Devletin gücü sonsuz değildir

Forum Haberleri —

Seçimler ve HDP'nin hazırlığı

Seçimler ve HDP'nin hazırlığı

  • HDP seçim arifesinde kapatılmayla karşı karşıya. Resmi olarak hala kapatılmamış ama fiili olarak çalışmasına izin verilmiyor. HDP istediği gibi miting, kitle çalışması yürütemiyor.
  • Kurdistan’da ve Türkiye’de büyük bir muhalefet gücü ve demokratik potansiyel var. Ağır baskılar nedeniyle istenildiği gibi örgütlü olunamadı. Ama bu aşılmaz değildir.
  • Kimse kimseyi beklememeli. Herkes bulunduğu yerde ve çevrede sorumluluk almalı ve etrafını örgütlemelidir. Devletin, polis ve istihbaratın gücü sonsuz değildir. 

ZEKİ AKIL

Türk devleti yeni yıla saldırılarla başladı. Özellikle Kürtlere karşı düşmanlığın ve imhanın sınırsız tutkusuyla doludurlar. Kendi yasalarını ve inandırıcılıklarını bir tarafa atarak hemen HDP’nin banka hesaplarını bloke kararı aldılar. Öyle bir gözü karalık sergileniyorki, anayasa mahkemesi bile basit bir emir komuta aygıtına tabi tutuluyor. Bahçeli emrediyor, mahkemeler gereğini yapıyor. Mahkemeler bir tarafa, yüksek seçim kurulu tümüyle hükümetin emrinde. Seçimler yaklaştı. Kimse adil ve dürüst bir seçim olacağına inanmıyor. Bu durumda YSK hukuka göre davranacak mı? Hayır. Kimse buna da inanmıyor. YSK son kararı verecek olan kurum. Bu kurum eliyle bile seçime darbe yapılabilir.

Erdoğan acele ediyor. Özelikle Araplar ve Rusya üzerinden seçimi finanse edecek kaynaklar yaratmak istiyor. Seçimi kazanması için Putin Erdoğan’a destek sunuyor. Türkiye’nin gaz borcunu erteliyor. Esat’a baskı yaparak Erdoğan’la görüşmesini sağlamaya çalışıyor. İki devlet arasında resmi ilişkiler başlatıldı. Bakanlar bir araya geldi. Erdoğan son derece sıkışık. Yirmi yıldır Türkiye’yi yönetiyor ama bırakmayı düşünmüyor. Normal koşullarda kazanma şansı yok. Ağır bir ekonomik kriz ve dış politikada çıkmazlarla karşı karşıya. Bu sıkışıklıktan kurtulmak için başına topladığı çeteleri terk etme dahil Arap ülkeleri ve İsrail’le aceleden ilişkileri düzeltmeye çalışıyor. 

Türkiye tam bir mafya ve çeteler devletine dönüştürüldü. Ankara’da eski ülkü ocakları başkanına suikast yapıldı. Siyasi cinayetler aratacağa benziyor. Bahçeli tam bir faşist şef edasıyla herkesi tehdit ediyor. Hükümeti ve devleti yönetir, hükmeder hale gelmiş. Seçim barajını aşacak bir gücü yok ama devlette bu kadar etkili olması nasıl oluyor? Gücü devletle kurduğu gizli ve karanlık ilişkilerden geliyor. Ağzından şiddet ve tehditten başka sözler çıkmıyor. 

HDP seçim arifesinde kapatılmayla karşı karşıya. Resmi olarak hala kapatılmamış ama fiili olarak çalışmasına izin verilmiyor. HDP istediği gibi miting, kitle çalışması yürütemiyor. Bir basın açıklamasına bile tahammül edilmiyor. Birkaç kişi bir araya geldi mi, onlardan kat kat fazla polis güçleri karşılarına dikiliyor. HDP milletvekilleri bile bir etkinlikte bulundu mu, etraflarını polisler sarıyor. Fiilen HDP milletvekillerinin dokunulmazlığı kaldırılmış. HDP kitlesi ve Kürtlerin kurduğu dernekler tam bir düşman muamelesi görüyor. Kameraların önünde bilinçli olarak aşağılanıyorlar. Esir muamelesine tabi tutuluyorlar. Cenazelerini kaldırmalarına izin verilmiyor. Cenazeler ya kaçırılıyor ya da mezarlıklar ve çevre kuşatılarak sadece ailelerinin katılmasına izin veriliyor.

Bütün bu kara propaganda, umutları kırma operasyonları ve ağır baskılara ve tutuklamalara rağmen AKP-MHP istediği sonucu alamadı. Alsaydı halka bu kadar saldırmazdı. Halka bu kadar hakaret ve saldırı boyun eğememesinden geliyor. Kürt halkı bilinçlidir, direnç sahibidir. Bedel ödemiş ve ödüyor. Devletin bütün kurumlarıyla oynandı. İçleri boşaltıldı. Buna rağmen Türkiye’deki geniş kitleler de teslim alınamadı. Devrimci demokratik çevrelerin bir duruşu, direnişi var. Özellikle kadın hareketleri AKP-MHP’nin karın ağrısı olmuş. Bütün saldırılarına rağmen kadın hareketleri yükseliyor. AKP-MHP tarikatlara ve devletin karanlık güçlerine sığınmış durumda. 

Kurdistan’da ve Türkiye’de büyük bir muhalefet gücü ve demokratik potansiyel var. Ağır baskılar nedeniyle istenildiği gibi örgütlü olunamadı. Ama bu aşılmaz değildir. Milyonlarca üniversite öğrencisi var. Fazlasıyla liseli gençler var. Herhalde bu insanların hepsi faşist rejimden memnun değiller. Aleviler faşizmin hedefindeler. Kadınlar ve emekçiler öyle. Ekonomik krizin faturası emekçilere ve halka çıkarılıyor. Yoksulluk artıyor. Özgürlükler kısıtlanıyor. İran gibi bir ülkede milyonlarca insan kadınlar önderliğinde sokaklara iniyorsa Türkiye neden daha fazlası yapılmasın? Türkiye’de bu potansiyel fazlasıyla var. Gezi Parkı eylemleri bu ülkede yaşandı. Hala Erdoğan’ın korkulu rüyası olamaya devam ediyor.

Seçim çalışmalarıyla da birleştirerek yaygın bir kitle çalışmasına girişmek gerekir. Öğrenciler, aydınlar, emekçiler ve faşizme karşı olanlar etrafını örgütleseler bile faşizmi yıkmaya yeterler. Herkes etrafındaki üç beş kişiyi aydınlatsa, harekete geçirse bu milyonlarca insan anlamına gelir. Düşünelim, Diyarbakır’da onlarca sokakta gruplar bir araya gelse ve tepkilerini dile getirse polis ne yapabilir? Sadece bir haberleşme ve ortaklaşma yeter. Büyük bir örgütleme olması gerekmiyor. Bu tür eylemler yayıldıkça edinilen deneyimlerle örgütlenmesi de sağlanır. Kimse kimseyi beklememeli. Herkes bulunduğu yerde ve çevrede sorumluluk almalı ve etrafını örgütlemelidir. Devletin, polis ve istihbaratın gücü sonsuz değildir. İşte İran’ın durumu ortada. “Arap Baharı”nda kitlelerin kurulu düzenleri nasıl sarstıkları görüldü.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.