Erdoğan’ın Kürt düşmanlığı

Forum Haberleri —

.

.

  • Kürtlere dönük yaptığı saldırılara kılıf bulmak için sınır güvenliğini gündemde tutan Erdoğan, masallar anlatmaya devam ediyor.

ROBERT PEKÖZ

Erdoğan'ı ideolojik ve politik olarak doğru anlamak gerekiyor. Bu tam anlaşılmadan, Erdoğan'ın 20 yıldır izlediği Kürt düşmanlığı anlaşılmaz. Diktatörün ideolojik formasyonunda gerçek manada demokrasi, özgürlük ve adalet yoktur. Kürt sorununu çözmek gibi bir esprisi de bulunmuyor.

2012'ye kadar Erdoğan'ın demokrasi, özgürlükler, barış ve evrensel insan hakları söylemi tümüyle toplumu aldatmaya yönelik bir manipülasyon. Hedefe varmak için toplumsal sorunlar üzerinde yapılan demagojiler kanlı bir vizyonun ilk aşaması oldu. Kürt sorununu ben çözerim söylemi üzerinden üretilen lafazanlıklar, devasa bir inkarcılığa ve savaşa dönüştü. Erdoğan'ın ideolojik dünyası anlaşılmadan, günümüzde izlediği politik ve taktik manevralarını anlamak zordur.

Erdoğan ABD tarafından bir Ortadoğu projesi olarak büyütüldü. 'Ilımlı İslam' Erdoğan'ın bir projesi değildi. Ilımlı İslam ABD'nin ve Batı'nın bir projesi olarak doğdu. Erdoğan da bu projenin bir parçası olarak kabul etmiş oldu. ABD Erdoğan'ı AB'ye kabul ettirmek için az ter dökmedi. Erdoğan'ın, Fetullah Gülen'le (FETÖ) olan ilişkileri bir ABD projesiydi. Erdoğan'ın güçlü bir politik figür haline gelmesi için zamana ihtiyacı vardı. Türkiye'nin AB’ye girmesi üzerine yapılan konuşmalar hiçbir gerçeği yansıtmıyordu. Ayrıca Erdoğan'ın ideolojik çizgisine en ufak bir yakınlığı olmayan AB projesi, iç politikada halkı aldatma misyonuna dönüştü. AB'nin Erdoğan'a verdiği maddi ve manevi desteğin sonuçları, Erdoğan'ın seçimleri kazanmasında çok ciddi etkisi olduğu unutulmamalı.

Daha sonra FETÖ olan, Gülen Cemaati ile Erdoğan arasında ideolojik bir hukuk zaten bulunuyordu. Bu iki siyasi İslamcı politik akım, ilkeler üzerinde hızla kaynaştı. Devleti ele geçirmek noktasında aralarında yıkılmaz, dağılmaz gibi görünen ortak örgütlenme oluştu. Yani bir elmanın yarısını Gülen Cemaatı, diğer yarısını Erdoğan ve çetesi oluşturdu. Erdoğan ve Gülen uzun bir zaman tek bir örgüt gibi, diğer muhalefet güçlerini yıpratmak, dağıtmak ve etkisiz kılmak için ortak bir faaliyet içinde oldu. Erdoğan devletin kilit noktalarında nüfus kazanınca, yada etkili olunca, devletin içindeki bu iki paralel örgütlenme arasında çatışmalar yaşandığına şahit olduk. Erdoğan ile Gülen Cemaati arasındaki ilişkinin bütünü üzerinde onlarca kitap yazmak mümkündür. Bu iki siyasi islamcı akım arasındaki kavganın nedeni, çıkarlar çatışması olduğu gerçeğini anlamak zorundayız. FETÖ ne kadar tehlikeli ise, Erdoğan bir o kadar daha tehlikeli olduğu, yaşanan pratikte anlaşılır oldu.

Erdoğan'ın Kürt sorununda ürettiği demagojiler tümüyle Kürtlerin halis barış özlemini kullanmak oldu. Kürt gerçeği üzerinde dile getirdiği problemler, sorunu çözeceği noktasında namusuna-şerefine ettiği yeminler, verdiği sözler Erdoğan'ı çözüm üreten biri olarak görülmesi başka bir sorun. Kürtlerin güvenini kazanmak için 'baldıran zehiri içmeye' söz verecek kadar ileri giden bu sahtekar, Kürtlerden çıkarı bitince, katıksız bir Kürt düşmanı oldu.

Çözüm süreci için kurulan masalar, Kürtleri oyalamaya yönelik bir manipülasyonun parçası olduğu anlaşılınca, kindar bir Kürt düşmanı olduğunu kısa zamanda gösterdi. Kürtler özgürlük ve kimlik mücadelesi veriyorlar, Erdoğan'ın kitabında özgürlük ve kimlik yoktur. Kürtleri oyalama taktiği anlaşılınca, Kürt öldüren ve öldürten katile dönüştü. Şimdi Kürtlerle hesaplaşmayı, savaşmayı iç politikada bir manevra olarak yansıtmaya çalışıyor.
Kürtlere dönük yaptığı saldırılara kılıf bulmak için sınır güvenliğini gündemde tutan Erdoğan, masallar anlatmaya devam ediyor. 

Türkiye, Suriye'de hangi akla hizmeten meşru müdafaa hakkından bahsediyor! Neden Suriye'de Türk ordusu bulunuyor? Açıkçası Türkiye, Suriye topraklarında işgalci bir güç durumuda. Türkiye Güney Kürdistan’ın ve Suriye’nin bazı bölgelerini işgal ederken, esas hedefin Kürt kazanımları olduğu biliniyor. Kürt gerillası kendi ana topraklarını koruma savaşı veriyor. Son dönemde Kürtlerin yerleşim bölgelerine saldırıları yoğunlaştıran Erdoğan, Kürtler için en büyük tehlikeyi oluşturuyor. Sınır ötesi terör tehdidi ile mücadele demagojisi, bir gerçeği yansıtmadığı gibi, asıl terörü kullanan Türk ordusudur. Suriye’deki iç çatışmayı besleyen ve savaştan yana olan Erdoğan’dır. İŞİD ve Tahrir el Şam Nusra gibi fanatik terör örgütlerini destekleyen, besleyen Erdoğan’ın kendisidir. Siyasi İslamcı bütün terör örgütleri Erdoğan’ın denetiminde İdlib’de barınıyor ve bu terör örgütleri kullanılıyor. İdlib’de Erdoğan bütün terör örgütlerin abisi durumunda. 

Erdoğan’ın işgalci hayallerine Kürtler direndikçe, kendi topraklarını savunma noktasında kararlılık gösterince, diktatörün Kürtler olan kini bine katlanıyor. Sarayın yayılmacı emelleri Kürt duvarına çarparak etkisiz kalıyor. 

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.