Dillerin ölümü ve kaybettiklerimiz

Doğan Barış ABBASOĞLU Haberleri —

  • Birçok insan dilin can çekişmesini engelleme yönündeki çabaları asimilasyona karşı bir direnç olarak nitelendirir. Hatta dilin öğrenilmesi ve korunması için yeni nesiller cesaretlendirilmeye çalışılır. Bu çabalar oldukça önemli olsalar da birçok örnekte göreceğimiz gibi genelde en son dil ölür. Toplum, toplumun kendini üstüne bina ettiği değerler dilden çok daha önce ölürler. Dil onlardan daha dirençlidir ve ölümü daha uzun ve acılıdır.

Geçtiğimiz Şubat ayında Şili’nin güneyinde 93 yaşındaki Cristina Calderon hayata gözlerini yumdu. Calderon, 15’inci yüzyıldan beri bilinen ve geçmişi çok daha eskilere dayandığı düşünülen Yaghan dilini konuşan son kişiydi.

Yaghan dili izole dil olarak tanımlanan dünyadaki 200 dilden biriydi. Bilim insanları bu dilleri insanların iletişim evrimleri açısından önemsiyor çünkü sözkonusu diller yapısal açıdan hiçbir dile benzemiyor, herhangi bir dil ailesi içinde yer almıyor.

Avrupa’da tek izole dil Baskça. Coğrafi olarak Roman dilleriyle çevrili olan Baskça’nın bu dillerle hiçbir akrabalığı yok. Hatta dünyadaki hiçbir dille de yok.

Baskça taş “haitz” demek. Hala bu dilde Taş Devrinden taştan yapıldığı düşünülen aletlerin adlarında “haitz” kökeni var. Örneğin “aizto” bıçak, “aizkora” çekiç ve “aitzur” ise çapa demek. Bask dili uzmanları bu kelimelerin köklerinden hareket ederek Baskça’nın kökenlerinin Avrupa’daki Taş Devri döneminden geldiğini düşünüyor.

Ortadoğu’da yaşayan bir izole dil yok. Fakat tuhaftır ki Ortadoğu’daki ilk “uygarlık” olarak nitelendirilen Sümerlerin dili de izole bir dil. Sümer dilinin tarihte bilinen hiçbir dille akrabalığı yok.

MÖ 2800- MÖ 300 yılları arasında hüküm sürmüş Elam uygarlığının dili de aynı şekilde izole bir dil olarak nitelendiriyor.

Tehlike altındaki izole diller

Dünyada Baskça dışındaki tüm izole diller bugün ağır bir şekilde tehdit altında. Bugün tüm özgünlüğüne rağmen Baskça’nın dahi durumu parlak değil.

Avustralya’daki Waginam dilinin 11, Malak-Malak dilinin 10, Kuzey Amerika’daki Haida dilinin 24, Karuk dilinin 12, Yuchi dilinin 4 konuşanı var. Dünyada en çok izole dile ev sahipliği yapan Latin Amerika’da da onlarca dilin konuşanları tek haneli rakamlarda.

İzole diller neden önemli?

İnsanı, Dünya’daki başka canlılardan ayıran en temel özellikler dil kullanma becerisi ve kültürel olma durumu. Dil sayesinde tüm düşüncelerimizi başka insanlara, hatta hiç görmediğimiz, yaşamımızın hiç kesişmediği insanlara aktarabiliyoruz. Yapılan tüm araştırmalara rağmen halen dilin kökeni, ilk ortaya çıkışının nasıl mümkün kılındığı konusunda üzerinde uzlaşma sağlanan bir açıklama yok.

Genler nasıl anatomimizin belgeleriyle diller de 'tarihin belgeleridir'. Bugün konuşulan yaklaşık 7000 dilin içeriğinde ve yapısında geçmişimiz hakkında büyük miktarda bilgi yer almakta. Tarihsel dilbilimciler, antropoloji, arkeoloji ve insan genetiğinden elde edilen kanıtları da göz önünde tutarak dillerin birbiriyle akrabalığını araştırıp çıkarsamalar yapmaya çalışır. Antropolojiden sosyal organizasyon anlayışı, arkeolojiden maddi kültürdeki değişimlerin mutlak bir kronolojisi ve genetik çalışmalardan da nüfus hareketlerinin sırası ve karışımın kapsamı hakkında bilgi ediniriz.

İzole diller, hem dilbilimciler hem de antropologlar için çok önemi fırsatlar sunuyor. İnsanların sesler ile iletişim kurmanın metotlarını nasıl geliştirdikleri, bu metotların kesişen ve ayrışan noktaları, dillerin kökenine de ışık tutabilir.

Diller nasıl ölür?

Birçok insan dilin can çekişmesini engelleme yönündeki çabaları asimilasyona karşı bir direnç olarak nitelendirir. Hatta dilin öğrenilmesi ve korunması için yeni nesiller cesaretlendirilmeye çalışılır. Bu çabalar oldukça önemli olsalar da birçok örnekte göreceğimiz gibi genelde en son dil ölür. Toplum, toplumun kendini üstüne bina ettiği değerler dilden çok daha önce ölürler. Dil onlardan daha dirençlidir ve ölümü daha uzun ve acılıdır.

Bugün tehdit altında olan dillere bakalım, kesinlikle dili konuşan nüfus çok büyük oranda yerlerinden edilmiştir. Politik olarak baskı altındadırlar. Geleneksel değerlerden kopuş bir ya da iki nesil içerisinde çok hızlı bir şekilde gerçekleşmiştir. Ekonomik olarak geri bırakılmış bu nedenle egemen kültürlerin hakim olduğu alanlara göç etmek zorunda bırakılmışlardır.

Önce toplum dağıtılır, değerleri aşındırılır ve kendi dinamikleriyle değil hakim yapının siyasetine göre bir değişime zorlanır.

Bunun yanında dili tehdit altında olan halkların yeni nesilleri egemen bir kültürün olduğu bir coğrafyada iki dilli olarak yaşamak, eğitim, sağlık vb gibi hayati hizmetleri egemen dilde almak durumundadır.

Bir dil öldüğü zaman ne kaybederiz?

Her şeyden önce, dilbilimci David Crystal’ın deyimiyle “insan olmanın ne anlama geldiğine dair benzersiz bir vizyonun ifadesini kaybederiz. Bir sevme biçimi, ilişki biçimi ortadan kalkar.

Bir dilin ölümü kültürel bir felakettir çünkü her dil coğrafyasının sırlarını taşır. Bitki örtüsü, faunası, geçmişi hakkında bilgi verir. O topluluğa ait eczayı, doğal tıbbı unuturuz.

Her dil insana bir düşünce biçimi katar. Bu düşünce biçimi coğrafyamızla, içinde yaşadığımız iklimle, yerel koşullardan kaynaklı ortaya çıkan ihtiyaçlarımızla dil aracılığıyla oluşur. Dilin ölümü bu düşünce sisteminin de ölümü demektir. Tabii bu sadece dil aracılığıyla sağlanmaz, buna toplumsal değerlerin dejenerasyonu da eklenir.

En çok tehdit altında olan diller

Resigaro dili Peru’nun Amazon orman bölgesindeki Arawakan dillerinden biri. 2017 yılında bu dili sadece Rosa Andrade ve kardeşi Pablo Andrade konuşuyordu. Rosa’nın vahşi bir cinayete kurban gitmesinin ardından günümüzde Resigaro’yu konuşan tek kişi kaldı. Dili bilen tek kişi olduğu için artık Resigaro ölmüş diller listesine girdi.

Japonya’nın Hokkaido bölgesinde konuşulan Ainu dili 19’uncu yüzyılda imparator tarafından yasaklanmıştı. Çok uzun süre yasaklı olan dilin korunması için 1980lerden sonra başlayan çabalar sonuç vermedi. Yeni neslin göçü nedeniyle Aiunu bugün bir avuç ileri yaştaki birey tarafından konuşuluyor.

Vod dili, Rusya Estonya sınır bölgesindeki Vod halkı tarafından konuşuluyordu. 1943 yılında Sovyetler Birliği’nden Finlandiya’ya sürgün edilen bu etnik grup o günden bugüne dillerini kaybetti. 10 yıl önce 68 kişinin konuştuğu Vod dilini günümüzde sadece 8 kişi konuşuyor.

Malezya’daki Jedek dili ise henüz 6 yıl önce keşfedildi. Bölgede araştırma yapan İsveçli bilim insanları dilin kelime haznesini incelediklerinde mülkiyeti tanımlayan hiçbir kelime olmadığını görünce şaşırmıştı. Buna karşı Jedek dilince değişik paylaşımlar farklı kelimelerle ifade ediliyor.

Dillerin yüzde 90’ı tehdit altına girebilir.

BM verilerine göre şu anda Dünya’da konuşulan dillerin yüzde 30’u 22’inci yüzyılın başında ölecek. Kimi daha karamsar olan gruplar dillerin yüzde 90’ının tehdit altına gireceğini düşünüyor. Ortadoğu’da da Arapça, Farsça, Türkçe ve İbranice dışındaki dillerin neredeyse tümü tehdit altında olan diller kategorisinde.

Şabak dili, Turoyo, Hewreman, Lazca, Karadeniz Rumcası, Kürtçe’nin Kirmanckî lehçesi de durumu kritik olan diller olarak gösteriliyor.

 

*****

21’inci yüzyılda her ay bir dil yok olabilir!

Canberra'daki Avustralya Ulusal Üniversitesi'nden Lindell Bromham liderliğindeki biyolog, matematikçi ve dilbilimcilerden oluşan bir ekip, etkili bir koruma sağlanmazsa dil kaybının 2100 yılına kadar beş kat artacağını öngörüyor.

"Uyuyan" diller olarak bilinen, halen az sayıda insan tarafından konuşulan ya da kaybolmuş 6511 dili analiz eden uzmanlar dillerin tehdit altında olma durumunu etkileyen 51 koşul belirledi.

Bunu inceleyen uzmanlar 21’inci yüzyılda her ay bir dilin kaybolabileceğini tespit etti.

Araştırmada çıkan sonuçlar yüksek eğitim seviyesinin yüksek olduğu ülkelerde dillerin daha çok tehdit altında olduğunu, buna karşın kırsal yaşamın ağırlıkta olduğu ülkelerde ise bu tehdidin azaldığını tespit etti.

Brohman bu durumu yüksek eğitim dilinin, genelde anadilden farklı olmasına bağlıyor.

Yine kimi araştırmacılar için okullaşma dildeki çeşitliliği ortadan kaldırmış durumda.

Bugüne kadar 573 dil öldü

Bilim insanlarının bugüne kadar geçmişte geniş bir nüfus kitlesi tarafından konuşulduğunu tespit ettiği 573 dil tarihe karıştı. Günümüzde dünyada konuşulan 7 binden fazla dilin üçte birini en fazla 1000 kişi konuşuyor. Yani bu rakam çok daha artabilir.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.