Eski bir dua: Reyhanlama
Toplum/Yaşam Haberleri —

Reyhanlama
- Bebeğin vücudu önce temizlenir, sonra reyhan bulamacı yavaşça sürülür. Bebeğin teni reyhan yaprağı ve zeytinyağının özünü eminceye kadar bekletilir. Sonra bebek derin bir uykuya dalar. Arap Alevileri ile özdeşleşmiş olan bu gelenek artık yok olma tehlikesiyle karşı karşıya.
SELİM GÜNENÇ
Akdeniz kıyısında, rüzgârın denizden getirdiği tuzlu kokuya reyhan* ve zeytin kokusunu katarak insana armağan ettiği yerde bir gelenek yaşar: Reyhanlama. Yeni doğan bir bebeğin tenine, taze mersin (reyhan) yaprakları, zeytinyağı ve deniz tuzundan yapılmış yeşilimsi bir bulamacın sürülmesidir bu. Belki de tarihin en eski şifalı merhemlerinde biri. Daha çok, yaşamın ilk dokunuşu, doğanın en güzel kokularından birisiyle “dünyaya hoş geldin” denmesidir bebeğe.
Reyhanlama, Doğu Akdeniz bölgesinde Lübnan’dan başlayarak, Tartus, Lazkiye, Antakya, Adana ve Mersin bölgelerine has bir gelenek olarak bilinir. Her ne kadar bu coğrafyada yaşayan Arap Alevileri ile özdeşleşmiş bir gelenek olsa da diğer etnik ve inançsal değerlere sahip komşu halklar da bu gelenekten nasiplenir.
Yeni yaşamın sevinci
Bu coğrafyada bir köyün etrafındaki maki bitki örtüsünün kapladığı arazide reyhan dalları toplama faaliyeti varsa ya yeni bir doğum ya da bir ölüm vardır. Reyhan ağacının (Mersin ağacı, Murt, Hambeles) özenle en taze filizleri seçiliyorsa ve toplayanların keyfi yerindeyse yeni bir yaşamı kutsamanın sevincindendir.
Toplanan taze filizler önce yıkanır, yapraklar dallarından ayrılır sonra bu yapraklar “cırn” denilen dibek taşının oyuğuna doldurulur. Ardından ağaçtan ya da taştan oyuğun hacmine göre yontulmuş bir tokmakla reyhan yaprakları dövülmeye başlar. Miktar az ise bakırdan yapılmış el havanı içinde dövülür. Etrafa yayılan mest edici kokunun etkisinde adeta yapraklar zerreciklerine ayrışana kadar dövülür. Ardından bir kaba alınarak arı zeytin yağı ve bir tutam deniz tuzu eklenerek tam kaynayana kadar karıştırılır.
Ten ile buluşmaya hazır
Bu mucizevi karışım artık taze ten ile buluşmaya hazırdır. Bebeğin vücudu önce temizlenir sonra, o reyhan bulamacı sürülür yavaşça: Enseye, kol altına, göbek deliğine, bacak aralarına daha yoğun olmak üzere, yüz dışında vücudun her yerine özenle sürülür. Bebeğin taze teni reyhan yaprağı ve zeytin yağının özünü eminceye kadar bekletilir. Sonra bebeği rahatsız eden yaprak posası pamuk ya da yumuşak bir bezle temizlenir. Bu işlemden sonra bebek derin bir uykuya dalar. Bileşimde bulunan maddelerin kimyasal etkisidir bu…
İki gün sonra bebeğin bedeni yıkandıktan sonra bu bileşim tekrar bedenine sürülür. Bu işlem doğumdan sonra yedinci günde başlar ve iki günde bir olmak üzere bebeğin yıkanması ve hemen ardından tekrar reyhanlanması ile 40. güne kadar devam eder. Bu süre boyunca artık bedenin reyhanın özünü aldığına, ömrü boyunca terlediği zaman dahi kötü kokmayacak bir kıvama geldiğine ve kötü ruhlara (nazara) karşı dirençli hale geldiğine kanaat getirilir.
Zeytinyağı, tuz, mersin yaprağı
Mersin yapraklarının antiseptik gücü, yüzyıllardır bilinir; ama o kokunun içinde yalnızca kimya değil, bir anı da vardır. Zeytin dalıyla kardeş olan mersin, Akdeniz’in hafızasında kutsaldır. Yunan mitolojisinde Afrodit’in çıplak bedenini örttüğü bitkidir; Fenike’de bereket tanrıçası Astarte’nin sembolü; Roma’da evliliklerin çelengi; Arap Alevi inancında cennetin kokusu ve ibadetin olmazsa olmaz bir unsurudur. Ve son yolculuğuna çıkan Akdenizli insanın vefalı refakatçisi, mezarının vazgeçilmez süs bitkisidir.
Reyhanlama da bu uzun hayat hikâyesinin en taze sayfasıdır: Bebek, Ana Tanrıça’nın bu kutsanması ile yaşama başlar.
Çünkü bu ritüel, yalnızca bir cilt bakımı değil, her kötülüğe ve nazara karşı bir koruma duasıdır. Zeytinyağı, tuz, reyhan, hepsi Akdeniz coğrafyasında yaşamın devamı için vazgeçilemeyecek kutsallardır.
Mersin dalları, evlerin duvarlarına da asılır bu coğrafyada. Nazar değmesin, kötülük girmesin diye. Doğumda yakılan bir tütsü gibi, ölümde mezara konan bir dal gibi; mersin, yaşamın iki ucunu birbirine bağlayan yeşil bir köprüdür. Doğa ile insan arasındaki eski anlaşmanın küçük bir hatırlatıcısı.
Belki de bu yüzden, Akdeniz’in o kendine özgü rüzgârı her estiğinde, uzaktan bir bebek kokusu gelir burnumuza.
“Çardak kurma” törenleri
Reyhan/mersin ağacı (Myrtus communis), Akdeniz coğrafyasında yalnızca bir bitki değil; mitolojiden folklora, dinden törene uzanan derin bir simge dünyasının parçası.
Antik Yunan’da mersin, Afrodit (Roma’da Venüs) ile bağlantılıydı. Güzellik, aşk, doğurganlık ve sadakat sembolü oldu. Gelin başlarına çelenk yapılması, düğün törenlerinde seremonik olarak kullanılması, bu bitkinin insan ilişkilerindeki kutsal rolünü işler.
Fenike ve Akdeniz’in erken uygarlıklarında mersin, Astarte gibi tanrıçalarla ilişkilendirildi; sembolik olarak bereket ve kutsal alanlarla dayanışma içinde kullanıldı.
Ortadoğu Hristiyan ve Yahudi geleneğinde mersin dallarının, çardak bayramı gibi ritüellerde kullanılmasına dair kayıtlar vardır. Örneğin, Leviller’in ve halkın “çardak kurma” törenlerinde zeytin, hurma ve mersin dalları toplanır.
Halk anlatılarında ve kırsal kültürlerde mersin, ev-ev içinde doğum, düğün ve ölüm ritüellerinde “koruyucu ve arındırıcı” simge olarak yaşar. Koku, yeşillik, sabit yeşil yaprak, bunlar sürekli yaşam, dirilik ve doğayla bağın izleridir.
Bu mitolojik-kültürel kökler, reyhanlamanın bebeğe sürülmesi toplumsal belleğin ve sembolik korumanın ifadesidir: Bebeğin dünyaya geldiği ilk anlarda sadece fiziksel değil ruhsal temizliğe, nazara, kötülükten korunmaya dair bir dua ve ritüel olarak.
Yok olan bir gelenek
Bu gelenek, bebek bakımındaki modern kremlerden losyonlardan çok daha fazlasını taşır: Toplumsal hafızayı, kadın tanrıça kültürünü, inancın yumuşak dokusunu, doğayla el ele yaşamanın şuurunu.
Türkiye sınırlarında kalan Doğu Akdeniz bölgesi ve Suriye sahilinde, bu gelenek çok yaygın olmasa da hâlâ devam etmektedir. Ama maalesef modernist kültürün etkisi ve tıbbın endüstrileşmesi ile binlerce yıllık bu gelenek yavaş yavaş yok olmakta, yerini sınai doğaya ve insan bedenine zarar veren kimyasal ilaçlara, ya da yöntemlere bırakmaktadır.
* * *
Reyhanın faydaları
Reyhan/mersin ağacının içeriğinde sağlık açısından fayda sağlayabilecek bir dizi biyokimyasal madde vardır. Bu maddelerin bileşen özellikleri ve bebek sağlığına olası katkılarını şöyle sıralayabiliriz:
* Uçucu yağlar - 1,8-cineole (eukalyptol), α-pinene, linalool vb. Bunlar aromatik, hafif antiseptik ve antifungal özellik taşırlar. Yarası olan bir yüzeye sürüldüğünde ya da ciltte bakteri/yağ dengesizliği olduğunda yardımcı olurlar. Bebeğin terlediği, pişik oluşabilecek bölgelere sürülmesi durumunda enfeksiyon riskini azaltabilir; hafif mantar veya mikrop barındıran durumlarda koruyucu bir etki sunabilir.
* Fenolik bileşikler, flavonoidler Antioksidan, anti-inflamatuar etkileri vardır; hücre düzeyinde oksidatif strese ve dış etkenlerin yol açtığı hasara karşı koruma sağlayabilir. Bebeğin hassas cildinde kızarıklığı hafifletebilir; günlük mikro travmalara (bez bölgesi sürtünmesi gibi) karşı cilt bariyerini destekleyebilir.
* Yağ asitleri Oleik asit gibi tekli doymamış yağ asitleri bebek cildinde nem tutmayı destekler, bariyer fonksiyonunu iyileştirir. Ayrıca antioksidan bileşenlerle birlikte cilt kuruluğunu azaltmada fayda sağlar. Özellikle çıplak cilt ya da hassas bölgelerde sürülen ürünlerde -doğal yağ katkısıyla- hem nem koruyucu hem yatıştırıcı olabilir.
* Antimikrobiyal / antifungal etkiler uçucu yağların yanı sıra bazı fenolik bileşikler mantarlar ve bakteriler üzerinde engelleyici etki gösterir. Bebek cildini mikroplardan, nemli ortamlarda üreyebilecek mantarlardan koruma potansiyeli; pişik, enfeksiyon gibi durumların önlenmesinde doğal destek olabilir.
* Anti-inflamatuar etkiler uçucu yağlar ve fenoller inflamasyonu azaltıcı, ciltte tahriş ya da hassasiyet varsa yatıştırıcı nitelikler taşıyabilir. Bebeğin cildinde kızarma, sıcaklık artışı gibi reaksiyonlarda uygulama ile rahatlama sağlayabilir.
* Reyhan/mersin ağacı (Myrtus communis, Hembles), Akdeniz coğrafyasında 4 mevsim yeşil kalan maki bitki örtüsünün bodur bitkisi







