Faşist Kenan Evren’in kabusu!

Kör topal olan ülke hukukunu baştan sonuna kadar değiştirdi. Faşist bir Anayasa ve yasalar getirerek ülkenin başına bela etti. Ne acıdır ki, 33 yıldır bu faşist Anayasa ve yasalarla idare ediliyoruz. O günden bu yana yöneticiler bu Anayasayı ve yasaları değiştireceğiz diyorlar. Ama işlem yok sözde kalıyor. Bir seneye yakın bir süredir Anayasayı değiştirmek için, mecliste kurulan sözde bir Anayasa komisyonu da var. “Bir arpa boyu yol aldıkları“ da yok. Bu Anayasa işlerine geliyor. Yanlış bir uygulama yaptıklarında, “yasalar böyle” diye kendilerini savunuyorlar.
12 Eylül’de askerler tarafından, Befro Ana’nın oğlu Cemil de evden alınıyor. Berfo Ana, bir daha oğlunun ne yüzünü ve ne de sesini duyuyor. Kayıp 20 bin gencin listesine ekleniyor sadece.
Yetmişlik Berfo Ana, baş vurmadık kapı bırak mıyor. Kapılar yüzlerine kapanıyor. 33 yıl boyunca kayıp annelerin mücadelesine katılıyor. İlerlemiş yaşına bakmaksızın anne yüreği oğlunu arakmaktan yılmıyor.
105 yaşındaki Berfo Ana, bir grup ana ile Başbakan Erdoğan’a gidiyor. Öldürüldüğüne inanan ana, başbakana ana yüreğiyle “ölmeden önce oğlumun mezarını görmek istiyorum” demiş. Son defa mezarının otlarını ayıklamak ve bir tas su serpmek istemiş. Bu son arzusuymuş. Devlet Baba, 105 yaşındaki Berfo Ana’nın bu son arzusunu yerine getirmedi. Gücümüz yetmedi diyemez. Bence: düzenimize karşı çıkan ve bize boyun eğmeyenlere bu acıları tattırıyoruz dercesine sessizliği tercih ettiler. Çünkü devlet, Berfo Ana’nın oğlunu nerde hangi çukura gömdüklerini biliyordu.
105’lik Berfo Ana, oğlunun mezarda değil de bir çukura gömüldüğünü bildiği için “oğlumun kemiklerini alana kadar ölmeyeceğim” demişti. Ve TV’lerde faşist Evren’e meydan okumuştu: “Ben O’na oğlumu sağlam teslim ettim. Çıksın karşıma, neden çıkmıyor? O’nun ocağı söne, boynu devrile, evi yıkıla! Tuh lanet ola! Bana cevap verecek. Çocuğum kaçmış diyor. Nasıl kaça bilir? Allah’ında bula. Bana oğlumun mezarını versin. Kemiklerini versinler. Allah afetsin onları, ben etmem” demişti.
Berfo Ana 105 yaşını bitirmeden aramızdan ebediyen ayrıldı, oğlunun kemiklerine kavuşmadan, onları doyasiye koklamadan, bir mezara koyup, mezara bir tas su boca etmeden... Son arzuları yerine getirilmedi 105’lik Berfo Ana’nın.
Bu kimin ayıbı?
Türkiye Cumhuriyeti’n ayıbı. Başbakan Erdoğan’ın ayıbı.
Ölmeden önce bir de vasiyet bırakmış: “Benim başımı taşın üzerine koyun, bekleyin. Çocuğumun cenazesi (kemiklerini kast ediyor) gelene kadar. Beni onunla mezara götürün” demiş. Büyük oğlu bunu TV’lerde halka duyuruyor. “Ben şimdi ne yapacağım” diyor? Bu benim değil devletin ayıbıdır, 105 yaşındaki, vatandaşımdır dediği bir annenin son arzusunu yerine getirmemek!
Sevgili okurlar, duyduğumuz kadarıyla Kenan Evren’i bir korku salmış. Diyormuş ki: “O kadın konuşurken, gözlerini gördüm. Bir Kürt inadıyla bakıyordu. Şimdi devletin verdiği korumalar beni koruyor. Öldüğümde ne olacak..?” Evren darbe sırasında konuşurken, Kuran’da Ayetlerle başlıyordu. Batıni itikatı çok sağlam. Din derslerini zorunlu hale getiren, halen okullarımızda devam ediliyor, AİHM’in iptal kararlarına rağmen.
Evren ölüp, inandığı Ahiret’e gittiğinde Berfo Ana, O’nu kapıda bekler olacak. Yakasına sarılıp oğlunu soracağından korkuyormuş. Her gün bu kabuslarla uyanıyormuş. Bunun halçaresini bulmak için doktora bile gitmiş(!!!)
Saygı ile herzaman andığımız Kemal Sunal, bir filmde “bizim ağa biraz faşo” demişti. Kenan Evren biraz değil, tam faşo.
Sormak lazım: Sen faşo Evren, “Kızılay Meydanı’nda bir kaçını sallandıracaksın” ve “Bunları asmıyalım da besleyelim mi” dediğinde, seninde bir gün öleceğini ve Berfo Ana gibi analardan köşe bucak kaçacağını ve rüyalarına gireceğini hiç düşündün mü?
elbistanliali@fsmail.net
