Dış güçler!

Suat BOZKUŞ suatbozkus@gmail.com
Sorunlar yumağı büyüdükçe, Türkiye çözülmeyen birikmiş sorunlar içinde debeleniyor. Debelendikçe de batıyor.
Ülkeyi bu hale getirmiş olan ve hesap vermesi gereken siyaset erbabı ise işin kolayını bulmuş. Her ne olsa suçu „dış güçler“in üstüne atıp kurtuluyor. Hatta kendisi „yerli ve de milli“ olduğu için bedavadan kahraman kesiliyor. 16 sene tek parti-tek adam diktası olarak iktidarda olanlar en küçük bir sorumluluk kabul etmiyor, hesap vermiyor. Dedik ya, işin kolayı var: Nerede olduğu, kim olduğu, yeri yurdu bilinmeyen dış güçlere topu atıp kurtuluyor.
Şöyle bir çevrenize bakın. Her ülkede birçok sorun var. Hiç bir demokratik ülkede sorunların kaynağı olarak dış güçler ve muhalefet gösterilmez. Hele hele 16 senedir tek başına, tek parti iktidarı olan bir ülkede, iktidar hala suçu başkasına atıyorsa bir gün bile iktidarda kalamaz. Ancak dikta rejimleridir ki bütün sorunların kaynağını „dış güçler“ olarak gösterip kanlı saltanatını sürdürmeye çalışır.
Daha seçimlere bir yıldan fazla vakit vardı. AKP-MHP diktasını yasal olarak zorlayan hiç bir şey yoktu. Bütün yetki, çoğunluk, güç her şey ellerindeydi. O güne kadar erken seçim iddialarına şiddetle karşı çıkıyor ve seçimlerin zamanında yapılacağını iddia ediyorlardı. Hatta erken seçimlerin ihanet olduğunu bile söylemişlerdi. Ama iç ve dış politikadaki tıkanmayı, ekonomideki çöküşü görünce seçim tarihine kadar dayanamayacaklarını gördüler. Görünce de paniğe kapılıp erken seçim kararı aldılar. Çöküşten önce bir baskın seçimle diktalarını yasallaştırıp devam ettirmek istiyorlar.
Aslında AKP diktası 7 Haziran 2015 seçimlerinde halkın tokadını yedi ve hukuken bitti. Tek parti-tek adam diktası yasal olarak olanaksız hale geldi. Bu nedenle halkların iradesine karşı bir darbe yapıp HDP’yi ve tüm demokrasi güçlerini tasfiye süreci başlattılar. Amaçları HDP’yi siyaset sahnesinden silmekti. Bu amaçla başlattıkları kanlı katliamlar zinciri Suruç, Cizre, Şırnak, Sur derken Efrîn’e kadar uzandı. HDP eşbaşkanları, vekillerin önemli bir kısmı, Belediye eşbaşkanları, aydınlar, yazarlar, akademisyenler zindanlara dolduruldu. Binlerce insan katledildi. Bir çoğunun cenazesi hala bulunamadı.
Bütün bunlar AKP-MHP diktasını kurtaramadı, kurtaramaz da. Ama onlar hala anlamadılar ve hala kör bir inatla kıvranıyor. 7 Haziran sonuçlarını tanımadılar ve üç yıldır her yeri kana buladılar. Hapishaneler tıka basa doldu.
Yasama ve bağımsız yargı çoktan devre dışı kaldı. Medya Hitler medyasını da geçti. Üniversiteler tasfiyelerle ve zulümle susturuldu. TÜSİAD bile korkunun ecele faydası olmadığını görünce itiraz etmeye başladı.
KHK’ler ile sınırsız, keyfi ve kontrolsüz bir dikta rejimi kurdular. Ama toplumun ve ekonominin yasaları KHK’leri de, dikta rejimlerini de tanımaz.
Ekonomi tıkandı ve patladı. Dolar’ın yükselişini hiç bir güç, karar, kanun durduramıyor. Erdoğan ekibi hala Merkez Bankasına, sağa sola talimat vererek doları ve ekonomiyi yönetebileceğini sanıyor.
Üretmeden tüketmek, almadan vermek mümkün değil.
„Çalıyorlar ama çalışıyorlar“ deyip halkı kandırıyorlardı. Çalmak için bile önce çalışmak ve bol bol üretmek gerekiyor. Üretmeden çalmanın da sonuna gelindi.
Her batakçı gibi elde avuçta ne varsa satıyorlar. Sıra şeker fabrikalarına gelmiş. Onlar ne kadar dayanır ki? Hazıra dağ dayanmaz!
Çaresizlik içinde kıvrandıkça aklını iyice yitirip saldırganlaşıyorlar.
Mafya babaları hapisten racon kesip Demirtaş’ı tehdit ediyor.
Erdoğan’ın suç ortağı Bahçeli tescilli faşist çete elemanı, mafya bozuntusu Çakıcı’yı ziyaret ediyor. Zaten her ikisi de kendilerini ve suç ortaklarını kurtarma telaşına düştü.
Memleket bu haldeyken onlar hala yeni oyunlar peşinde. Serserinin birisi onlar adına TV’de „Gerekirse Belgrad ormanlarına gömdükleri silahları getirip müdahale edeceklerini“ ilan ediyor. Ağzını açan HDP’liyi zindana atan savcılar kör, sağır ve lal olmuş!
Erdoğan ve Bahçeli’ye bütün bunları, bu kadar ihaneti dış güçler mi yaptırıyor acaba? Eğer öyleyse bu dış güçlerin saltanatına derhal son vermek ve halkların özgürlüğüne, eşitliğine dayalı „Yeni Yaşam“ı kurmak gerekiyor.
Erdoğan-Bahçeli diktası 7 Haziran 2015’den beri uzatmaları oynuyor.
24 Haziran 2018, bu oyunların son perdesi olacaktır.
