Direniş sürüyor dayanışma da sürmeli

Forum Haberleri —

Rojava

Rojava

  • Rojava’nın demokratik, ekolojik ve kadın özgürlükçü modeli başta Ortadoğu olmak üzere dünya için bir prototiptir. Bugün dünya halkları, sosyalist-devrimci örgütler, kadın hareketleri ve özgürlük yanlısı tüm çevreler devrime sahip çıkmalı, bu sisteme sadece Rojava için değil, kendi gelecekleri için de tutunmalıdır.

SERCAN ÜSTÜNDAŞ

15 Eylül 2014'te, Rojava Devrimi’nin başladığı kent olan Kobanê’ye yönelik vahşi bir saldırı başlatıldı. IŞİD, devrimi filizlendiği yerden boğarak askeri olduğu kadar politik bir zafer de elde etmek istiyordu. Kara bayrağın Irak ve Suriye’deki alan hakimiyetinin en geniş sınırlarına vardığı bu dönemde büyük bir askeri güç, Kobanê’yi 3 cepheden kuşatmaya aldı. Köylerde başlayan katliam saldırıları kısa bir sürede kent merkezine dayandı. 5 Ekim’de Miştenur Tepesi’nde YPJ savaşçısı Arin Mirkan şahsında simgeleşen eylem, açık bir gerçeklik ortaya koyuyordu: Sayıca az, teknik olanakları kısıtlı ve etrafı sarılmış YPG-YPJ savaşçıları sadece Kürtler için değil, insanlık adına süren mücadelenin tarihini yazıyordu.

İnsanlığın onur mücadelesi

Bu direniş, sadece bir şehrin değil, tüm insanlığın özgürlük ve onur mücadelesinin simgesi haline dönüştü. Kobanê, Rojava Devrimi’nin kalbi olarak, katliamcılığın ve terörün en karanlık yanıyla yüzleşti. YPG-YPJ savaşçıları öncülüğünde Kürt halkı, büyük bedeller ödeyerek 134 gün boyunca direndi. IŞİD'in yenilmezlik miti yerle bir edildi. Kobanê Direnişi, dünyanın tüm sokaklarında yankılandı, haber bültenlerinin ilk haberleri oldu ve herkesi bu konuda tavır almaya zorladı. Kobanê Direnişi, faşist Nazi ordularının yenilgisinin başlatıldığı Stalingrad Savaşı’na benzetildi. Daha direniş sürerken şarkılara, şiirlere, belgesellere konu oldu. Türkiye ve Kuzey Kürdistan kentlerindeki ‘6-7 Ekim Serhildanı’ ile zirvesine varan eylemler sınır tellerinin aşıldığı ve Kobanê’nin sadece Kobanê olmadığını göstermesi bakımından en önemli gelişmeydi. 1 Kasım 2014'te, Nobel Barış Ödülü sahipleri, akademisyenler, yazarlar ve sivil toplum örgütleri tarafından "Dünya Kobanê Günü" ilan edildi. Bu gün, sadece bir anma değil, dayanışmanın ve özgürlük mücadelesinin simgesiydi artık. Kobanê tüm dünya adına, IŞİD’in temsil ettiği gericiliğin ve terörün en yoğunlaşmış haline karşı savaştı. Kobanê düşse, insanlık kaybedecekti.

Direnişin dönüm noktaları: Seferberlik, koalisyon ve enternasyonalizm

Direniş günlerinde halklar, YPG-YPJ’yi dayanışma eylemleri ile nasıl desteklediyse, “Kobanê düştü düşüyor” diyen Erdoğan şahsında Türk devleti de açık biçimde IŞİD’den yana saf tuttu. Suruç sınırından Kobanê’ye yönelik saldırılar ve diğer bir çok gelişme gösterdi ki Türk devletinin Kobanê’nin düşmesine yönelik amacı belli bir program etrafında oluşturulmuştu. Ama hesaba katılmayan bir çok yeni adım Kobanê’ye ömür biçenleri yanılttı. IŞİD, Musul’un (10 Haziran 2014) alınması gibi Kobanê’nin de ani bir hücum saldırısı ile çabucak ele geçirilebileceğini hesaplamıştı ki Kobanê, Musul’a göre çok küçük ve daha yalıtıktı. Ama olmadı. KCK’nin seferberlik çağrısı ve HPG güçlerinin Kobanê direnişine dahil oluşu gidişatı değiştiren en önemli gelişmelerden biriydi. Diğer bir önemli gelişme de ABD öncülüğünde oluşturulan Uluslararası Koalisyon’un kentte direnen Kürt güçlerine hava desteği sağlaması ve IŞİD’e yönelik saldırılar başlatması oldu. Bu süreçte Peşmerge, Türkiye üzerinden Kobanê’ye gönderdiği güç ile direnişe destek verdi. Türkiyeli sosyalist-devrimci parti ve örgütler de bilfiil direnişe katılarak enternasyonal mücadelenin halklar bakımından güncelliğini kanıtladılar. IŞİD’e karşı direnen Kürtler, bu geniş yelpazedeki güçleri aynı hedef etrafında harekete geçirdi. Bu gelişmeleri direnişin kazanımları hanesine yazmak abartı olmayacaktır. Çünkü Kobanê kentinde savaşan YPG-YPJ’nin iradesi olmasaydı, direnişin etrafında şekillenen dayanışma da olamayacaktı.

Yeni dönem: Rojava’nın gücü ve tehditler

Kobanê, 2014’teki direnişten bu yana yalnızca coğrafi bir nokta olmaktan çıktı; Rojava Devrimi’nin ruhunu, özünü ve mücadele azmini temsil eden bir simge haline geldi. Bugün Kobanê, Rojava’nın tamamıdır. Bu şehir, demokratik, ekolojik, kadın özgürlükçü bir sistemin ve halkların bir arada yaşama iradesinin somut bir ifadesidir. Kobanê Direnişi, Rojava’daki diğer kentlerde ve bölgelerde sürdürülen mücadelelerin de ilham kaynağı oldu. Rojava’nın her bir köşesinde, Kobanê’nin ruhu, YPG-YPJ savaşçılarının kararlılığı ve halkların dayanışmasıyla yaşamaya devam ediyor.

Bugün Rojava, Demokratik Suriye Güçleri’nin (DSG) büyüyen varlığı ve halkın örgütlülüğü ile görülüyor ki düne göre çok daha güçlü bir konumdadır. Geliştirdiği özerk sistem ile Suriye’nin tamamı için bir model oluşturma iddiası güçlenmiş ve hem bölgesel hem de uluslararası desteği artmıştır. Beşar Esad’ın devrilişi sonrası iktidarı ele geçiren Ahmed eş-Şara liderliğindeki HTŞ de bu durumu gördü ve Kürtleri bir bütün olarak karşısına almanın koşullarının olmadığını anlayıp müzakereyi seçiyor. Alevilere ve Dürzilere açık katliam saldırıları düzenleyen bu güçler, Kürtlerin örgütlülüğü ve uluslararası desteğini göz önünde bulundurup masaya oturmak zorunda kalıyor ama bu süreç savaş risklerini de barındıran kaygan bir zeminde ilerliyor. Kobanê’den Tişrîn’e dek direniş ile alanlarını koruyan Kürtler, uluslararası güçlerin garantörlüğünde kurulan müzakere masasında haklarını statüye kavuşturmak istiyor.

Dayanışma sürmeli

1 Kasım Dünya Kobanê Günü’nün hedefleri, dün olduğu gibi bugün de canlılığını koruyor. El-Kaide/DAİŞ kökenli HTŞ, Şam’da iktidarı aldı ve ilk yaptıkları fiil Alevilere ve Dürzilere karşı katliam örgütlemek oldu. Cihadist çeteler, Rojava’nın birçok bölgesine de saldırdı ve Kürtlerin kurduğu özerk sistemi dağıtmak için fırsat kolladıklarını gösterdiler. Özerk Yönetim, bir yandan müzakere kanallarını kullanmak isterken bir yandan da savunmasını güçlendirmeye çalışıyor. Kobanê Direnişi günlerinde dayanışmanın en görkemli hallerini gösteren dünya halkları, ilericiler ve Kürt dostları bugün Rojava’nın özerklik-federasyon için statü mücadelesini desteklemeli ve karşı karşıya olduğu tehlikeleri görmelidir. Rojava’ya yönelik savaş tehditleri devam ederken, ekonomik ambargolar, askeri saldırılar ve diplomatik izolasyonlarla mücadele eden bu devrimin yanında durmak, insanlık adına bir sorumluluktur. Dün olduğu gibi bugün de Rojava’nın dayanışmaya ihtiyacı vardır. Dayanışmanın güçlendirilmesi, Rojava’ya yönelik büyük bir savaş başlatmak isteyenlere de caydırıcı etkiler taşıyacaktır.

Ve aslında yalnızca Rojava’nın değil, ilerici insanlığın da Rojava’ya ihtiyacı vardır. Gericiliğin, diktatörlüklerin ve savaşların hüküm sürdüğü bir dünyada; Rojava’nın demokratik, ekolojik ve kadın özgürlükçü modeli başta Ortadoğu olmak üzere dünya için bir prototiptir. Bugün dünya halkları, sosyalist-devrimci örgütler, kadın hareketleri ve özgürlük yanlısı tüm çevreler devrime sahip çıkmalı, bu sisteme sadece Rojava için değil, kendi gelecekleri için de tutunmalıdır.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.