Buluşma adresi: Hayatın ve umudun ağacı

Rojbin EKİN yazdı —

  • Bu AĞAÇ etrafında bir araya gelen kadınlar ve halklar gerçeğidir. AĞAÇ’ın temsil ettiği tüm değerlere onlar inanıyor ve bunun için her türlü bedeli ödemeye hazırlar. Özgürlüğü en çok arzulayan ve bunun için en çok mücadele edenler de onlar. Mühür de onlar da özgür gelecek de.

21 yıllık bir faşist iktidarın sonunu getirmeye doğru geri sayım başladı. Türkiye ve Kurdistan’da uzun zamandır özlemini duyduğumuz kitlesel buluşmalar gerçekleşiyor. Açığa çıkan özgürce varolma iradesi ve cesareti karşısında oluşturulan tüm korku duvarları yıkılıyor. İnsanlar adeta “bize bu yaşatılanların ötesi yok” diyerek bu faşist iktidara meydan okuyor. Örgütlü halk gerçeğinin değişim talepleri karşısında hiçbir zülüm düzeninin daha fazla sürdürülebilir olması mümkün değil. Kim daha fazla güçlünün yarışını hiçbir zaman faşist azınlıklar değil, özgürlük ve demokrasi talebiyle birleşenler ve harekete geçen çoğunluk kazanmıştır.

Halkların tarihsel mücadele evreleri böylesi başarı örnekleriyle doludur. Dünya genelinde tüm faşist liderlerin başına gelen kaçınılmaz son, Erdoğan’ın da kaderi olacaktır. Türkiye siyasal tarihinin de böyle örnekleri çokçadır. Gelmiş geçmiş en zalim faşist karakter Erdoğan olsa bile, ondan öncekilerini de iktidardan indiren ve esamesi bile okunmayacak düzeye getiren halkların mücadelesi olmuştur.

Türkiye halkları; Kürt’ü, Türk’ü, Arap’ı, Laz’ı, Çerkez’i, Ermeni’si ve Rum’uyla, bu anlamda büyük bir mücadele deneyimine sahip. İnkar, soykırım ve zulmün denenmiş her türlü uygulamasına karşı hayalini kurduğu özgürlük ve demokrasi talebinden asla vazgeçmemiştir. Dolayısıyla bu dinamikler varoldukça bu talepler de hep varolacaktır. Bir halklar mozaiği olan Türkiye coğrafyasında faşizmin ilelebet olması bu açıdan mümkün değildir. Kürt halkının özgürlük sorunu devam ettikçe, böyle bir hayale kapılmanın varabileceği tek sonun bitmek olacağı unutulmamalıdır.

İdeolojisinin yüzyıl daha iktidar kalacağı hayalini kuran ve Allah tarafından göreve çağrıldığını iddia eden faşist şef Erdoğan, Türkiye’nin demokratik ve özgür geleceğinde Kürt halkının nasıl bir rol oynadığını en iyi bilen, gören ve hesaplayanlardandır aynı zamanda. Türkiye için demokratik, eşit ve özgür bir gelecek öngörmeyen, hatta böyle bir Türkiye’nin kendi ideolojik yapılanmasına büyük bir tehdit olarak gören Erdoğan, bu yüzden en çok da özgürlük ve demokrasi için mücadele eden Kürtleri yok etmeyi hedefledi. Fiziki ve kültürel soykırımı tamamlanmış Kürtsüz bir Türkiye ve gelecek nihai amacıydı. Bunun için durmadan çalıştı. Kürtleri dağda, ovada, -kendi deyimiyle- Türkiye sınırları içinde ve dışında tümden yok edebilecek silahlar üretmeye yoğunlaştı. Kürtlerin haklı özgürlük mücadelesini terörize ederek ittifaklar kurdu. Savaşı, çatışmayı derinleştirdi ve Kurdistan’ın dört bir yanına yaydı. Türkiye’nin refahını ve geleceğini Kürtlerin işgal edilmiş ana toprakları üzerinden örmeyi amaçladı.

Kürt karşıtlığı ve düşmanlığı üzerinden gittikçe yoğunlaşan bu faşist iktidar, başta kadınlar olmak üzere toplumun tüm kesimlerini zamanla daha fazla baskılamaya, nefes alamayacak duruma getirdi. Halklara, kadınlara, emekçi ve ezilenlere karşı ürettiği ayrımcı, inkarcı ve şiddet diliyle ölümün, karanlığın eksik olmadığı bir Türkiye gerçeği yarattı. 7 bin 500’ün üzerinde kadın, iktidarın meşrulaştırmaya çalıştığı erkek egemenliği ve şiddeti sonucu katledildi. Kadın ve çocuk tecavüzleri Türkiye’nin insanlık karnesine utanç notu olarak eklendi. Saymakla bitiremeyeceğimiz insanlık dışı uygulamalarla dolu bir iktidar tarihi ve gerçeğiyle karşı karşıya kaldık.

Türkiye halklarının yükselen değişim talebi ve sesine rağmen bu faşist iktidarın seçim mitinglerinde sıklıkla kullandığı argümanlar ve vaatler hala aynı. Söze hakaret ve küfürle başlıyor, bitirirken de tehdit ediyor. Tekçi, eril, milliyetçi ve cinsiyetçi dille kendisini alkışlayanlara meydanlardan seslenen Erdoğan, Kürt ve kadın düşmanlığı üzerinden oy toplayarak gerçekten hala kazanabileceğini hayal ediyor.

Türkiye’nin gelecek yüzyılına demokrasi ve özgürlük mü, yoksa faşizm ve milliyetçilik mi yön verecek? Bu sorunun cevabını 14 Mayıs günü sandıklar verecek. Kuşkusuz Kürtlerin ve kadınların yapacağı tercih, Türkiye’nin kaderini belirleyecek. İnsan hakları ve demokratik değerler, ilkeler bağlamında sıfırın altına düşen böyle bir ülke gerçeğini ayağa kaldırmak ve inşa etmek kolay olmayacak. Her anlamda yıpranmış, zayıflamış ve yaralanmış Türkiye’nin toparlanması kuşkusuz zaman alacak. Ama önemli olan demokratik ve özgür bir gelecek için kararlı olmak, değişime inanmak ve bunun için umudu yeniden yeşertmek.

Bunun için en doğru adres elbette seçim listesinde bulunan AĞAÇ seçeneği. Bu AĞAÇ etrafında bir araya gelen kadınlar ve halklar gerçeğidir. AĞAÇ’ın temsil ettiği tüm değerlere onlar inanıyor ve bunun için her türlü bedeli ödemeye hazırlar. Özgürlüğü en çok arzulayan ve bunun için en çok mücadele edenler de onlar. Mühür de onlar da, özgür gelecek de.

Yeşil Sol Parti’nin seçmenlerine işaret ettiği seçeneklere EVET mührünü basmak yeterli olacaktır. Özgür ve demokratik yarınların inşası için öncelikli hedef, faşist şef Erdoğan’ın saltanatına son vermek. Mührünüz faşizmin sonu, özgür geleceğin ışığı olacaktır. Bu sorumluluk ve bilinçle oy hakkı bulunan herkesin oyunu kullanacağına ve en doğru tercihi yapacağına inanıyorum. Zafer de bizim özgürlük de...

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.