Devlet teslim alamadı

  •  300’e yakın kişinin katledildiği Cizre’de, aradan geçen 5 yıla rağmen açılan davalarda ilerleme sağlanamadı, dosyalar ya ‘faili meçhul’e ya da sürüncemede bırakıldı.
  •  Kentte dün yapılan anmaya katılan DTK Eşbaşkanı Öztürk, ‘Çöktürme Planı’na karşı öz yönetim direnişinin verildiğini hatırlatarak, ”Umudumuz ve inancımızla kazanacağız” dedi.
  •  HDP MYK da yakıp yıkarak teslim alma, sindirme ve susturma girişimlerine rağmen bölgede yaşayan Kürt halkının, bugün ayakta olduğunu ve onurlu direnişini sürdürdüğünü vurguladı.

Cizre’de ilan edilen sokağa çıkma yasağı ve katliamın üzerinden 5 yıl geçti. Katliama ilişkin pek çok dosya “hukuka uygun” denilerek takipsizlik kararıyla sonuçlandı. ‘Faili meçhul’e bırakılan dosyalarda 5 yıldır hiçbir ilerleme yok. Cizre’de katledilenler, DTK Eşbaşkanlarının da katılımıyla anıldı.

Şırnak Valiliği’nin 14 Aralık 2015’te Cizre ilçesinde ilan ettiği sokağa çıkma yasağı, 79 gün sürdü. 2 Mart 2016’da sona eren abluka ve saldırılarda 300’e yakın kişi katledildi. Yasak boyunca aralarında ağır yaralıların olduğu ve bodrumlara sığınan 177 kişi, polis ve asker tarafından yakıldı. 92 kişi kimlik bilgileri açıklanmadan kimsesizler mezarlığına defnedildi. Abluka boyunca hiçbir gazeteci, siyasetçi, kurum ya da kuruluşun Cizre’ye girmesine izin verilmedi. Cizre ablukasında sivil yerleşim alanlarına yönelik top atışları ve psikolojik baskı yöntemleriyle halk göçe zorlandı. Direniş tarihiyle tanınan Cizre halkı, baskılar karşısında da evlerini ve topraklarını terk etmedi.

Katliam ve hak ihlallerine karşı 2015 ve 2016’da Anayasa Mahkemesi (AYM) ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) çok sayıda başvuru yapıldı. Bu başvurularda AYM ve AİHM’den hak ihlallerinin önüne geçebilmek için geçici tedbir kararları vermeleri istendi. AİHM, içtüzüğünün 41. maddesi uyarınca bu başvuruların öncelikli olarak ele alınmasına karar verdi. AİHM, bu kararın bir sonucu olarak 15 Aralık 2016’da sokağa çıkma yasakları bağlamında 160’tan fazla kişiyi temsilen yapılan 34 başvuru hakkında Türkiye’den savunma istedi ve esas hakkında 13 Kasım 2018’de duruşma yaptı. AİHM, 7 Şubat’ta açıkladığı kararında Cizre sokağa çıkma yasağı ve ölümleri ile ilgili yapılan başvuruları “Kabul edilemez” buldu.

Mahkemenin ihlallere bakışı

 AİHM, başvuruların hem esası hem de kabul edilebilirliğiyle ilgili duruşma yapmaya karar verdiğini Temmuz’da duyurdu. Mahkeme, bütün dosyalar için duruşma yapmak yerine içlerinden iki dosyayı seçerek bu iki dosyada yapılacak olan usul ve esas tartışmalarını, geri kalan bütün dosyalar için de uygulamaya karar verdi. Sokağa çıkma yasağının yasallığını Ömer Elçi dosyası üzerinden, sokağa çıkma yasakları sonrasında Cizre’de yürütülen operasyonun niteliği ve ölümlerin hukuki tartışmasını da Orhan Tunç dosyası üzerinden yapacağını açıkladı. Kabul edilebilirlik ve esas üzerine yapılan duruşmada, devlet eliyle yapılan katliam ilk defa uluslararası bir mahkemede tartışıldı. Cizre’deki katliamlarla ilgili devlet ilk defa savunma yapmak zorunda kaldı. Türkiye, kamuya açık alanda yasak ilan etmesi ve Cizre bodrumuyla ilgili kendini aklamaya çalıştı.

Dosyalar kapatılıyor

 Yasak sırasında katledilen sivillere ilişkin açılan soruşturma dosyaları da bir bir kapatılıyor. Bu güne kadar AYM’de Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD) avukatlarının baktığı 121 dosyadan 42 dosya bulunurken, 83 dosyaya ise “takipsizlik” verildi. 66 dosyaya “takipsizlik ve görevsizlik” ve 4 dosyaya da “daimi arama kararı” verildi. ”Örgüt üyeliği” iddiasıyla verilen kararların birçoğunda ise katletmeler ”hukuka uygun” kabul edildi.

Kayıp cenazeler

 Ailelerin verdiği DNA örneklerine rağmen 14 kişinin cenazeleri bulunmuyor. Bu kişilerin isimleri ise şöyle: Feride Yıldız, Sakine Durmuş, Mardin Çelebi, Hacer Arslan, Osman Gökhan, Hüseyin Derviş, Servet Aslan, İdris Susin, Ali Aslan, Cemal Pürlek, Emrah Aşkan, Osman Esmeray,  Mustafa Keçanlu ve Emrah Aşkın.

Merkezi bir karar

 Dosyalara bakan Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD), dosyalar hakkında şunları aktardı: “Devletin bu sokağa çıkma yasağı dönemindeki yaşanan ölümlerle yaşanan gerçeği ortaya çıkarma gibi ne hukuksal ne ahlaki ne de vicdani bir yaklaşımı var. Kimi farklılıklar yaşansa bile aşağı yukarı benzer şekilde tüm dosyalar gizli tanıklarla, tanıklarla ve arşiv araştırma tutanaklarıyla hayatını kaybeden kişilerin kriminalize ve terörize edilerek kapatılıyor. Şu ana kadar kapatılan tüm dosyalarda da bu yaklaşımı görüyoruz. Bu da sadece yerel anlamda savcılıkların yaklaşımı değil, üst mahkemelerin de yaklaşımıdır. Şu an AYM’ye götürdüğümüz dosyalarda ne kadar verileceği henüz belli değil. En azından 2021’de kararın çıkabileceğini tahmin edebiliyoruz. Bu karar şu bakımdan önemli: Sokağa çıkma yasağı devam ediyorken Cizre üzerinden AİHM’e taşınan dosyalarda, AİHM ‘kabul edilmezlik’ kararı vererek dosyaların AYM tarafından incelenmesine usulü anlamda karar verdi ve AYM vereceği kararda ne kadar doğru ya da ne kadar hatalı bir karar verdiğini bu yönüyle bize gösterecek. Sadece Cizre için değil benzer durumlar Nusaybin, İdil, Silopi ve Şırnak’ta da bir yargı refleksi ve yaklaşımı olarak bizler görüyoruz. Faillerin yargılanması için değil dosyaların üstü kapatılsın diye çaba harcanıyor. Bu sürecin takipçisi olmaya devam edeceğiz.”

Cizre şehitleri anıldı

Bu arada 79 gün süren sokağa çıkma yasakları esnasında katledilenler, dün Cizre’de Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanları Leyla Güven ve Berdan Öztürk, HDP Şırnak milletvekilleri Nuran İmir, Hasan Özgüneş ve ailelerin katılımıyla anıldı. Anmanın yapıldığı salona, Cizre Halk Meclisi Eşbaşkanı Mehmet Tunç’un, “Biz direndik, diz çökmedik. Bizimle gurur duyun” sözlerinin yer aldığı pankart asıldı.

DTK Eşbaşkanı Berdan Öztürk, ‘Çöktürme Planı’na karşı öz yönetim direnişi verildiğini belirterek, ”Kürtler katliamla yüz yüze kaldı, göç etti ama hiçbir zaman özgürlük mücadelesinden vazgeçmedi. Umudumuz, inancımız olduğu sürece kazanacağız. Umutluyuz, inançlıyız” dedi.

DTK Eşbaşkanı Leyla Güven de “Bizlere işkence edebilirler, bizi tutuklayabilirler ama irademizi teslim alamazlar” diyerek, şunları ekledi: “Bizler teslim olmayacağız. Belki canımızı yaktılar, yüreğimizi yaktılar ama sonuç olarak zafer bizlerin oldu. Başaramayanlar onlar oldu. Bizler yıkılan evlerimizi yeniden inşa ettik, sokaklarımızı yeniden yaptık. Bu uğurda canlarını verenler de mücadelemize güç verdi, güç veriyorlar. Hiçbir zaman diz çökmedik ve direnerek de amacımıza ulaşacağız.” 

Anma programı verilen mevlitle sona erdi.  ŞIRNAK

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.