Çelikten bir irade: CELAL BAŞKALE

Haberleri —

Devletin Kürt halkı üzerinde yürüttüğü inkar ve imha politikalarıyla genç yaşta tanışan ve kurtuluşu PKK saflarında bulan Mahir Koç (Celal Başkale) HPG’de yaptığı eylemlerle devletin büyük hedeflerinden biri oldu. Koç’un geride bıraktığı aile bireyleri devletin öfkesine maruz kalırken, babası işkencelerinin ardından yaşamını yitirdi. Ağabeyi ise gerçek dışı sebeplerle müebbet hapis cezasına çarptırıldı. Koç’un hayatını anlatan ağabey Husret Koç, “Onun iradesi çeliktendi, bükülmez. Şahadeti ile üzülmedik, yıkılmadık her zaman başımız dik olarak durduk” diye konuştu.

9 Nisan 2012’de Amasya’da gerçekleştirdiği eylem sonrası Türk ordusu tarafından düzenlenen operasyonda yaşamını yitiren HPG’li Mahir Koç (Celal Başkale), 1974 yılında Wan’ın Başkale (Elbak) İlçesine bağlı Melkava Köyünde dünyaya gelir. Köyde okul olmadığından dolayı İlkokulu ve ortaokula ilçede bulanan yatılı okula giden Koç, Ortaokul’da Kürdistan’da filizlenmeye başlayan PKK ile tanışır. Köylerine sık sık gelen PKK’lilerden dolayı devletin köylerine baskıları artar. Yapılan zulümlerin ardından köylülere koruculuk dayatılırken, Koç’un ağabeyi ve köyden birçok kişi koruculuğu kabul eder. Ağabeyinin korucu olmasını, baskı ve zulümleri kabullenemeyen Koç, PKK’ye katılır. PKK’ye katılması ile birlikte kısa sürede önemli görevler üstlenen Koç, birçok alanda gerçekleştirdiği eylemlerle kendinden sıkça söz ettirir. 

HPG’li Koç, Zagros, Botan, Soran, Garzan ve Dêrsim alanlarında gerillalık yaparak yaşadığı mücadele tarihi içerisinde birçok kez yaralanmasına rağmen bulunduğu hiçbir alandan vazgeçmeyen ve başarıya kilitlenen biri olarak tanınır. Olgun ve mütevazı kişiliğiyle kabul görülen ve sevilen bir devrimci olarak tanınan Koç ile kalan arkadaşları, ona ilişkin görüşlerini şu sözlerle kaleme dökmüştü: “Nerede en zor iş varsa Celal yoldaşımız hep o zor işi başarmak için vardır. Ve nerede en zor bir alan varsa o, zor alanları devrim için açmak için vardır.” 


Baba Koç işkenceden hayatını kaybetti

Gerçekleştirdiği eylemlerle gündeme gelen Koç’un infaz edilmesi için Türk ordusu tarafından özel operasyonlar düzenlenir. Türk ordusunun özel birliklerle gerçekleştirdiği operasyonlar, Koç’un eylemleriyle sonuçsuz kalır. Koç’un gösterdiği direniş karşısında başarısız olan devlet güçleri, çözümü ailesine baskı uygulayarak ona ulaşmaya çalışır. Devletin aileye yönelik baskılarında baba Sıdık Koç, sık sık gözaltına alınarak işkenceye tabi tutulur. Baba Koç, işkenceden ötürü 2000 yılında yaşamını yitirir. Babanın yaşamını yitirmesinin ardından aileye yönelik baskıları sürdüren devlet, Koç’un ağabeylerini sık sık gözaltına alarak gözdağı vermeye çalışır. Gözaltına alınan Ağabey Bülent Koç, son olarak gördüğü işkencelerin ardından müebbet hapis cezası alır.

Ailenin yaşadığı zulüm, baskı ve işkence dolu yıllara dikkat çekerek Koç’un hayatını anlatan ağabey Husret Koç, 8 çocuklu aile içerisinde Mahir’in farklı bir çocuk olduğuna dikkat çekti. Koç’un köyde çocuklarla çok iyi iletişim kurduğunu dile getiren ağabey Koç, kurduğu iletişimle her zaman çocuklar içerisinde öncülük eden bir kişiliği sahip olduğunu belirtti.

Köylerinde okul olmamasından dolayı, Mahir’in 7’nci sınıfa kadar yatılı okulda kaldığını ifade eden ağabey Koç, Mahir’in PKK’ye olan sempatisinin okulda fark edilmesinin ardından 1993 yılında okuldan uzaklaştırıldığını söyledi. Mahir’in 1994 yılında PKK saflarına katıldığını dile getiren Koç, şöyle devam etti: “Celal katılım yaparken, ben o ara asker gittim. Askerden gelince gördüm ki ailem devletin baskısı altında, yaşlı olan babam her gün evden alınıp karakola götürülüyordu. Babam, 1997 yılında Mahir’i görmek ümidiyle İran’a giderek Kelareş alanına geçti. Mahir’le görüşen babam, Mahir’in en büyük isteğinin köyde koruculuk sistemini kabul eden herkesin o kirli sistemden istifa etmesi olmuştu. Babam geri dönüşte kimseye haber verilmeden alay komutanlığına götürülerek günlerce işkenceye tabii tutuldu.” Babasının yoğun işkenceden dolayı yataklara düştüğünü dile getiren Koç, babasının bir kaç yıl yatalak kaldıktan sonra yaşamını yitirdiğini söyledi. 


‘Devlet hep Mahir’i soruyordu’

Mahir’in katılımı ve babasının vefatıyla birlikte devletin aileye yönelik giderek artan baskı ve işkencelerin hız kesmediğini dile getiren Koç, 98 yılında devletin bir komplosuyla kardeşi Bülent’i tutuklayarak müebbet hapis mahkum ettiğine değindi. Ağabey Koç, anlatımlarını şöyle sürdürdü: “Mahir’e ulaşamayan devlet, öfkesini çıkartmak için aile üzerinde baskı ve şiddeti arttırdı. Ben ve Bülent’i defalarca kez günlerce işkenceye götürdüler. Mahir’i çok az gördük. Devlet Mahir’in üzerinde çok fazla duruyordu. Biz nerde olduğunu bilmezken, devlet koruculara ‘Mahir Koç Dêrsim’de, Hakkari’de, Dörtyol’da, ya da Karadeniz’de’ olduğunu söylüyordu. Mahir’in eylemleri sürekli ses getiriyordu. Karadeniz’de görev yaparken ismi ön plana çıktı. Şahadetinden bir ay önce Başkale’de korucularla yapılan toplantıda komutanlar ‘Celal’in ailesi buraya gelsin’ demişti. Koruculara ‘Celal şimdi Karadeniz’de çalışma yürütüyor. Devlet ve Başbakan Erdoğan, Mahir arkadaşın üstünde özellikle duruyor, kesinlikle öldürülecek’ diye söylemişlerdi.”

“Devlet bizden Karadeniz’e gidip Mahir öldürülmeden teslim olmasını söylememizi istiyordu” diyen ağabey Koç, “Bize bu çirkin tekliflerde bulunanlara Mahir’in teslim olmasının mümkün olmadığını ve gitmeyeceğimizi söyledik” diye konuştu. Ağabey Koç, “Heval Mahir, savaşçı yönüyle ön plana çıkıyordu. Zoru seven bir kişiliği vardı. Şahadetini televizyonlardan öğrendik, korkmadık, inanmadık. Onun düşmanın eline geçmeyeceğini biliyorduk. Bize cenazesinin Amasya’ya götürüldüğü söylendi. Cenaze’nin her koşulda Ankara’ya götürüleceğini tahmin edebiliyorduk. Başbakan Erdoğan’ın yanına gitmesi lazım ve onunda cenazesini görmesi lazımdı. PKK özgürlük mücadelesi yolunda çok şehit verdi, ama hiçbirinin cenazesi Ankara’ya götürülmedi. Erdoğan’ın talimatı ile bizzat Hakan Fidan ve İdris Naim Şahin’in koordinasyonu içerisinde bir yoldaşı ile birlikte şehit edildi” diye belirtti. 


‘Mahir gülümseyerek şehit düşmüş’

Cenazeyi almak için Ankara’da Adli Tıp Kurumu’na gittiklerini belirten ağabey Koç, “Cenazeyi teşhis ederken içeride savcı ve sivil giyimli 3-4 kişi vardı. Heval Mahir’e benzediğim için beni görünce sevindiler. Hayretler içinde kaldım. Hala öldürüldüğüne inanmıyorlardı. Bedeni paramparça edilmişti. Şehit arkadaşın kulağı, burnu, gözü kısaca hiçbir şeyi kalmamıştı“ diyerek cenazelere yapılanları anlattı. “Başsavcı gelip ‘uzun çeneli biri var’ dedi ben de bu Mahir’dir dedim. Mahir’in cenazesini ışığa getirdiklerinde baktım ve Mahir öldürülmemiş diye düşündüm. Yüzünde hiçbir iz bulunmuyordu. Gülümsüyordu. Tek bir kurşun yarası vardı kalbi üzerinde başka hiçbir şey yoktu” diyen ağabey Koç, HPG’li kardeşinin kalbine isabet eden tek bir kurşun ile hayatını kaybettiğini söyledi. Kardeşi Mahir’in gülümseyerek hayatını kaybettiğinin altını çizen Koç, “Gülümseyerek şehit düşmüş. Ben öldüğüne inanmıyordum. Elimi vurduğumda soğuktu bedeni. Dışarı çıkınca 20’den fazla üst rütbelinin toplandığını gördüm. Birbirlerinin elini sıkarak sarılarak şahadetini kutluyorlardı. Heval Mahir olduğunu öğrendikleri zaman dünyalar onların olmuştu. ‘Heval Mahir gibi binlerce kahramanımız var’ deyip cenazeyi teslim alarak toprağa verdik” diye konuştu. 

Kürdistan dağlarında binlerce Mahir’in olduğunu söyleyen ağabey Koç, “Mahir’in şahadeti ile üzülmedik yıkılmadık her zaman başımız dik olarak durduk. Mahir’in iradesi çeliktendir, bükülmez. Otopsi raporunda 57 gün boyunca sadece otla beslenmiş nasıl dayandığına Adli Tıp uzmanları şaşırmış. Çelik gibi bir vücudu vardı. Çok eziyet çektiklerini aç kaldıklarını biliyordum. Böyle bir iradeye ne denir bilmiyorum” diye konuştu. 57 gün bir şey yemeden dayanan kardeşinin ve onun arkadaşının iradesinin inancı ile bağlantılı olduğuna dikkat çeken ağabey Koç, “Kavgada bire bir dövüşte düşmeyeceğini biliyorduk. Mahir’in en çok istediği şey ailesi ve köyü birlik olsun ve koruculuğun bitmesiydi. Bunu göremedi umarım kendi köyümüz başta olmak üzere tüm Kürdistan’da, devletin kirli politikası olan koruculuk sistemi artık son bulur ve Kürdistan’ın 4 bir parçasında ulusal birlik sağlanır” diyerek sözlerini tamamladı.


MEHMET DURSUN/DİHA/WAN

paylaş

Haberler


   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.