Erkekler bu filmi izlesin!

Cannes günlüğü - Fehmi Katar

Gece yarısı tecavüze uğrayan bir kadın, saldırganın peşine düşerse ne olur? Peki ya tecavüzcü polis ise… 

Cannes’ta yarışma dışında gösterilen fimlerin arasında Tunus’tan katılan ‘Güzelik ve Köpekler’ filmi bu soruların cevabını irdeliyor.

Eğer politik islam ile feodalizmin buluştuğu bir ülkede yaşıyorsanız, kadınların çoğu bu sorularını cevabını bilir.

Tunuslu yönetmen Kaouther Ben Hania’nın gerçek bir hikayeden senaryoya uyarladığı film, kadınların karşı karşıya kaldığı tecavüz dehşetini sorguluyor. Hikaye aslında tanıdık, erkek devleti tecavüzcü polisini koruyor.

Üniversite öğrencisi Mariam (Marim Al Ferjani) arkadaşlarıyla beraber otelde parti düzenlerler. Yönetmenin dokuz bölüme ayırdığı filmin ilk bölümünde, Mariam partide flörtleştiği Youssef (Ghanem Zrelli) ile dışarıda geziye çıkar. Kapıdan çıkınca filmin ikinci bölümü başlar. Ve o anda, Mariam çıldırmış vaziyette caddeden aşağıya koşuyor, arkasında da Youssef var. İlk başta Youssef’ın Mariam’ı taciz ettiğini sanıyoruz, ama Mariam’ın çaresizce kaçışının sebebi, az önce üç polisin tecavüzüne uğramış olmasıdır. 

Doktorlar, erkekler ve polis

Youssef, tecavüzü belgeleyecek raporu almak için Mariam’ı alıp en yakındaki özel hastaneye götürür. Kliniğin danışma merkezinde olan kadın, Mariam’in üstündeki elbisesine bakıp sessizce Mariam’ın kusurlu olduğu yargısına varır. Sonra devlet hastanesine giderler. Orada da tecavüzün ‘acil’ bir durum olmadığı söylenerek, mesai saatlerinde gelmeleri istenir. 

Kadın doktor rapor vermeye yetkili olmadığını belirterek, erkek doktora yönlendirir. Erkek doktor, olayı polise bildirmeden bir şey yapamacağını söyler.

Mariam ve Youssef, polisin yolunu tutarlar ve asıl işkence de burada başlar. O karakoldan bu karakola gönderirler.

Devlet ne işe yarar?

Polisler şikayetlerini geri almaları için Mariam’a baskı yaparlar. Mariam, karakoldaki kadın polisten dayanışma göstermesi için yalvarsa da tek başına kalır. Polisler, Mariam’ı tutuklamakla, bu olmayınca babasına durumu anlatmakla tehdit ederler.

Baskı, tehdit işe yaramayınca polisler, meseleyi ülkenin birlik, bütünlüğüne kadar götürürler. 

Mariam, kaybedecek bir şeyinin kalmadığını anladığı andan itibaren yüzünde korku yerine kararlılık ve öfke vardır.

Olay ne kadar da tanıdık… Sanki Türkiye ve sanki Eren Keskin’in avukatlığını yaptığı, Türk askeri veya polisinin tecavüzüne uğramış bir kadının hikayesi gibi. 

Tunuslu yönetmen, filmi izleyiciler tarafından beğenildi. Bir an Mariam’ın daha fazla acı çekmemesi için şikayetini geri alıp eve gitmesini isterken yakalayabilirsiniz kendinizi. Bütün erkeklerin izlemesi gereken bir film.