Bu ateş sönmez

Rojbin EKİN yazdı —

  • Newroz ateşini bir özgürlük meşalesi olarak taşıyanlar, nasıl ki dünün Dehaq’ının sarayına doğru yürüyüp hesap sorduysa, günümüzün Dehaqlarının da sarayına yürüyebilir ve başına yıkabilir.

Kışın hiçbir hükmü kalmadı artık. Soğuk tüm mevsimleri geride bıraktık. Son cemre düştü, bahara gebe toprak. Hiçbir ilahi kuvvet bu muhteşem güzelliğin yeryüzüne hükmetmesine engel olamayacak ve illaki doğacak, gelecek bahar. Hiçbir esareti tanımıyor bu rengarenk çiçek açan mevsim. Ateşler yakıyoruz şanının güzelliğine, bize sunduğu berekete, ektiğimiz her tohumun filizine ve biriktirdiğimiz tüm hayaller için. Önce dağların zirvesinde ve sonra tüm ovaya yayılan ateşler… Ocaktan ocağa taşınan, meşaleden meşaleye devredilen ateşler. Kutsaldır bu ateş ve söndürülmez. Kadınların nefesinin yettiğince uzayıp giden zılgıtlarıyla beslenir. Yeni günün, Newroz’un ateşidir o.

2635’inci yılını karşılıyoruz Newroz’un. Birçok topluluk ve halk hala bir bahar şenliği gibi kutlamaya devam etse de, Kürtler direnişle özdeşleşen anlamıyla karşıladı hep. Çünkü Kürdistan coğrafyasında tarih boyunca hiçbir zaman zulüm, haksızlık, sömürü, talan ve soykırım eksik olmadı. Asur kralı Dehaq’ın mirasını devralan zihniyet ve devlet oluşumları, çağın yeni Dehaqları olarak hep tarih sahnesinde olmayı sürdürdüler. Bu yüzden direniş Kürtlerde bir yaşam biçimi olarak hep varoldu.

Kürt halkı bu yeni Newroz yılına da günümüzün zalim Dehaqlarına karşı direniş çağrısıyla, ruhuyla giriyor. Zaten günlerdir yakılan Newroz ateşi etrafında bir araya geliyor. Zulme karşı biriken öfkeyle, özgürlüğe olan umutla, inançla, özlemle kutsal Newroz ateşinin etrafında bir ibadet gibi direnişi haykırıyor. Bu zulüm düzeniyle hesaplaşmak için gün sayıyor. Ve yarın çok önemli, Newroz direnişinin final günü. Yarın yüzyılın tarihsel Newroz’u olacak belki de.

2023 yılı Newroz’una bu anlamı verecek olan milyonların talebi ve eylem gücü olacak. Bu yüzden yarın şimdiye dek hiç olmadığı kadar bir arada olmaya, toplanmaya ihtiyacımız var. İnsan aklının, yüreğinin kaldıramadığı yüzyılın en büyük zulmüne şahitlik etmiş, acının her rengiyle sınanmış bir halkın, korku eşiğini nasıl yerle bir ettiğine bir kez daha tanıklık etmemiz gerekiyor. Buna bu zulüm cenderesi altında bedel ödeyen, acı çeken, ama direnmekten vazgeçmeyen, boyun eğmeyen herkesin ihtiyacı var. Bu yüzden Newroz geleneğinin direniş çağrısını her dönemden daha çok sahiplenmemiz ve 21 Mart’tan sonraki her güne Newroz ruhuyla girmemiz gerekir. Bunun için nedenlerimiz var, hem de hiçbir merkezi eğilim ölçüsüne vurulamayacak kadar çok nedenimiz var. Dolayısıyla yarın Newroz meydanlarına doğru yürürken kendimize hatırlatmamız gereken şu gerçeklerle gitmemiz lazım:

Faşist, tekçi soykırımcı saldırılarla işgal edilen, yağmalanan ülke topraklarımız için,

Yakılan ormanlarımız, kesilen her bir ağacımız, kurutulan dere yataklarımız, tahrip edilen tüm doğamız için,

Çalınan buğdayımız, zeytinimiz ve suyumuz için,

Yıkılan tarihsel yerleşkelerimiz, kutsal mekanlarımız, ateşgahlarımız ve ibadethanelerimiz için,

Varlığımızın yegane anlamı olan dilimiz, kültürümüz ve kimliğimiz için,

Erkek egemenlikli devlet faşizmi sonucu kaybettiğimiz her bir kadın için,

Enkaz altında bırakılan yüzbinler için ve elbette özgür, demokratik ve eşit yarınlar için Newroz meydanlarında olmalıyız ve direnişi haykırmalıyız.

Newroz ateşini bir özgürlük meşalesi olarak taşıyanlar, nasıl ki dünün Dehaq’ının sarayına doğru yürüyüp hesap sorduysa, günümüzün Dehaqlarının da sarayına yürüyebilir ve başına yıkabilir. Zulüm ve faşizm üzerine kurulan tahtlarını yerle bir edebilir. Buna hem cesaretimiz hem de gücümüz var. Kutlu olsun direniş günümüz… Newroz pîroz be..

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.