Bir vahşetin anatomisi!
Forum Haberleri —

Türk Mukavemet Teşkilatı
- Kıbrıs'ta Türk Mukavemet Teşkilatı’nın çalışmalarını koordine eden ve yönlendiren en önemli birim olan Özel Harp Dairesi Başkanlığı yapan Kemal Yamak’ın Kıbrıs Türk Barış Kuvvetleri Komutanlığı sırasında birlikte çalıştığı isim Esat Oktay Yıldıran’dı.
LEZGIN BOTAN
Son iki yılda Kürtlere karşı çok rafine bir psikolojik savaş yürütülüyor. Yıllardır Sayın Öcalan’ın şahsında Kürt halkına karşı yürüttükleri saldırı dalgasında yeni bir aşamaya geçtiler! Öyle ki ta Selahaddin-i Eyyubi’den başlayarak Şex Seid, Seyid Rıza gibi Kürt büyüklerinden Yılmaz Güney, Ahmet Kaya ve Yaşar Kemal’e varana dek manevi değerlerimize hakaret ve saldırıya başladılar.
Bununla bağlantılı olarak Kürtlerin yakın tarih hafızasını kanatan sembolik tacizlerde de bulunmaya başladılar.
Mustafa Muğlalı, Yeşil ve en son Esat Oktay Yıldıran gibi katilleri gündeme getirerek Kürtlere soykırım mesajı vermekle yetinmeyen faşist güruh, Yıldıran’ın adını İzmir Buca’da bir okula verdiler!
Ben de AKP-MHP-Hüdapar ve Ergenekon Terör Koalisyonu’nun bu alçakça uygulamaları üzerine Yıldıran’ı bilmeyen yeni kuşaklara tanıtmanın önemli olduğunu, aslında hiçbir şeyin tesadüf olmadığını göstermek için bu yazıyı kaleme almayı zorunlu gördüm.
Esat Oktay Yıldıran
15 Şubat 1949 yılında İstanbul’da doğdu.
1970 yılında Kara Harp Okulu'ndan piyade teğmen rütbesiyle mezun oldu. 1974 yılında Kıbrıs’ı İşgal harekatında görev yaptı.
Kıbrıs Savaşı’ndan önce 1971-1974 yılları arasında tuğgeneral rütbesiyle özellikle Kıbrıs'ta Türk Mukavemet Teşkilatı’nın çalışmalarını koordine eden ve yönlendiren en önemli birim olan Özel Harp Dairesi Başkanlığı yapan Kemal Yamak’ın Kıbrıs Türk Barış Kuvvetleri Komutanlığı sırasında birlikte çalıştığı isim Esat Oktay Yıldıran’dı.
12 Eylül 1980 Faşist Askeri Darbesi’nden bir ay önce yapılan Askeri Şura toplantısında, 7. Kolordu ve Sıkıyönetim Komutanlığı’na bağlı tarihi Kürt kenti Diyarbakır’a atanan Özel Harp Dairesi’nin faşist paşası Kemal Yamak ile Yıldıran’ın yolları darbeden hemen sonra bir kez daha Diyarbakır’da kesişti.
Diyarbakır’a gelen Yamak
12 Eylül faşist darbenin Kurdistan’la ilgili planını hemen uygulamaya koymak için kendisine özel bir çalışma ekibi kurdu. İlk aklına gelen isimler arasında Kıbrıs’ta birlikte kirli işler yaptığı Yüzbaşı Esat Oktay Yıldıran oldu.
Böylece Kıbrıs’ta birlikle çalışmış olan Yamak ve Yıldıran ikilisi Diyarbakır’da da birlikte çalışacaklardı.
Yamak, inşasına 1972 yılında başlanan 12 Eylül 1980 darbesinden iki ay önce tamamlanmış ve kamuoyuna “modern cezaevi” olarak lanse edilen Diyarbakır zindanına Esat Oktay Yıldıran’ı Başçavuş Mevlüt Akkoyun'un yerine İç güvenlik amiri olarak atayarak işe başladı.
Yamak, yıllar sonra otobiyografisinde Diyarbakır günleri için şunları yazacaktı: “Harekâtımızda birliklerimiz, nizami birlikler olmasına rağmen, düşüncelerimizi, planlarımızı ve harekâtımızı ‘özel harekât’ ve ‘özel harp’ uygulamalarında yoğunlaştırdık” itirafında bulunmuştur.
Yıllarca Özel Harekât Daire Başkanlığı yapan ve görev aldığı her bölgede hâlâ failleri bulunamayan yüzlerce karanlık olayın birinci derecede sorumlusu olan Kemal Yamak, Diyarbakır Askeri Cezaevi projesi için adeta biçilmiş kaftandı, sömürgeci faşist rejim açısından.
Yamak ve cinayet şebekesi ilk önce sıkıyönetimle ilgili Kurdistan’ın farklı kentlerinde tutuklanan herkesin Diyarbakır’da toplatılması emrini verdi. Bu yöntemle adeta bir Nazi Toplama Kampı oluşturmaya başladı.
Sonrası herkesin malumu olan, Kürt devrimciler ile sosyalist devrimcilere yönelik akla hayale gelmeyecek işkence yöntemleri uygulanmaya koyuldu!
Diyarbakır Askeri Cezaevi’ni, Times gazetesinin yapmış olduğu sıralamada, dünyanın en kötü 10 hapishanesi arasına sokacak olan bu uygulamalardan askerî-idari olarak en üst düzeyde sorumlu olan kişi Kemal Yamak, doğrudan Kenan Evren’den talimat alıyordu.
Yamak’ın sahadaki adamı ise cezaevi iç güvenlik komutanı yaptığı Yıldıran, tutuklulara yaptığı ilk konuşmada şunları söyleyecekti:
“Beni dinle! (O daima karşısındaki kitlenin içindeki bireye seslenirdi) Ben direkmen Genelkurmayın emriyle buraya atandım. Benim adım Esat Oktay Yıldıran’dır. Ben Kıbrıs’ta Rum çocuğunu bıçakla kesmiş, babasının gözlerinin önünde kanını şarap niyetine içmiş adamım” beyanıyla öz karakterini ilan ederek yapacağı vahşetin haberini vermişti.
Bu yıllarda özelde Diyarbakır’a genelde Kurdistan’a atanmış sömürge ordusunun askeri komutanı Kemal Yamak, cezaevi iç güvenlik amiri Binbaşı Esat Oktay Yıldıran ve askeri hakim Emrullah Kaya üçlüsü geceleri içki masasında bir araya geliyorlardı.
5 kişilik Askeri Darbe Konseyi’nin talimatları doğrultusunda durum değerlendirmesi yapıp birlikte planlamalarını yapıyorlardı.
Yıldıran, Diyarbakır Cezaevi'nde 7.Kolordu komutanı Kemal Yamak'ın verdiği geniş yetkilerle cezaevi iç güvenlik komutanı olarak görev yaparken cezaevinde her zaman komando elbiseleri ve "Co" isimli köpeği ile dolaşıp akla hayale gelmeyecek işkenceler yapmaya başlamıştı.
Kendi ifadeleri ile Kıbrıs’ta Rumlara yaptıklarını burada da Kürtlere yapacaklardı.
Koğuşları "Co" adındaki Alman çoban köpeği ile dolaşan Yıldıran’ın tanık ve mağdur beyanlarına göre, mahkumların cinsel organlarını parçalaması için özel eğitilen köpeğine tüm mahkumlar selam vermekle hükümlüydü.
Yüzbaşı Esat Oktay Yıldıran yönetimindeki Diyarbakır cezaevi görevlileri tutuklu ve hükümlülere sadece bilinen işkence yöntemlerinin tamamını uygulamakla yetinmediler, aynı zamanda mahkûmları lağım sularının içine soktular, dışkı yedirdiler, cinsel saldırı, elektrikli işkence, kaba dayakla genç yaşlı demeden kemiklerini kırıncaya dek işkence ediyorlardı.
Yüzbaşı Yıldıran mahkumlara hitaben; "Sizi yola getireceğim. Hafızanızı silip sizi en yakınlarınızın bile tanımayacağı yeni kişiliklere büründüreceğim" diyerek vahşet programını uygulamakta sınır tanımadığını belirtiyordu.
Yıldıran'ın yaptıkları arasında İstiklal Marşı eşliğinde işkence seansları uygulamak, çıplak şekilde spor yaptırmak, erkeklerin cinsel organına ip bağlatarak koşturmak, dışkı yedirmek, tecavüz, kadınlara cinsel işkenceler ve makata cop sokmak gibi insanlık dışı uygulamaları vardı.
"Beni dinle!" diye başlayacaktı konuşmasına. "Ben edebiyattan anlamam, ben dayaktan anlarım. Benim koyduğum kurallara uymayan ceza görür ve ben affetmem. Kimseden de korkmam. Diyarbakır'da silahsız geziyorum. Yüzbaşı işkence yapıyor diyorlar, doğrudur, işkence yapıyorum. Türklük için yapıyorum. Bunu komutan da biliyor. Savcılar, yargıçlar da biliyor. Buraya giren adamın ölünceye kadar tahliye olmasını istemem."
Yıldıran’ın görev yaptığı 1980-84 yılları arasında, cezaevinde PKK'nın öncü kadroları Kemal Pir ve Mehmet Hayri Durmuş, PKK Merkez Komite Üyesi Mazlum Doğan gibi isimler direnişe öncülük ederek şahadete ulaştılar.
Her gün işkenceden geçirdiği tutuklu ve hükümlülere, bunların çoğu Diyarbakır başta olmak üzere diğer Kürt kentlerinden getirilen tanınan saygın insanların ve bilinen ailelerin çocuklarıydı. Onlara sık sık "buraya cezaevi demeyin, burası bir okuldur! Burada Türk milletine layık insanlar olmayı öğreneceksiniz" diye faşist ırkçı dayatmalarda bulunduğu mahkeme tutanaklarına ve kitaplara konu olduğu bilinmektedir.
23.ncü Piyade Tümen Komutanlığı Destek ve Harekât Kıtalarında görevli Piyade Binbaşı Esat Oktay Yıldıran, 22.10.1988 Cumartesi günü askerî lojmanların önünden kalkan, Ümraniye - Topkapı seferini yapmakta olan halk otobüsüne eşi ve bir çocuğu ile bindikten sonra saat 15.00 sıralarında, otobüs Kısıklı semtine geldiğinde, otobüs içinde bulunan bir şahsın ayağa kalkarak, “Esat Oktay sana Laz Kemal’in selamını getirdim” dedikten sonra yakın mesafeden, başına iki el ateş etmesi sonucu Yıldıran’ı öldürüldü.
Suikastçı eylem esnasında oradan geçmekte olan bir özel taksiye silah zoruyla binip olay yerinden ayrılmıştı.
Daha sonra, söz konusu otomobil, Harem Tır Parkı’nda terk edilmiş olarak bulunmuştu. Olay yerinde 2 adet 7,65 milimetre çapında boş kovan ve bir adet mermi çekirdeği bulunmuş, bir mermi çekirdeği de daha sonra maktulün başından çıkarılmıştı.
"Laz Kemal’in selamı var" diyen eylemci tarafından açılan ateş sonucu mermilerden ikisi Piyade Binbaşı Yıldıran'ın boynuna ve sırtına isabet etmiş, bir mermi de otobüste bulunan yolculardan birine isabet etmişti.
Diyarbakır'da iki sefer cezalandırılmak üzere saldırıya maruz kalmış, ancak devrimci adaletten kaçmayı başarmıştı.
Balıkesir ilinin Edremit kazasında, otogarda, silahlı bir saldırıda yaralı olarak kurtulan Yıldıran, en sonunda İstanbul’da belediye otobüsünde devrimci adaletin keskin kılıcından kaçamadı ve hak ettiği cezayı buldu.
23. Piyade Tümen Komutanlığı Destek ve Harekât kıtalarında görevli Piyade Binbaşı Esat Oktay Yıldıran’a yapılan suikastı PKK üstlendi. Saat 21.00'de Cumhuriyet gazetesini arayan bir kişi, "Kısıklı'da cezalandırılan Esat Oktay Yıldıran, PKK tarafından öldürülmüştür. Yıldıran, PKK tarafından "Cellat" olarak adlandırılmıştı.







