Çocuklarla ilk temas hayati

Kadın Haberleri —

.

.

  • Çocuk ve ergen terapisti Hilmi Kaan, deprem enkazından çıkarılan çocuklarla ilk temasın şefkatli bir ses tonuyla yapılması  ve “reel yaşama davet etmek” gerektiğini belirterek, eğer çocuk sorulara yanıt vermiyorsa ısrarcı olmamak ve çocuğu telkin etmek gerektiğini” söyledi.

MIHEME PORGEBOL

Merkez üsleri Mereş’in (Maraş) Pazarcık ve Elbistan ilçeleri olan yıkıcı depremlerin ardından en çok konuşulup tartışılan konulardan biri de kayıp çocuklar oldu. Enkaz altından çıkarılıp ebeveynlerine ulaşılamayan veya deprem merkezlerindeki telaşın ortasında kaybolan çocuklara nasıl yaklaşılması, yaşadıkları şok sebebiyle onlarla nasıl iletişim kurulması gerektiği soruları ise en önemli başlıklardan biri. 

Konuya ilişkin bilgilendirmede bulunan Toplumsal Dayanışma için Psikologlar Derneği üyesi klinik psikolog, çocuk ve ergen terapisti Hilmi Kaan bu çocuklarla kurulacak diyalogda, öncelikle çocuğun yaşının gözetilmesi gerektiğini söyledi. Okul yaşından önceki çocukların anın şokuyla kendilerini ifade etmekte zorlanabileceğini, daha büyük çocukların ise sorulara yanıt vermesinin daha kolay olabileceğini söyleyen Kaan, “Çocukların kendilerini ifade etmekte zorlandığı durumlarda ısrarlı davranmak onları daha fazla korkutabilir. Bu yüzden öncelikle çocukları kalabalıktan uzaklaştırıp daha sakin bir yere götürmek gerekiyor. Ancak bunları yaparken de dikkatli olmak gerekiyor. Çocukla nasıl iletişim kurulması gerektiğini bilmeyen kişiler tarafından o an için panikle yapılan çeşitli müdahaleler çocuklar için korkutucu olabilir” dedi. 

İlk önce çocukları sakinleştirin

Hilmi Kaan

“Her şeyden önce çocuklara yalan bilgi verilmemesi gerekiyor. Eğer gerçekten emin değilsek çocuklara ‘annen-baban hayatta, bulacağız’ gibi şeyler dememek gerekiyor fakat durumu tamamen gizlemek de doğru değil. Çocukların başta ‘Şimdi burada hepimiz güvendeyiz’, ‘Bir şey olmadı’, ‘Tamam, iyisin’ gibi ifadelerle sakinleştirilip sonrasında da gerçeklerin olabildiğince anlayabilecekleri dille ve fazla da detaya girmeden anlatılması gerekiyor. Binaların yıkıldığı, insanların binaların altında kaldığı gibi grift anlatımlar tercih etmek doğru değil, ki çocuklar da bu durumu anlayamazlar zaten” diyen Kaan çocukların nerede bulunduğunun da iletişimde önemli bir değişken olduğunu söyledi. Kaan, çocuğa göçük altından çıkarılmışsa başka, hastanedeyse başka bir dil kullanmak gerektiğini vurguladı. 

Güvenilir ellere teslim edilmeli

Çocukla ilk temasın şefkatli bir ses tonuyla yapılması gerektiğini ekleyen Kaan, “Nasılsın, iyi misin”, “Neler yaşadın?”, “Adın ne?”, “Ebeveynlerinin adı ne?” gibi sorular sorarak çocuğu “reel yaşama davet etmek” gerektiğini hatırlattı. Eğer çocuk bu sorulara yanıt vermiyorsa ısrarcı olmamak ve çocuğu telkin etmek gerektiğini de ekleyen Kaan, şu ifadeleri kullandı: “Bu sorular sonucunda da çocuktan bilgi alınamıyorsa devlet güvencesi altına alınması gerekiyor. ‘Ben koruyucu anne olurum’, ‘Kendi çocuğum gibi bakar, süt veririm’ şeklinde çocukları alıp götürmek isteyenler olabiliyor. Bunları alandan da duyuyoruz, psikolog örgütlerine de bu yönde çağrılar düşüyor. Bunlar kesinlikle doğru değil ve çok tehlikeli şeyler. Çocukların ya orada bulunan güvenilir bir STK’ya ya da son çare olarak bir kolluk görevlisine teslim edilmesi gerekiyor. Herhangi birisine kesinlikle teslim edilmemesi gerekiyor. Kendimiz gözü kapalı bir şekilde güvenmediğimiz hiçbir yere çocuğu teslim etmemeliyiz. 

Hikaye yoluyla iletişim kurun

Okul çağına gelmiş çocuklarda ise konuşarak bilgi alınamıyorsa beraber bir şeyler çizerek veya hikayeler anlatarak bilgi alınabilir. Örneğin bir hikaye uydurarak: ‘Küçük bir çocuk varmış, ailesiyle mutlu mesut yaşarmış. Ama sonra tam olarak anlayamadığı olaylar yaşanmaya başlamış. Çevresinde güvenebileceği kimse kalmamış ama dışarıda mutlaka güvenebileceği birileri varmış. Ama bu çocuğun güvenebileceği o insanlara ulaşması gerekiyormuş. Bu çocuğa nasıl yardımcı olalım? Bunun için kime gidebiliriz?’ diye sorular sorduğunuzda, çocuğun cevapları bize bilgi verebilir. Çocuk ‘halasına gidebilir’, ‘komşusuna gidebilir’ gibi yanıtlarla aslında kendinden yola çıkarak bir şeyler söyleyecektir. Çünkü çocuk aslında kendisi ve bildiği, tanıdığı dünya adına cevap veriyordur.” 

Psiko-sosyal çalışmalar ne zaman?

Afetlerde psiko-sosyal destek çalışmalarının ancak afetin fiziki etkileri biraz hafifleyince başladığını ekleyen Hilmi Kaan, “Şu an insanlar açlıkla hayatta kalmanın derdindeler. Bu tür bir durumda insanların ruh haline dönük bir çalışması yapılması doğru değil, sağlıklı da değil. Bu alanda çalışma yapan kurumların saha çalışmaları önümüzdeki hafta itibariyle sağlıklı bir şekilde yapılmaya başlanacak. Şu anda dernekler sahada fizibilite çalışması örgütlemeye çalışıyor. Bölgede nelere ve kaç gönüllüye ihtiyaç duyulduğunun tespiti yapıldıktan sonra gönüllü başvuruları alınacak. Afet sonrası destek kritik bir nokta; çünkü insanlar o an yaşadıkları kaygı, korku, şok ve yoğun öfke sebebiyle normal olarak uzatılan yardıma bile tepkiyle karşılık verebiliyorlar. Bu çok insani bir durum olmakla beraber bu durumdaki insanlarla nasıl temas kurulması gerektiğini bilen insanların da oralara gitmesi lazım. O yüzden dernekler daha önce benzer afet durumlarında alanda bulunmuş insanları önceliklendirip göndermeli. Daha sonra ihtiyaç duydukça hem bölgeye giderek hem de uzaktan yardımcı olabildiğimiz kadarıyla yardımcı olmak adına örgütleniyoruz. Oradaki fiziki şartlara bağlı olarak da zamanla birçok şey değişecek ve birçok ihtiyaç belirecektir. Örneğin: Kurulacak çadır kentlerde en az bir çadırın çocuklarla bu tür faaliyetlerde kullanılabilecek şekilde veya çocuklarla özel görüşmelerin yapılabileceği şekilde kurulması gerekiyor” ifadelerini ardından, önümüzdeki günlerde sahaya ineceklerini söyledi. 

Çocuklar kaçırılıyor mu?

Kayıp ve refakatsiz çocukların durumuyla ilgili görüşlerine başvurduğumuz HDP Çocuk Komisyonu Eşsözcüsü Nuray Türkmen de bu konuda toplumda gelişen hassasiyetin olumlu olduğunu ancak çocuklar için endişelenmemek gerektiğini belirtti. Çocuklar için çalışmalarının sürdüğünü ve daha kapsayıcı çalışmalar için de tam hız çalıştıklarını belirten Türkmen’e çocukların kaçırma söylentilerini de sorduk. “Çok sayıda kurumla konuştuk, güvendiğimiz insanlarla bilgi alışverişinde bulunduk ama böyle bir şeyin gerçekliği yansıtmadığını söyleyebiliriz.” Mutlaka kötü niyetliler tarafından münferit girişim ve vakaların olmuş olabileceğini fakat organize bir durumun en azından şimdilik söz konusu olmadığını söyleyen Türkmen “Böyle haberlerin korkuyu arttıracağını da düşünüyorum. Zaten insanlar kendilerini güvende hissetmiyor. Bu söylentiler korku ve güvensizliği körüklüyor. Bunların tekrar tekrar dolaşıma sokulması hele ki devletin olmadığı, halkın kendi kendine dayanışma halinde olduğu yerler için olumsuz sonuçlar doğurup güvene dayalı dayanışma ilişkisini bozabilir. Dayanışma ilişkisini bozmak da riskli bir şey çünkü afet bölgelerinde devlet yok, toplum var. Münferit durumlar elbette yaşanabilir ama münferit olanı sistematik bir şeymiş gibi, bir operasyonmuş gibi konuşamayız. Biz hedef olarak da konuşamayız, gece gündüz dayanışma içinde olan dayanışma ağlarına destek veren insanlar olarak da konuşamayız. Bu söylentileri yaymak toplumun dayanışmasına hakaret olur” dedi.  

Çocukların ulaştırılacakları merkezler

Her ne kadar sayıları netleşmemişse de bu konuda yüzlerce ilan açıldı. Bu konuda Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Çocuk Hizmetleri Genel Müdürlüğü bünyesinde ihbar hattı oluşturulurken kayıp çocukların teslim edilebileceği yer ve kişiler de acil olarak görevlendirildi. Yapılan görevlendirme göre:

Kayıp Çocuk hattı: 183

Çocukların teslim edilebileceği yerler: 

ADANA: ‘13-18 Kız Çocuk Koruma İlk Kabul Birimi’ ve ‘0-18 Erkek Seyhan Çocuk Evleri Sitesi’, Tarık Kanalıcı (0553 160 4848)

ADIYAMAN: ‘Adıyaman Çocuk Evleri Sitesi’, Mahmut Özbilgin (0505 553 3032)

AMED: ‘7-12 Karma Çocuk Evleri Sitesi’ ve ’13-18 Çocuk Koruma İlk Kabul Birimi’, İsmail Sarı (0532 596 3240), Eyüp Acar (0507 112 37 81)

ANTEP: ‘Şahinbey Çocuk Destek Merkezi’ ve ‘Gaziantep Çocuk Destek Merkezi’, Mesut Polat (0532 341 1488), Naci Yılmaz (0533 647 2967)

HATAY: Hatay Huzurevi Bahçesi, Ali Çelik (0553 308 1086)

MARAŞ: ‘Çocuk Koruma İlk Kabul Birimi’ ve ‘Çocuk Evleri Sitesi’, Ahmet Gökşen (0506 599 4046), Abdurrahman Pınar (0505 452 5258)

KİLİS: ‘Çocuk Koruma İlk Kabul Birimi’ ve ‘Çocuk Evleri Sitesi’, Zafer Kuşoğulları (0505 549 40 65)

MALATYA: Çocuk Koruma İlk Kabul Birimi’ ve ‘Çocuk Evleri Sitesi’, Ali Yahşi (0535 956 4876)

URFA: Çocuk Koruma İlk Kabul Birimi’ ve ‘Çocuk Evleri Sitesi’, Celal Erdoğan (0505 584 3971)

OSMANİYE: Çocuk Koruma İlk Kabul Birimi’ ve ‘Çocuk Evleri Sitesi’, Süleyman Yıldırım (0505 797 9258)

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.