinden Mar Mikhael’deki arkadaşını bulmaya giden Jade, “Onun evinin merdiven boşluğunda yaralı ve bilincini yitirmiş halde buldu. Sonunda bulabildiğimiz bir minibüsle ancak 3. hastaneye yatırabildik. Şimdi nasıl olduğunu bilmiyorum” diyor. Jade ve arkadaşı Pia, gece yarısı limanda alevler yükselmeye devam ederken molozlar arasında arkadaşlarının Fransız buldogunu aramayı sürdürüyor. Pia, sorulara cevap vermek istemiyor, “çünkü ülkem, bugün havaya uçtu” demekle yetiniyor…

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.