Depremde kabaran suç dosyaları

Forum Haberleri —

6 Şubat depremi/foto:MA

6 Şubat depremi/foto:MA

  • Yedi kez imar affı çıkaran, kamu ihale yasasını 192 kez değiştiren, ülkeyi yandaş müteahhitlere peşkeş çeken, AFAD'ı arpalık olarak gören faşist iktidar, enkaz altında can veren on binlerce insanın taammüden katilidir.

ALİ GÜNDEM

Deprem ile yaşanan büyük yıkımın siyasi sorumlusu  iktidar, kâh OHAL ilan edip devletin sopasını göstererek, kâh depremin dışında bir gündem yaratıp dikkatleri başka yöne çekerek daha şimdiden işlediği suçların unutulmasını istiyor. Hiç kuşku yok ki, 20 yılı aşkın bir süredir Türkiye'yi yöneten AKP hükümetlerinin bakanları ile Erdoğan, yaptıkları ve yapmadıklarıyla bu büyük katliamın asli faili.

Taammüden cinayetlerin failleri

Öncelikle AKP iktidarları boyunca ilki Mart 2003'te olmak üzere, Temmuz 2005, Temmuz 2008, Mayıs 2012, Nisan 2015, Ocak 2017 ve Mayıs 2018'de 7 kez imar affı çıkarıldı.

İmar barışı diye pazarlanan kaçak yapıların para karşılığında ruhsatlandırılmasını HDP milletvekili Garo Paylan, söz konusu yasa Meclis’e geldiğinden kürsüden açık biçimde eleştirip karşı çıkmıştı. HDP’nin eleştirip red oyu verdiği yasaya popülizmin kurbanı olan CHP de, destek vermekten imtina etmemişti.

Depremde meydana gelecek yıkımlara davetiye çıkaran bu aflar müjde diye açıklandı, hatta duyurusunu yapmak için reklam filmleri bile çekildi. Erdoğan ise özellikle 2019 seçimleri öncesinde, ruhsat verilen kaçak binaların sayılarını da belirterek, "sorunu çözdük" diyor, oy istiyordu. Sorunu çözmedi aksine büyük bir katliama davetiye çıkardı. Sadece bu da değil. AKP döneminde 192 defa ihale kanunu değiştirildi, her değişiklikte yandaş sermayenin kamu kaynaklarından en büyük payı kapması için özel maddeler çıkarıldı. İktidara yakınlığıyla bilinen müteahhitlerin adrese teslim aldıkları ihalelerle yapılan yollar, kamu binaları, depremde ilk çöken yerler oldu.

Pazarcık’ı biliyorlardı

Tüm bunlar bilerek yapıldı. Çünkü üç büyük fay hattının merkez üssü konumunda olan Türkiye'de depremler sürpriz değildi. Maraş’ta ise en az 7.5 büyüklüğünde bir depremin gerçekleşeceği konusunda uzmanlar, en az dört yıldır uyarıyordu. Hem TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası'nın raporlarında, hem de AFAD'ın raporlarında bölgede büyük bir deprem beklentisinin olduğu ayrıntılarıyla yer almıştı. Hatta AFAD, Maraş’ın Pazarcık ilçesi merkezli 7.5 büyüklüğünde bir depremin olabileceği senaryosu üzerine, 9-11 Ekim 2019 tarihleri arasında bir tatbikat bile yaptı. Tatbikatta arama ve kurtarma çalışmaları ile depremzedelerin ihtiyaçlarının karşılanmasıyla ilgili senaryolar sahnelendi. Ancak AFAD olmak üzere devletin bütün kurumları, düzenledikleri tatbikatın aksine gerçek deprem karşısında seyirci konumuna düştü.

Hayat kurtarma değil gaspta uzmanlık

Öldürme konusunda son derece maharetli ancak insanı yaşatmaktan bihaber olan Türk devleti, binlerce kişinin hayatını hiçe sayarak ciddi bir kurtarma faaliyetinde bulunmadığı gibi AFAD dışındaki insani yardım ekiplerinin de önünü kesti. Avusturya'dan, Almanya'dan, İspanya'dan gelen kurtarma ekipleri, AFAD'ın engelleriyle karşılaştıkları için görevlerini tamamlayamadan ayrılmak zorunda bırakıldı.

Haksızlık yapmayalım AFAD bölgeye gönderilen yardım malzemelerine el koymakta dönüştürücüsü AKP iktidarı kadar başarılıdır. HDP'nin deprem bölgesine gönderdiği 4 tırlık yardım malzemesi Türk polisi ve AFAD tarafından gasp edildi. Gasp edilen malzemeler arasında bir tır dolusu çadır da vardı. Bunun yanı sıra Adıyaman’ın Besni ilçesinde de bin 500 çadır gasp edildi. HDP'nin yurtdışı koordinasyonu üzerinden iş insanlarının gönderdiği 30 konteynere de Maraş girişinde el konuldu. Gasplar bunlarla da sınırlı kalmadı. HDP'nin İzmir'den Osmaniye'ye gönderdiği yardımlar ile birlikte Ağrı’nın Patnos ilçesinden gönderdiği gıda malzemelerine el konuldu. Saymakla bitmiyor. AFAD'ın gerçekleştirdiği gasplar ve gönüllülere uygulanan polis şiddeti, yardımların dağıtılmasını engelledi, açlık ve hastalıklar baş gösterdi.

Eş, dost, akraba yönetimi

AFAD'ın başarısızlığının başlıca nedeni, bu kurumun AKP - MHP iktidarı tarafından arpalığa dönüştürülmesidir. Örnekleyelim ki yazılı belge olarak tarihe kalsın. AFAD eski daire başkanı İrfan Keskin'in en önemli yeteneği diktatörün oğlu Bilal Erdoğan gibi ok atması. AFAD'ın Barınma ve Yapım İşleri Genel Müdürü Ahmet Nehar Poçan, Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum'un eniştesi olmak dışında konuyla ilgili hiç bir vasfa sahip değil. AFAD'ın Afetlere Müdahale Genel Müdürü İsmail Palakoğlu'nun da liyakat yoksunluğunda Poçan'dan geri kalır bir yanı bulunmuyordu. Afşin İmam Hatip Lisesi ve İlahiyat Fakültesi mezunu bir din adamı olan Palakoğlu, uzun yıllar Diyanet'te görev yaptıktan sonra paraşütle AFAD'ın Afetle Müdahale Genel Müdürlüğü’ne getirilmişti. Can kurtarmayı bilmediği için enkaz altındaki insanlara henüz ölmeden selalarını dinletti.

Tüm bu gerçekler bize Maraş depremiyle ortaya çıkan yıkım tablosunun çok daha aza indirilebilecekken, yapılmadığını gösteriyor. Erdoğan'ın tam 20 yıl önce meydana gelen Bingöl depreminin ardından söylediği gibi bu büyük yıkım tablosunun nedenini ihmal diyerek geçiştirmek mümkün değil. Tam da Erdoğan’ın söylediği gibi tam yedi kez imar affı çıkaran, kamu ihale yasasını 192 kez değiştiren, ülkeyi yandaş müteahhitlere peşkeş çeken, üç büyük fay hattının üzerinde bulunan kentleri depreme hazırlamayan, deprem toplanma alanlarına AVM dikilmesine yol veren, AFAD'ı arpalık olarak gören faşist iktidar, enkaz altında can veren on binlerce insanın taammüden katilidir.

Bütçeyi halk için harcamak yerine savaş ve talan politikalarına aktaran, AKP - MHP iktidarı şimdilerde ilan ettiği OHAL ile itirazları bastırıp herkesi susturarak hesap vermekten kaçmaya çalışıyor. Ancak halk bu kez kararlı; bir yandan büyük bir dayanışma ruhuyla kendi yaralarını sarmaya çalışırken, bir yandan da meydana gelen ve tasarlanmış bu katliamın sorumlularının yakasına yapışılıp hesap sorulacağı günü bekliyor.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.