En çok kuşlar ağladı Karo’nun ölüsüne

FOTO: CEMAL CAN/ PERİ SUYU

 

M.ZAHİT EKİNCİ

 

Karo'nun anısına...

 

Hayata gözlerini Dersim'den Karakoçan’a bir gelin gibi süzülen Peri Çayı kenarındaki bir köyde açmıştı Karo. Bir kahramana benzemese de büyüdüğünde belki bir kahraman olur diye adını Kahraman koysalar da herkes ona Karo demeyi tercih ederdi. Peri’yi kendine sevgili bilmiş, derdini, tasasını, sevincini hep onunla paylaşmıştı. Zaman buldukça Peri Çayı’nın kenarına iner, saatlerce dalgın dalgın suyun akışına bakardı. Öyle ki bazı yaz akşamlarında eve gelmez, çayın kenarında sabahlardı.

Onu merak eden yoktu. Annesi, kardeşinin doğumunda daha hayatının baharındayken bu dünyadan göçmüştü. Belki de onu bu çayın kenarına getiren annesine olan hasretliğiydi. Annesinin ölümünden bir sene sonra babası yakın köylerden  bir kadınla evlenmişti. Ne Karo onu sevmişti ne de o Karo’yu. Karo ne vardı ne de yoktu. Eve gitmese de kimse onu merak etmiyordu zaten. Ondandır Karo Peri’yi hem anne hem baba bilmiş, zamanının çoğunu Peri Çayı’nın kıyısında geçiriyordu.

Karo'nun uzun zaman önce Almanya’ya giden bir abisi vardı. Karo 18 yaşına geldiğinde işlemediği bir cinayetin faili yapılmak istenince kendini hepten yabana vurdu. Gece gündüz dağlarda bir kaçak hayatı yaşayan Karo, bunun böyle devam edemeyeceğini anlayınca Almanya’ya gidip abisinin yanında kalmaya karar verdi. Uzun, kaçak ve sefaletin yollarından geçerek soğuk ve karlı bir mevsimde Almanya’ya ayak bastı. Kardeşinin yaşadığı Hamburg’a geldiğinde sersefil ve perişan bir haldeydi. Çektiği zorluklardan dolayı avurtları çökmüş, gözlerinin feri sönmüştü.

Uzun bir zaman kendine gelmeyen Karo, daha sonra iltica etmek için Alman devletine başvurdu. Karo’nun iltica işlemleri 20 seneden fazla sürmesine rağmen bir türlü sonuç vermiyordu. Çalışma izni olmadığı için en kötü koşullarda çalıştırıyordu onu insanlar. Beden sağlığının yanı sıra ruh sağlığı da bozulan Karo'yla sık sık Altona semtinde karşılaşıyorduk. İki telli bir bağlama bulmuş, Altona semtinde insanlara bedava konser veriyordu. Çoğu zaman ne söylediği anlaşılmayan ezgiler dökülüyordu ağzından. İki türküden oluşan bir repertuarı vardı. Hüzünlü olduğu zamanlar "Malan Barkir", sevinçli zamanlarında da "Zozan Zozan" türküsünü söylerdi. Hayatında hiç yuvası olmayan Karo evini sırtına yükler, çok uzak diyarlara giderdi. Sevinçli zamanlarında aklına gelen memleket yaylalarını bir kuş misali dolaşırdı. Bir gün yine bedava verdiği bir konserine rast gelmiştim. Başında bir sürü insan toplanmıştı. Karo yine sevinçli bir zamanındaydı... Zozan Zozan türküsünü söylüyordu. Yaşlı bir amca “Yeğenim ne diyon?” deyince araya Kürt olduğu anlaşılan bir genç girdi. “Dayı yayla yayla” diyor. Yaşlı amca “Dilo Dilo yaylalar mı yeğenim?” dedi. Genç adam ise “Yok yok dayı, bu sizin yayla değil. Bu bizim yaylayı söylüyor.” Etraftaki insanlar bu komik duruma epey gülmüştü. Dayı, arkasına bakmadan giderken “Bir şey anladımsa Arap olayım” diye söyleniyordu. Kendisiyle beraber yürüyen arkadaşının “Yahu sen zaten Fellah değil misin hacı dayı” demesi üzerine hacı dayı adımlarını daha da hızlandırmıştı…

34 sene sonra Almanya devleti nihayet Karo’nun da insan olduğunu hatırlamış ve ona pasaport vermişti. Karo sağdan soldan topladığı borç harçla memleketine gitmenin hazırlıklarını yapıyordu. Özlemini çektiği Peri’sine nihayet kavuşacaktı.

Peri’yi gördüğü an bir çocuk gibi ağlamıştı Karo. Gördüğü her ağacına, her taşına sarılıp hüngür hüngür ağlıyordu köyünün. Köyde çok az insan tanıyordu Karo’yu. Aradan geçen 34 senede birçok sevdiğini ve yakınını ondan almıştı kara toprak. Karo’yu 34 sene sonra gören, unutkanlık hastalığına yakalanmış bir yaşlı amca “Yahu Karo birkaç gündür nerelerdesin sen?” diye sorunca herkes gülmüştü. Karo’nun günleri ya köyün boş sokaklarında gezinerek ya da eskiden olduğu gibi Peri’nin kıyısında düşüncelere dalarak geçiyordu.

Bir gün bir kasa bira alan Karo, Peri Çayı’nın kenarına gidip körkütük sarhoş olana kadar içiyor. Biraları bitince tekrar almak için köye giden Karo parasının da bittiğini fark ediyor. Yolda karşılaştığı yaşlı bir teyzeye “Teyze, Sparkasse* nerededir?” diye sorunca teyze de “Oglum bizim köyde öyle bir şey yoktur” diye yanıtlıyor onu. Kafayı bulmuş olan Karo “Xaltik” demiş “Postbank** da mı yoktur?”. Teyze, “Oğlum sen kafayı yemişsin” diyerek kendisinden uzaklaşmış... Köyde günlerce Karo’nun bu konuşmalarını birbirine anlatıp gülüyordu insanlar. Kimisi için bir gariban, kimisi için cenabı hakkın bir ermişiydi artık. 

Büyük bir özlem ve sevinçle geldiği köyünden buruk bir sevinçle ayrılmıştı Karo. Peri Çayı’ndan başka kimseden hatır istemeden gitmişti. Zaten köylüler de üç gün sonra onu unutmuşlardı. Hatırladıklarında da “Şu Sparkasesi olan Karo mu?” diyorlardı.

Almanya’ya dönüşünden iki ay sonra tekrardan karşılaştım kendisiyle. İki telli sazı tek tele inmiş. Üstü başı perişan halde. Kimseyle konuşmadan bir bankta oturmuş buldum onu. Söylediğim hiçbir soruya cevap vermeden boş boş bakıyordu yüzüme. Sadece köylülerine değil demek ki, herkese, hatta tüm dünyaya küsmüştü.

Ocak ayının başında Altona semtinden geçerken bir bankta tekrar gördüm onu. Üstünde yazdan kalma bir gömlek vardı. Üşüdüğü her halinden belli olmasına rağmen sanki bunu gururuna yediremiyor gibiydi. Üstümdeki montu çıkarıp ona vermek istedim. Hayret, bu sefer reddetmedi beni. Mahcup olmasın diye yanından uzaklaşmak isterken birden bana seslendiğini duydum. Dönüp yüzüne baktım. Hüzün ve minnet dolu gözlerle bana bakıp “Abê oxir be" dedi. Başta anlam veremedim bu sözlerine. “Karo’nun her zamanki anlaşılmaz halleri işte” dedim içimden ve yoluma devam ettim.

Sabah çöplerini ve yapraklarını toplamaya gelen çöpçüler ilk önce ölüsünü görmüşler. Yanı başındaki akşamdan kalma ekmek kuşların nasibi olmuştu. Ölüsü karla kaplıydı. Karlı bir mevsimde geldiği Almanya’da yine karlı bir günde ruhunu teslim etmişti. Yalnız ve gariplik içerisinde yaşamış olsa da cenazesinde mahşeri bir kalabalık vardı. Sağken sahip çıkmayanlar vicdanlarının derin bir yerinden gelen sızıyla onu yolculamaya gelmişlerdi.

En çok kuşlar ağladı Karo’nun ölüsüne...

 

* Almanya’da yabancılar arasında çok yaygın olarak kullanılan bir banka

** Almanya’da bir banka adı 

 

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.